2. Bölüm: İyileşeceksin

11 1 0
                                    

Doktorun 'durum iç açıcı değil' cümlesi İlknur'un kulaklarında yankılandı. 15 sene önce yine doktor buna benzer bir cümleyi söylediğinde kızmıştı, ağlamıştı ve durumu kabullenememişti. Şimdi ise kendisini bile şaşırtacak bir tevekkül ile bu cümleyi sahiplenmişti. Durum buydu ve bunu değiştirecek hiçbir şey yoktu. İçinde kendi kendine 'teşekkür ederim' diye tekrarladı.

Kemal ise aksine bilinçaltında söylenen bu cümleyi bloklamıştı.

'Yani tedavi gerekiyor, sonrasında iyileşecek, değil mi?' diye sordu doktora, dudakları titrerken.

'15 sene önce yaşadığını iyi huylu tümör tedavi edildikten sonra pusuya yatmış ve kötü huylu bir tümör olarak geri dönmüş. Kesin konuşmak hiçbir zaman doğru değil ama bu evredeki bir tümör genelde ölümle sonuçlanıyor. Tedavi olmazsanız birkaç ay, tedavi olursanız belki bir sene yaşayabilirsiniz. Ama dediğim gibi, tıpta beklenmedik iyileşmeler her zama...'

'Ne birkaç ayı, dalga geçiyorsun değil mi?' dedi Kemal.

'Kemal Bey, benim işim durumu olduğu gibi anlatıp kendi profesyonel tavsiyemi vermek.'

'Senin işin hastayı iyileştirmek' dedi Kemal sinirlenerek. Doktor bu tarz tepkilere sık sık maruz kaldığından ötürü son derece sakin bir şekilde.

'İsterseniz siz çıkıp bir hava alın, ben de İlknur Hanım'a söylemeye çalıştığım şeyi bitireyim.'

'Ne çıkması Erdinç Bey, ben her zaman karımın yanınd.....'

'Kemal, çık lütfen' dedi İlknur, parmakları ile şakağını tutarak.

'Hayır çıkmayacağım elbette. Ne söylenecekse beraber duyaca....'

'Kemal çık! Ben sana anlatacağım Doktor Bey'in dediğini. Şu an ne olur bana biraz huzur ver.'

Kemal İlknur'un suratına boş bir ifade ile yaklaşık bir on saniye baktı. Doktor içinden yaşanan hastalık durumlarının en zor kısmı ikili ilişkilerde oluyor diye düşünürken Kemal sandalyeyi geriye savururcasına hızlıca kalkıp, kapıyı açıp, dışarı çıkıp, hızlıca kapattı.

'Özür dilerim Doktor Bey, Kemal'in ağzından çıkanı kulağı duymaz'.

'Sorun değil kızım, bizim mesleğimizde çok normal bunlar. Şu an önemli olan konu sensin.'

Sözlerine devam ederek 'Keşke daha iyi şeyler söyleyebilseydim ama durum bu. Senin gibi genç birinin bu hastalığa yakalanmış olması çok üzücü. 15 sene önce, 20 yaşında iken bu hastalığa yakalandığında bünyen gerçekten iyi savaşmış ve galip de gelmiş. Ama bu hastalıklar maalesef hiçbir zaman tamamıyla yok olmuyor. Sinsice yatıp en uygun zamanda tekrar, bağışıklık sistemini yenecek şekilde, daha güçlü saldırıyorlar. Elimdeki projeksiyonlar dediğim gibi tedavi olmazsan birkaç ay, olursan da maksimum bir sene ömrün var gibi gösteriyor.'

'Evet ama tedavi olursam neler olacağınız hepimiz biliyoruz. Hastanelerde sürünmeler, iğneler ile delik deşik olmalar, MR'lar, doktorlar. Böyle yaşasam ne olur ki.'

'Ben bir doktor olarak hastalarıma tedavi önermek zorundayım, ama son karar sende. Daha doğrusu sizde.' kafasını kapıya doğrultarak söyledi doktor.

'Sormayın, en zor kısmı da o ya. Eşine, ailene dert anlatmak ve bunun senin kararın olduğunu anlatabilmek. Kendilerince iyilik yapıyorlar.'

'Dediğim gibi kızım, o senin kararın. Ben istediğin zaman buradayım.'

'Tedavi olmayacağım doktor bey. Kaç kere nefes aldığın değil, nefesini kesen zamanlar önemlidir bu hayatta. Ben de uzun süredir başkasının hayatını, istemediğim şekilde yaşıyordum. Bu son aylar bana hayatımı istediğim gibi yaşamayı bahşedecek. Şükürler olsun.'

'Kızım, bu durumu senin kadar olgunlukla karşılayan çok az kişi gördüm. Senin için en hayırlısını diliyorum.'

'Ne yapayım Doktor Bey. Ağlayıp, sızlayıp, kendimi kurban durumuna düşürüp, lanet edip son aylarımı acı ve ızdırap içinde mi geçireyim?'

'Kesinlikle katılıyorum sana. Yolun açık olsun. Hem bu dünyada hem de ötekilerinde'.

İlknur ayağa kalkarken durumun duygusal ağırlığının vurduğunu hissetti. Evet, bu durumu olgunlukla ve gerçekçilik ile karşılamıştı. Ama bir insan olarak, bu durumun ağırlığını hissediyordu. Doktor ile el ele sıkışıp son bir kez göz göze geldikten sonra yavaş adımlar ile kapıya doğru gitti İlknur, kapıdan çıktıktan sonra onun için bambaşka bir hayatın başlayacağını biliyormuş gibi.

Doktor İlknur çıkarken onu baktı. Her ne kadar bir sürü insanın bu dünyadan gittiğini görse de, hiçbir zaman bunun daha kolay olmadığını tekrar hatırlarken iç çekti ve herkesin İlknur'un olgunluğu ile bu gerçeği karşılamasını temenni etti kendi kendine.

Kemal yine iki elini kafasının arasında koymuş, bu sefer iyice kafasını gömmüştü. Kapı açılır açılmaz hızlıca başını kaldırıp İlknur'a baktı. İlknur'da kapıyı kapayıp dolu gözler ile ona baktı.

'Tedaviye ne zaman başlıyor' diye sordu Kemal.

'Başlamıyoruz' dedi İlknur.

Benden Öte Sen - Mi?Where stories live. Discover now