Ayaklarının asfalta değerek çıkardığı sesle ürkerek kendine gelmişti.Ürkmüştü ; çünkü karanlık boş sokakta tek başına yürüdüğünün farkına varmıştı.Yürümek değil di bu adeta sürünmekti.Dün geceden beri ağzına tek lokma girmemişti. Elini karnına götürdü. Uzun ince parmaklarını karnına bastırdı.Bu bir kaç saniyeliğine de olsa açlığını bastırmaya yetiyordu.
O an parmaklarını beyaz çıplak vücudunda hissetti.Tişörtünün yırtıldığını gördü.Bu ne zaman olmuştu ? Köpeğe atılan salamı gizlice almaya çalışırken köpekten zar zor kurtulmuştu.Bu yaptığını düşününce utanmıştı.O an karanlık sokak beyaz ışıklarla aydınlandı.Beyaz renkli wolkswagen marka bir araba müstakil, bahçeli bir eve yaklaştı. Hızlıca kapı açıldı.İçinden hareketlerinden telaşlı olduğu anlaşılan bir kadın, hemen ardından küçük bir çocuk indi.Arabanın içinden bu geceye uygun sakin bir müzik yükseliyordu.Evet bu gece onun için sakindi.En azından serseriler yoktu etrafında.Onunla sebepsizce uğraşan, etrafı birbirine katan başıboş insanlar.Kendisini serseri grubuna dahil etmiyordu.Tamam gece dışarıdaydı hatta tüm gün ama bu kadardı tek ortak yönleri bu kadardı.
Beyaz araba kadının bahçe kapısından içeriye girmesini bekledi.Kadın arkasına dönüp sokakta yaklaşık 2 haftadır -dilenen- çocuğa nefretle baktı.Nefret, korku,endişe.. Sanki bu üç duygu birleşip altından kalkılamayacak kadar güçlü bir ağırlık oluşturdu.
Sevgi dilenen o çocuğun omuzlarına bindi.O, bu ağırlığı hissetti.Açlıktan iki büklüm olmuş bedeni bu ağırlığa dayanamadı.O kimsenin kırılmasını bile istemeyen ince ruhuna , böylesine dokunan bu güç onu sendeletti,titretti,ağlattı.Son bir gayretle köşe sokağa sapıp tüm gücüyle koştu. Gücü tükenince bıraktı kaldırıma kendini.Ellerini bağladı omuzlarında, sıkıca sardı kendini Ve fısıldadı ;
"Ağacım.."
dipsiz sessizlikte çıkan titreyen sesinden kendisi bile korktu. Çöp konteynırının yanındaki kedide onu birakip giderken tekrar fısıldadı ;
"Ağacım.."