Yağmurun ağaç yapraklarına dokunurken bıraktığı o tınısı.. Yüzlerce ağaçtan aynı anda yükseliyor ve bu onu kelimenin tam anlamıyla uyuşturuyordu.Gökyüzüne sanki son kez bakıyormuş gibi hayranlıkla baktı. Yüzüne hafifçe çiselenen yağmur damlaları sanki 'kal' diyorlardı.Ama gitmek zorundaydı birazdan gelirlerdi.Karşısında duran ağaca baktı.Burada bulunan en küçük, en cılız, en kuru ağaçtı.O dikmişti ama o büyütmüştü. Bahçe sahibinin ağacını kesmemesi için dualar ediyordu.Ne de olsa diğer ağaçlar olgun ve yemyeşildi.Çoktan meyvelerini vermişlerdi.Aralarındaki en verimsiz ağaçtı onunki.Umrunda değildi bu, meyve vereceği günü sabırsızlıkla bekliyordu.Ağacına son kez bakıp bahçeden çıktı.Mest edici yağmur damlalarına basmaya kıyamıyordu.Yağmuru bir an bile yalnız bırakmayan rüzgar hafifçe varlığını hissettiriyordu.Rüzgara ayıp olmasın diye üzerine giydiği mavi renkli ceketi çıkardı.Rüzgarı teninde hissetti.Bugüne kadar onu ne kadarda yanlış tanımıştı ? İyi huylu rüzgar siyah uzun saçlarını okşarken gülümsemesine karşı koyamadı.O ağacın her yanına gidişinde gülümsüyor,sanki ağaç onu üzecek tüm olumsuzluklara engel oluyordu.Sahile inmişti. Gökyüzünü seyretmeye devam ediyordu.Gerçek dışı ve gerçekçi kavramlarını aynı anda taşıyan bulutlara bakarken;
- Umarım rahatsız etmiyorumdur. sesiyle irkildi.Yanına gelen adama baktı.
-Rica ederim,lütfen oturun.
Adam oturdu. Kese kağıdından gazetesini çıkarıp okumaya başladı. Dakikalar sonra;
-Böyle bir hava sık rastlanmıyor. dedi gazeteyi katlayıp dizlerinin üzerine koyarken.
- Ne kadar mutlu görünüyorsunuz gıpta etmemek elde değil.
- Sizde mutlu olmalısınız bayım önyargılarınızdan kurtulmuşsunuz.
- Ah pek değil. dedi adam, gülümseyerek.Zengin görünümlü olan insanlara karşı hala olumsuz önyargılar taşıyorum.
- Size tavsiyem ruha odaklanın. Adam yanında hırpalanmış giysiler içindeki çocuğa hayretle baktı. Beyaz solgun yüzünde tek bir pürüz yoktu.Ten rengi o kadar beyazdı ki gören hastalıklı sanırdı.Ve bunun tam zıddı olan siyah gözleri kızarmıştı.Yanlış anlaşılmaktan korkarak sordu ;
- Zor durumda görünüyorsunuz.
-Evet öyleyim.
- Eğer beni yanlış anlamazsanız yardımcı olmak isterim.
Sustu çocuk. Adam konuyu değiştirmek istedi ;
- İsminiz nedir ?
- Egemen.
- Tanıştığıma memnun oldum,kaç yaşındasınız?
- 18,siz ?
- Bana dede diyebileceğiniz yaştayım, dedi gülümseyerek.
Çocukta gülümsedi.Adam bulutlardan kurtulan güneş ışınlarının çocuğun siyah saçlarına değerek parlamasını izledi.Dökülen saçlarının hiç bu kadar iyi görünmemiş olduğunu düşündü. Kendisine itiraf edemese de biraz kıskandı.Ani bir kararla ;
- Küçük bir dükkanım var.Malum yaşım geçtiği için her işe yetişemiyorum.Bir yardımcıya ihtiyacım var eğer kabul edersen seninle çalışmak isterim.
dedi adam kartını verirken.
- Teşekkür ederim gerçekten çok sevindim.
- Yarın bekliyorum.
Adam kalkarken çocuğa bir miktar para uzattı.Alması için ısrar edince çocuk reddedemedi.Günbatımına kadar sahilde oturdu çocuk. Daha sonra o sokağa bıraktı kendini.Gülümsemesi sahilde kaldı.Karanlık içinde kaybetti ruhunu.Bu sırada adam sahilde tanıştığı çocuğun kalacak bir evinin olup olmadığını sormadığı için pişmanlık duyuyordu.