23 (final)

235 50 39
                                    

Sevgilim Jimin,

Öldüğün yaşın kadar yazdım sana. Belki yaşadığın yıllar kadar dolu ve uzun değillerdir ama ne gerek var ki kelime kalabalığına.

Süslü kelimeler kullanarak sana olan aşkımı sadeleştiremem.

Bu sabah yine mezarına gittim. Bekçi yine seninle ilgilenmemiş. Düşünüyorum da güzelliğine tanık olsaydı seni böyle görmezden gelebilir miydi? Toprağını suladım. Çiçekçi kadın bana çiçek satmadığı için sana yine çiçek bırakamadım. Bilirsin beni pek sevmez kendisi. Ben de öpücüklerimle süsledim mezarını. Okşadım toprağını, seni hissedene kadar. Seni özledim.

Bilmek istersin diye söylüyorum artık bir evim var. Banklarda sıkışarak uyumuyorum, bir yatağım, yemek alabileceğim param bile var. Ama o betonlar ev gibi hissettirmiyor işte. Sen yoksun çünkü. Kolların belime dolanmış değil, parmakların elimi okşamıyor. Bizi uyandıran kuş sesleri de yok. Niye yoksun?

Lanet olsun.

Nefeslerin sanki kulağımın yanında. Beni sevdiğini söylediğin her an kafamda tekrar edip duruyor. Tanrım, beni delirtiyorsun Park Jimin. Gerçekten kafayı sıyırmak üzereyim.

Verdiğim sözleri tutamadığın için özür dilerim  Seni o beğendiğin kafeye götüremediğim için özür dilerim. Sana zarar vermeye çalışanlardan koruyamadığım için özür dilerim. Bu dünyadan benim eşim olmadan göçtüğün için özür dilerim. Biliyorum ki hep çok istemiştin aile olmayı.

Güney Kore'de doğduğumuz, lanet olası ülkemiz evlenmemize izin vermediği için özür dilerim. Daha yirmi üç yaşında, ellerimden kayıp gitmene izin verdiğim için nefret ediyorum kendimden. İnsanlara sevgimi bağırmadığım, daha önceden cesaretimi toplayamadığım için özür dilerim. Ve her şey için teşekkür ederim.

Bulduğun yemeği hiç tanımadığın benimle paylaştığın için, soğuk gecelerde titreyerek bana sarılıp ısıtmaya çalıştığın için, en çok da aşkımı kabul ettiğin için en içten, yürekten teşekkürlerimi küçük ellerine sunuyorum.

Senin yanında kalmak için birçok sebebim vardı. Kalkıp gitmedim. Hoş, hiçbir nedenim olmasa bile kalırdım yanında. Aşıktım sana. Hala çok aşığım.

Resim çizmeyi çok severdin sen. Bayağında yetenekliydin. Akşam aç uyumak ve resim çizmek arasında seçim yapman gerekse resmini çizdikten sonra tüm gece karnın guruldayarak uyumaya çalışırdın. Sen çok özeldin günışığım benim. Kirli, yaralı ellerinin hareketleri her zaman nazikti. Yüzüme dokunduğun zamanları zar zor hissederdim mesela.

Seni öldüren şeyin nedenini ve adını bile bilmiyorum. Bu beni kahrediyor.

Böyle giderse daha yazamayacağım. Konuyu değiştirelim.

Ben artık yanında olamasam da biliyorum yanında olacaklar var. Seni koruyacaklar var. Küçük köpeğimiz var mesela o seni hiç yalnız bırakmaz.

Bugün Güneş tepede, ışık saçıyor.

Hava hiç bu kadar sıcak olmaz, tenimi yakıyor böyle olması. Neden acımasız soğuklarını üstümüze üflerken şu an tatlı tatlı yakıyor ki tenimi.

Çok üzülüyorum günışığım. Bu dünyada seni tanımayan milyonlarca insan var. İnan aklım almıyor. Hayat sensiz nasıl ilerler ki. Nasıl het sabah doğar güneş sen yokken.

İyi ki doğdun sevgilim. İyi ki hayatıma girdin. Baştan sonra "iyi ki"lerle dolusun.

Yirmi dördüncü yaşın kutlu olsun.

Seni seviyorum.

~Jung Hoseok ♡

i stay, jihopeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin