Uçak kalkerken her zamanki gerginliğimden olsa gerek, elimin üstünde bir el daha hissetmiştim. Elimi tutuyordu.Buna tabiki de bir itirazım yoktu.Aynı anda birbirimize bakıp gülümsüyorduk.Kalkıştan birkaç dakika sonra elimi geri çekmiştim.Anlaşılan onun bırakmaya hiç niyeti yoktu.Hazır elimi de tutmuşken bunu bir tokalaşmaya çevirmiştim.'Ben Ekin' diyerek bir giriş yaptım.O da karşılığında adının Efe olduğunu söyledi.Bu ismi sevmiştim.Neden bilmiyorum ama bu çocuğa içim bayağı ısınmıştı.Birkaç saniye bakıştıktan sonra ilk sorusunu sordu.
'Kaç yaşındasın?' '15, ya sen?'
'16'
Bu cevaptan sonra hafif bir tebessüm ederken o da aynısını yapıyordu.Ara ara birbirimize bakıp gülümsüyorduk.Yolculuğun ilk 10 dakikası böyle geçmişti.Daha sonra oradan buradan konuşmaya başladık derken uçak inişe geçmişti bile. Zamanın nasıl geçtiğini anlamamıştım.Biraz müzik dinlemiştik.Oradan buradan konuştuk derken çabucak geçmişti zaman.Nihayet havaalanına inmiştik.Uçaktan Efe ile indikten sonra arkamdan beni süzen üç çift göz olduğunu farkettim.Tabi ya, nasıl unuturum?Babam... Bakışları beni biraz tedirgin etse de öyle fevri bir adam değildir babam.Efe giderken sadece el salladığı için şanslıydım doğrusu.İyiki sarılmaya falan kalkmadı.Geçen birkaç saniyenin ardından bende ona el salladım ve onu bir daha görememe düşüncesi içimde bir üzüntüye dönüşüvermişti.Bu arada babam otele kadar bize eşlik etmesi için bir taksi bulmuştu bile.Bavulları bagaja yerleştirdikten sonra arka koltuktaki yerimi almıştım.Kulağımda kulaklık, aklım başka yerde yerde gidiyordum işte.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
hadi dans edelim
Teen FictionAntalya'nın en güzel dans okulunun önüne vardığımızda adeta dilim tutulmuştu.Okul çok büyük ve ihtişamlıydı.Öykü ile içeri girip dans salonlarına bakmaya başladık.Dans ediyorlardı ve çok eğleniyorlardı.Bir an için orada olduğumu hayal etmiştim.Öykü...