Montaj yapmak dünyanın en sıkıcı işi olabilirdi, eğer sevmiyorsanız. Çekimden eve geldikten sonra, bir an önce bitmesi adına, Jisung'un çektiği videonun montajını yapmak için işe koyuldum. Kısa kısa onar dakikalık kayıtlar vardı ve toplam video yarım saat sürüyordu. Bu da; yarım saat için üç gün uğraşacağım anlamına geliyordu.
"Haechan, hepsini izledin mi?" Jisung, masanın üzerine sıcak kupayı bırakırken söylendi. "Beğeneceğine eminim."
Olumlu anlamda kafamı salladığımda kupayı elime alarak, dudaklarıma yönelttim. "Jisung," çıkmak üzereyken söylendiğimde durdu. "Donghyuck da neyin nesiydi?"
"Bilmiyorum, uhm belki de.." Kolunu kapı girişine yasladığında gözlerini kaçırdı. "Belki de seni gerçekten fazla araştırmıştır. Resmini çektiği kişileri tanımak istiyordur."
Tabii, kesin öyledir.
Cevap vermeden tekrar montajı yapmaya devam ettim. Kimse uzun zamandır bana Donghyuck diye hitap etmemişti, bu işte bir şeyler varmış gibi hissediyordum fakat en fazla ne olabilirdi? Belki de Donghyuck isimli bir arkadaşı vardı ve bana çok benziyordu. Hayır, saçmalıyorum.
İlk video da etrafı göstermişti ve arkadan birkaç konuşma sesi geliyordu ki bu büyük ihtimalle Mark ve bendim. Ara ara zıplarken kendini de çeken Jisung, aşırı sevimli duruyordu. Montajı hallettikten sonra ikinci videoya geçtim.
Evet, asıl sorun burada başlıyordu. Kendimden şüphe etmemi sağlayan bir video gibiydi. Mark ve ben sürekli gülüyor, kıkırdıyor ve benzer hareketleri yapıyorduk. Sanırım bu kısım; beni gevşetmek istediği kısımdı.
Ne kadar zamandır aynı videoyu başa sarıp izlediğimi bilmiyorum fakat izledikçe ekranda ki halimize gülümseyip duruyordum. Evet, komiktik ve biraz da şey.. Ihm, nasıl denir bilmiyorum.
Çift?
Telefonuma gelen bildirim sesiyle hızla toparlandım. Fazla dalmış olmalıydım ki üçüncü mesaj geldiğinde anca duyabildim. Elimde soğuyan kupayı masaya bırakırken telefonuma yöneldim.
Resimleri seçebildin mi?
Aslında bence güldüğün resimler en iyisi.
Tanrım, ciddin iyi çıkmışsın.
Video işinden resimleri tamamen unutmuştum. Ekranda yeni bir sekme açarak mailime girdim. Mark bütün resimleri çoktan göndermiş ve ek olarak kendi favorilerini de ayrı bir mail olarak göndermişti. Merak ediyorum, herkese bu kadar ilgili miydi?
Resimlere göz gezdirirken, fena olmadığını fark ettim. En azından kendimi aşırı kasmamış ve doğal birkaç poz verebilmiştim. Instagram hesabım sonunda birkaç iyi parça elde edecekti.
Favorilerimi seçtikten sonra mail olarak tekrar Mark'a ilettim. Birkaç oynamadan sonra bana geri gönderecekti. Son olarak da teşekkür amaçlı bir mesaj gönderdim.
Mark, gerçekten yardımcı olmasaydın kendimi aşırı kasacaktım. Güzel kareler yakalamışsın.
Haechan, mutlu.
Teşekkürler.
—
Videoyu montajlamak sandığımdan daha kısa sürmüştü. Ertesi gün olduğunda bitirmiştim ve Youtube'a yüklemek için bir başlık arıyordum ya da yardım edecek birkaç zehir gibi kafa.
"Chenle, sen bu işlerde iyisindir." Tekerlekli sandelyemi geriye ittirdiğimde, yatağımda oturan Chenle'nun tam önünde durdum.
Jisung keyifsiz olduğu için sessizce Chenle'nun yanında uzanıyor ve asla tek kelime etmiyordu. Ne olduğunu sorduğumuzda ise hiçbir şey diyerek geçiştiriyordu.
"Dostum," Uzandığı yerden doğruldu ve kahkaha atmamak için yanak içlerini ısırdı. "Mark Lee'nin katkılarıyla gibi bir şeyler yazabilirsin. En azından çocuk biraz gururlanır."
Jisung homurdandı, aklına bir şeyler geliyor diye düşündüğümde tekrar kafasını yastığa gömdü.
"Beğenilmedi." Chenle kafasını olumsuz anlamda salladığında iki gündür asla susmayan telefonuma baktım.
"Kim arıyor?"
Mark Lee
Gerçekten çocuğu bu kadar resmi kaydetmek zorunda mıydım?
Sessizce odadan çıkarken, aramayı cevapladım.
"Hey, Mark." Banyoya geçtiğimde kapının arkasında kimse olmadığına emin olarak kapıyı kilitledim.
"Hey, Haechan. Video işini merak ettim, ne zaman paylaşacaksın?"
Evet, aslında bu benim de merak ettiğim bir soruydu. "Ne zaman resimlerimin oynanmış halini gönderirsen."
Cevap verdiğimde kıkırdadı. "Bu akşam göndereceğim, o halde sen de bu akşam paylaşmalısın."
"Eğer video için bir isim bulursam, neden olmasın."
Tanrım, neden kendimi flörtleşiyor gibi hissediyordum?
"On a date with Mark, güzel bir başlık." Mırıldandığında kıkırdaması gülümsemeye dönüştü.
"Pekala, Mark. Bunu sen istedin." Gülümsemesine eşlik ederken söylendim.
Mark'la konuşmamı bitirdikten sonra tekrar odaya döndüm ve sandalyeme oturduğum gibi video sekmesini açtım.
Chenle bir şeyler mırıldanırken video başlığına On a date with Mark yazarak, yüklenmesi için onayladım. "Buldun mu bir şeyler?"
"Paylaştım bile."
✗
ŞİMDİ OKUDUĞUN
youtuber // markhyuck
Kurzgeschichten"Yardımına ihtiyacım var." birisi markhyuck mu dedi? @akinarai | Her hakkı saklıdır.