Kendime not;
'Uykusuz gecelerin bana kattığı çok önemli bir şey var ki bu da uykunun ne kadar önemli olduğu. Yıllar ilerledikçe hep daha da kötüleşiyorum.'
~~~"Hey. Nefes."
Adım Nefes. Şu an bana seslenen kişi ise çocukluk arkadaşım Buğra'ydı. Yine tek gidemezsin tantanası çıkaracaktı kesin başıma. Bu onunla 13 yıllık ritüelimizdi. Ama artık ben onu daha fazla alıkoymak istemediğim için bir yıldır benimle yürümesine razı gelmiyordum. Beni ne kadar dinlediği ise tartışılırdı.
'Efendim Buğra.'
'Nereye gidiyorsun?'
'Eve gidiyorum Buğra. Gidecek başka yerim varmış gibi konuşmaz mısın lütfen.'
Evet gerçekten gidecek başka yerim yoktu. Ben öyle arkadaşlarıyla buluşup, eğlenen biri değildim. Zaten 18 yıllık hayatımda tek arkadaşım Buğra olmuştu. Oda bunu biliyor elinden geldikçe yanımda oluyordu.
' Yapma Nefes. Beraber bir yerlere gidebiliriz. Eğer istersen eğlenebileceğimiz yerler var biliyorsun. Kendini o eve kapatmandan hoşlanmıyorum.'
' Ne yapayım Buğra. Seninle gelip beni senin yanında gören herkesin yanından vebalıymışsın gibi kaçışını mı izleyeyim?'
Aslında Buğra bunu sorun etmiyordu biliyordum. Ama ben sorun ediyordum işte. Onun benim dışımda da arkadaşları vardı. Benim gibi değildi. Ve ben onun çevresinde oldukça insanlar benden kaçtığı gibi ondan da kaçıyorlardı. Bu durum ise beni daha da kötü hissettiriyordu.
'Saçmalama insanların kaçtığı yok. Sen öyle bir bakıyorsun ki korkuyorlar. Korkunçlu bakışlarından bazen ben bile korkuyorum Nefes yalan yok ama sen, ben haricinde ki her insana hep kötü bakıyorsun. Bir şans versen insanlara.'
'Bu defa beni böyle ikna edemezsin Bay Bıyıklı. Ben kimseye korkunçlu bakmıyorum. Bunu geçen yıl dışarı çıkma girişimimizde görmüştük. İnsanlar bilmiyorlar, bilmedikleri için de korkuyorlar. Ben bile korkuyorum kendimden. Kimi bunun için suçlayabilirim ki. Ben tek başınalığımla mutluyum.'
Ben bu uzun konuşmayı gerçekleştirirken Buğra ise yüzünü şekilden şekle sokup beni dinlemediğini hatta kale almadığını gösteriyordu. Çok komikti şu an ki hali. Beni dinlemeyişine olan anlık sinirim geçmişti bile ama bunu fark ettirmeden konuşmaya bir yandan da onun kolunu dürtüklemeye başladım.
'Bana bak Bay Bıyıklı. Şimdi beni dinlememiş olman seninle dışarı dediğin, saçma sapan hava sahası olan yerlere geleceğim anlamına gelmez. Dün gece yine uyuyamadım zaten. Gidip kendimi kitaplarıma gömeceğim.'
Bıyıklı onun sadece benim seslendiğim lakabıydı. Bundan hoşlanmıyordu. Hatta çok kızıyordu. Ona böyle seslendiğim zamanlarda bir ciddileşir ardından yüzünü ekşitirdi. Şimdi olduğu gibi.
'Sana bana böyle seslenmemen gerektiğini kaç defa söylemem gerek. Bak artık sakallarım bile var. Neden beni hala öyle hatırlamak zorundasın.'
Biz ben daha beş altı yaşlarındayken Buğraların mahalleye taşınmıştık. Ben o zamanlarda da arkadaş canlısı değildim. Ama Buğra her zaman aynıydı. Benden bir yaş büyüktü. Babam ve annem arabada kalan eşyaları taşıyorlarken bende bahçeleri birbirinden ayıran çitlerin başlangıcı olan koca ağaca yaslanmış oturuyordum. Buğra da benim yanıma gelip oturmuş saatlerce konuşmuştu. Daha o yaşlarda bile susmak bilmeyen bir çenesi vardı. O konuşurken bir kez dahi ona bakmamış, cevap vermemiş olsam da Buğra hiç susmamıştı. En son annemler taşınmayı bitirip akşam vakitlerinde arabayı garaja koyarken beni de çağırmışlardı. Buğra benim kalktığımı görüp 'Neden konuşmuyorsun çirkin' diye bağırmıştı arkamdan. O kadar çok sinirlenmiştim ki Buğra'ya neredeyse gidip dövecektim. Dönüp ona baktığımda ise sinirim bir anda geçti ve gülmeye başladım. O kadar çok gülüyordum ki karnıma ağrılar girmişti. Buğra bu halime anlam veremezmiş gibi bakarken daha da çok gülmeye başlamıştım. Babam yanıma gelip beni gülerken gördüğünde önce şaşırmış sonra da gülümseyip ne olduğunu sormuştu. Ben sonunda nefes nefese gülmemi durdurduğumda 'Bu bıyıklı çok konuşuyor. Bana çirkin dedi kızdım ona. Ama bıyıkları çok komik duruyor baba.' Demiştim. Gerçektende o yaştaki bir çocuğun olmaması gerektiği kadar bıyıkları vardı. Babam sadece gülümseyip 'Sen çirkin değilsin meleğim. Ve başka insanların dış görünüşüne bu kadar gülüp, dalga geçmemelisin. Bu genç adamda bundan sonra sana saygılı davranacaktır. Değil mi?' babamın bu sözlerinden ve tehditkar duruşundan sonra Buğra'nın söyleyecek sözü kalmamıştı zaten. Sadece kafasını sallayıp hemen bizim taşındığımız evin yanındaki evin bahçesine girmişti. O günden sonra Buğra benim için bıyıklı olarak kalmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RUH ÇIKMAZI (UYKUSUZLUĞUM)
Fantasy'Ben neyim? Bir cevabın yoksa benim dünyama yaklaşma. Benim bir cevabım yok.' Durakladı. Kolay bir soru sormadığımı biliyordum. Kolay olmayacağını biliyordum. Cevaplarımı alacağım tek yaşayanın o olduğunu da biliyordum. Artık bilinmezliğin kuyusuna...