"Gerçekten aşık olur muyuz? Yoksa o birinin düşüncelerimizdeki haline mi aşık oluruz?" Perception dizisinden alıntı olan bu söz gerçekten çok anlam barındırıyor. Bir çok literatüre karşı çıkan, bazı düşünce tabularını yenen bir söz. Ben ikinci seçeneğin daha güçlü ve olası olduğunu düşünüyorum. Özellikle platonik aşklarda bu seçenek daha da güçleniyor. Çünkü kişi tarafından tek taraflı sevgi olduğu biliniyor. Kişi çift taraflı bir şey yaşamasa da kafasında her daim hayal kuruyor. Ve kafasında kurdukları (diyaloglar vs.) kendi istediği gibi oluyor. Sahneleri yaşarken kendi düşünceleri ve istekleri tanıdığı kişinin davranışlarına etki ediyor. Ve her hayalde böyle devam ediyor. Hep sevdiklerimizle hayal kurarız değil mi? Ama tek başımıza kurulur bu hayaller. Sahneler, diyaloglar... Hayalimizdeki benzer kişi ile aşkımızı güçlendirmiş oluyoruz.
Bu da demek oluyor ki 'Birinin düşüncelerimizdeki haline aşık olmak' şıkkı doğruluğu bakımından daha ağır basıyor.》 》 》
Siz neler düşünüyorsunuz? Yanlış düşünmek diye yorumlamayalım lakin sizin düşünceleriniz ile çelişebilir. Bu konu hakkında tartışmak isterim. Tartışarak (mesafeli) gelişilir. Herkesin kendine ait düşünceleri vardır. Farklı düşünceler hakkında kafa yormak bizi geliştirir diye düşünüyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZARLARI SALLA!
Non-FictionGelişmesi için ayrıca çaba göstereceğim bir hikaye değil. Zaten hikaye değil, olay ve zaman örgüsünden oluşmayan fikir paylaşımı amaçlı yazılan bir çalışma dememiz daha doğru. İlerleyeceğini düşünmediğim bir kitap. Çünkü aşk, kötü erkek ve masum kız...