"Percy, saçmalama bence."
"Ya, ne var ki Annabeth, alt tarafı Nico'ya küçük bir sürpriz yapacağız."
"Evet, saçma."
"Bence de ." Nico'ya mükemmel bir uyanış hediyesi hazırlıyorduk. Kapıdan geçtiği anda suratına su püskürtecektim. Köşedeki ellerinde kameralar olan Stollara el salladım.
"Ben gidiyorum."
"Ya gel ama bilmiş kızım," Annabeth'in koluna asıldım. Tam bu sırada Nico'nun ayak sesleri geldi. Hemen yerime geçtim. Annabeth ise izliyordu. Beklediğimden değişik bir şey oldu. Nico kulübeden yanlız çıkmadı. Yanında Will de vardı. Ve teknik olarak Will benim durduğum tarafta durduğu için bu benim plan, bayağı bir yanlış gitti. Nico'ya püskürtmem gereken suyu Will'e püskürttüğüm anda şoktan çığlık attım:
"Will?!" Will ıslak ıslak bana baktı.
"Neydi bu?"
"Asıl konu o değil." dedi Annabeth. "Sen Nico'nun kulübesinde napıyorsun?"
"H-hiç bir şey! Sadece sabah kalkayım bakayım dedim ondandı yani, hastaydı da akşam."
"Yo!"
"Evet öyleydin!"
"Evet öyleydim. Sana hastaydım."
"Al işte!" dedi Annabeth. "Yetti bu saçmalık! Gel Percy gidiyoruz!" Diyip kolumu tuttu. Tam bu sırada Apollon kabininden bir kız yanımıza koştu.
"Y-Yeni biri gelmiş!"