1. BÖLÜM

13 0 0
                                    

Okulun ilk günüydü. Lise son sınıf olduğum için heyecanlıydım. Arkadaşlarımı çok özlemiştim.

Okula adımımı attığım anda Ece karşımda dikili beni bekliyordu. Ece'yi ne kadar özlediğimi o an anlamıştım. Birbirimize sımsıkı bir şekilde sarıldık.

Ece, giydiği beyaz bluzu ve altındaki dar pantolonla harika görünüyordu. Ama göze en hoş gelen ayakkabılarıydı. Buz mavisi parıltılı ayakkabaları gözlerinin maviliğini de ortaya çıkarıyordu.

Ece ,benim en yakın arkadaşlarımdandı. En güvendiğimdi. Bu yüzden onunla rahatça her mevzuyu konuşabiliyorduk.

Bunu diyeceğim hiç aklıma gelmezdi ama okulu özledim. Aslında okulu değilde ortamı özledim çünkü yaz tatili çok sıkıcıydı.

Ece ile birlikte bahçeye doğru yürürken birinin "Defne...Defne!" dediğini duydum. Arkamı döndüğümde Sezer ile karşılaştım.

Sezer, yakışıklı, siyah saçlı, kahverengi gözlü, 1.85 boylu bir çocuktu.
Pürüzsüs beyaz cildi onu olduğundan daha da yakışıklı gösteriyordu.

Ece, Sezer'i yıllardır seviyordu. Ancak Sezer, Alev'i - hiç haz etmediğim bir kızı - seviyordu.

Sezer'i gördüğüme sevinmiştim. Uzun zaman olmuştu. Nasılda özlemişim. Sarıldık. Onun sarışından beni çok özlediği anlaşılıyordu.

Bana bakıp "muhteşem görünüyorsun."dedi. Gülmseyerek karşılık verdim.

Utanmıştım. Açık tenli olduğum için kızardığım hemen belli olmuştu. Utanmam belki de Ece'nin yanımızda oluşuydu.

Beraber sınıflarımıza doğru yürüdük. Benle Ece ayni sınıftaydık Sezer ise koridorun sonundaki sınıftaydı. Ders zili çalmıştı. Sınıflarımıza dağıldık.

İlk dersimiz tarihti. Uykucu ders. Hiç sevmem. Belkide öğretmenden kaynaklanıyordu. Öğretmen orta yaşlı, kısa boylu, yaşına göre fazlasıyla kırışmış yüzü vardı. Dersi fazla yavaş işliyordu.

Ece'ye kısık sesle seslenerek bana bakmasını sağladım. Ona sonraki dersi sordum. Güldü ve "sıkıldın değil mi?"dedi. Daha sonra "geometri"diye ekledi. Buna sevinmiştim. Geometriyi çok severim. Sayılarla dans.

Hayal kurarak dersin bitmesini bekledim. Sonunda bitmişti.

Tenefüste Ece ile birlikte kendimizi hemen dışarı attık. Gezinirken Murat yanımıza geldi. Beraber geziniyorduk. birden kendimi izleniyormuşum gibi hissettim. Gözlerimle çevremi tararken karşımda ki ağaçta kusursuz kaşlarından birini kaldırmış, beni gözleriyle süzen Alev'i gördüm.

Aslında benle Alev çok iyi arkadaştık. Bir gün Alev ve Ece bize gelmişti. Pijama partisi yapacaktık. Gecemiz harika gidiyordu. Kızlarla sırlarımızı paylaşıyorduk. Ben bir ara dedim ki "Murat beni seviyor." o an Alev beyninden vurulmuşa döndü. O zaman anladım ki Alev, Murat'ı seviyor. O günden beri bana düşman. Benim hiç bir suçum yoktu ki. Ama geçen seneye kadar beni seviyordu benden pas alamıyınca bıraktı. Ama hala dostuz ve bu daha iyi.

Gözleriyle beni süzen Alev'e baktım. Beni tehdit ediyormuş gibiydi. İrkildim. Hiç fark ettirmeden konuşmaya devam ettim.

Murat, uzun boylu, sarı saçlı, kahverengi gözlü, açık tenli ve dolgun kırmızı dudaklıydı.

Murat'ı severim ama sadece arkadaş olarak. Zor zamanlarımda hep o vardı yanımda. Onu sevmiyeceğimi bildiği halde karşılıksız beni seviyordu. Murat çok iyi biri.

İçeri zili çalmıştı. Dersimizin Geometri olmasına o kadar sevinmiştim ki...

Günüm böyle geçmişti. Ben, Ece, Murat, Sezer eve doğru gidiyorduk. Yol ayrımında herkes dağılmıştı. Murat hariç. Murata her zaman yaptığı gibi bu gün de beni eve bırakacaktı.

Evimiz, iki katlı, yeşil renkli, şirin mi şirin bir evdi. Küçücük bir de bahçesi vardı.

Yol boyunca durmadan konuştuk. En sonunda bizim evin siyah demir kapısına yetiştiğimizde vedalaşarak ayrıldık.

Eve geldiğimde yüzüm gülüyordu. Çünkü çok güzel bir gündü. Etrafıma şöyle bir baktım. Evde kimsecikler yoktu. Kendime atıştırmalık bir şey hazırladım ve geçtim televizyonun karşısına.

Kapının kilidinin yavaşça açıldığını duydum. Gelen annemdi. Yüzünde buruk bir gülümseme vardı. Aslında buruk değilde tedirgindi sanki.

Annem, orta yaşlı,yüzü stresten hafif kırışmış, ela gözlü, esmer biridir.

Ama şimdi sanki karşımda başka biri vardı. Yüzü çökmüş, sevimsiz, huysuz biri vardı karşımda.

"Anne ne oldu?"dedim. Sanki bir şey söylemek istiyor ama söyleyemiyordu. Bana bakıp sadece gülümsedi. Bende fazla üstelemdim belki de işlerinden kaynaklanıyordu.

Annem mutfağa geçti. Hiç konuşmamıştık. Annem biraz garip davranıyordu.

Babam ben doğmadan öldüğü için annem bizimle hep çok yakından ilgilenmişti. Ama bu gün neden böye olduğunu anlamamıştım.

Sessizlik akşam yemeğine kadar sürdü. Yemek yerken "Anne..."dedim. Baktı. "Efendim." dedi. Hiçbir şey diyemedim. Abim de evde yoktu.

Yemeğimizi yedikten sonra ben hemen odama geçtim. Yatağımda sırtüstü yatarak anneme ne olduğunu bulmaya çalıştım. Bunu düşünürken uyuyakalmışım.

Sabah erken kalktım. Neden bilmiyorum ama başım ağırıyordu. İçimden bir ses kötü şeyler olacak diyordu.

Kahvaltıya indiğimde annem daha yatıyordu. Bu sefer kahvaltıyı ben hazırlamak istedim.

Enfes bir kahvaltı hazırlamıştım. Son olarak çayı demlerken annemin uyandığını fark ettim. Hemen kahvaltımızı etmiştik.

Anneme "dün neler oldu?"dedim.
Tek kelime dedi. Ama bu kelime beni sarsmaya yetmişti.

"Taşınıyoruz"

Bu kelimede birden çok duygu vardı. Sevinç, korku, heyecen ama en çok merak. Benim vereceğim tepkiyi merak ediyordu.

VOTE VE YORUMLARINIZI BEKLİYORUM.

MELODİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin