-1-

16 0 0
                                    

Akıl, ne büyük oyunlar oynar bize değil mi? Tek bir gerçeği, on tane yalanla düzenleyebilir... Tabii biz insanlar; bize hoş gelen her şeyi aklımızda tutarız. Sanırım yaptığımız en büyük yanlışlardan biri de bu...

16 Mayıs 2015

Odamda oturmuş, müzik dinliyordum. Müzik biraz da olsa annem ve babamın kavgasını bastırıyordu. Babam ayda yılda bir eve gelir, geldiğinde tüm huzuru bozup giderdi. Anneme bağırır çağırır, döverdi. Artık sesler dayanılmaz bir noktaya geldiğinde hızla ayağa kalktım ve oturma odasına gittim. Babam, annemin saçını tutmuş kafasını masaya vurduruyordu. İşte... Bu sahne, hayatımı karartan tek sahneydi. Annemin masaya bıraktığı meyve tabağında duran bıçağı aldım ve bir an bile düşünmeden babama sapladım. Annem yüzü kan içinde yığılırken, babam üstüme doğru düştü. Yaptığım şeyi hazmetmeye çalışırken, yanağımdan süzülen yaşla babamı itip anneme koştum. Suratı tanınmaz haldeydi. Ağlayarak annemi uyandırmaya çalıştım. Uyanmıyordu. Elimdeki bıçağa hayretler içinde bakarken hızlıca yere attım. Annem ve babam ölmüştü. Babam annemin, ben babamın katiliydim. Bıçağı soğukkanlılıkla babamın eline tutuşturdum. Hıçkırıklarımın arasından annemi öpüp odama çıktım. Hızlıca eşyalarımı toplayıp evi terk ettim.

O on dakika içinde yaşananlar aklımda beynime bir iğneymişcesine saplanırken, yere oturup ağlamaya başladım. Ben ne yapmıştım? Ne annemi kurtarabilmiştim, ne de çocukluğumu... Babamı öldürüp katil olmuştum. On beşinci yaş günümde
babamın katili olmuştum. Babam beni hiç sevmemişti. Sevmesi umrumda değildi. Hayatımızı ondan uzak sürdürmeye çalışsakta bizi bulup her şeyi mahvetmeyi başarıyordu. Daha doğrusu başarmıştı.

Birkaç dakika öylece oturarak ağladım. Diğer çocukların aksine daha soğukkanlıydım. Bu beni daha cesur yapıyordu.

9 Ağustos 2019

Peşimden sürüklediğim bavulumu nihayet odama ulaştırdım. Sonunda teyzemden uzaklaşıp kendi evime çıkabilmiştim. Üniversite için seçtiğim şehir, hayallerimi süsleyen ve çocukluğumdan beri yaşamak istediğim şehir olan Antalya'ydı. Nedenini bilmiyordum ama buraya aşıktım. Şehir merkezine çok uzak olmayan bir daire tutmuştum. Yani teyzem tutmuştu. Ailemin dağılışından beri her türlü sorumluluğumu teyzem üstlenmişti.

"Armina!" Sese doğru başımı çevirdim ve yakın arkadaşım Sude ile göz göze geldim.

Sude 2-3 yıldır yakın arkadaşımdı. Eve çıkma fikrini ortaya atan da oydu. Onu seviyordum. Enerjik ve deli dolu bir kızdı.

"Efendim?" dedim bavulumu sürüklerken. Sude korkuyla yanıma geldi ve kolumu tuttu. "Kolun kanıyor! Acıyor mu? Pansuman yapalım Armina!" Açıkçası o söyleyene kadar kolumun kanadığından bile haberim olmayacaktı. Gülümseyerek çantamdan peçete çıkarttım.

"Sorun değil. Kapıya taktırdım sanırım." dediğimde gözlerini faltaşı gibi açtı. "Olmaz hastaneye gidelim." dedi. Gözlerimi devirip kanayan yaramı sildim. Sude söylene söylene odasına giderken kulaklığımı takıp eşyalarımı yerleştirmeye başladım.

***

Gözlerimi camdan yansıyan güneş ile araladım. Neredeyse bir haftadır eve yerleşme işiyle uğraşmıştık. Uğraştırıcı olsa da sonuç muazzamdı. Yatağımdan ayaklarımı sarkıtarak birkaç dakika duvarları ve tavanı izledim. Evet, bu olay fazla anlmsızdı. Bir süre o şekilde durduktan sonra kalkıp elimi yüzümü yıkadım ve mutfağa gittim. Sude kayıt işlerini erkende halletmemizi fırsat bilip alışverişe çıkmıştı. Su ısıtıcısına su koydum ve yumurta haşladım. Sabah kahvaltı yapmak benim vazgeçilmez alışkanlığımdı. Kahvaltı yapmadan dışarı çıkamazdım. Bu nedenle güzel ve hafif bir kahvaltı hazırlayıp kahvaltı yaptım. Bugün birkaç şey almak için dışarıya çıkacaktım. Bu sayede burayı gezip öğrenmiş olacaktım.

Bulaşıkları hallettikten sonra üstüme sade ve rahat bir şeyler giyip evden çıktım. En iyisi burayı gezmek ve tanımak olacaktı.

ARIZAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin