MAD'IN DOĞUŞU

3 1 0
                                    

Mike bir gün okuldan dönüyordu. Ama biraz hızlı idi. Çünkü bugün bir yaramazlık yapmıştı. Ama onun yaramazlıkları standart ölçünün üstündeydi. Onunkiler biraz daha acımasızcaydı. Biraz daha şiddet içerikli. Eve geldiğinde onu pek de sürpriz olmayan bir manzara bekliyordu. Babası yine sinirle bekliyordu. Mike'a dönüp "Mike bu kaçıncı kez bir çocuğun ölümden dönüşü!"diye bağırdı. Mike "Hadi babalık konuşma kısmını geç de cezaya gel." deyince babası iyice sinirlendi. Tam tokat atacaktı ki annesi babasının elini tuttu. "George bu kadar yeter." dedi. Babası bu sefer de annesine baktı "Şu çocuğa arka çıkmayı bırak Mary! O bir psikopat. Bunu sen de ben de biliyoruz!" dedikten sonra biraz bekledi. Ve "Bir deli daha istemiyorum..." dedi. Annesi buna öyle kızmıştı ki kafasını öne eğdi ve "Kes sesini." dedi. Babası devam etti "Yanılıyor muyum? Hastalığı yüzünden yoluna çıkan herkesi öldürecek! Senin gibi...". Annesi bu sefer kafasını kaldırdı. "Sana...". Mike daha ne olduğunu bile anlamadan annesi "... sesini kesmeni söylemiştim." dediği anda George'i bıçakladı. Mike'ın korku dolu gözleri önünde babası yere düştü. Mike annesine baktı ve "Ne yaptın sen!?" diye bağırdı. Annesi "Mike? Oh Mike inan bana sadece seni korumaya çalışıyordum.". Mike öyle korkmuş öyle şoka uğramıştı ki hiç düşünmeden koşarak dışarı çıkıp koşmaya başladı. Ne yapacağını bilmediğinden evlerinin yanındaki boş arsaya girdi. "Annem evden çıkana kadar burada oturacağım ve bekleyeceğim. Ama asla uyumayacağım." diye düşündü. Ama çok geçmeden uyuyakaldı. Yaklaşık 2 saat sonra bir çocuk sesiyle uyandı. Gözlerini açtığında kendisinden tahmini olarak 1 yaş küçük bir çocuk gördü. Ona "Kimsin sen? Benden ne istiyorsun?" dedi merakla. Çocuk biraz durakladı sonra ''Ben Jeremy. Ve sokakta uyuman garibime gittiği için uyandırdım.". Mike hemen ayağa kalktı ve "Uyumuyordum ki ben! Sadece .... bekliyordum!" Jeremy güldü ve Mike'ın omzunu tuttu "Peki söyler misin neyi bekliyorsun?" dedi. Mike şaşırdı sonra kaşlarını çatarak "Bu kadar çok ayrıntı seni neden bu kadar ilgilendiriyor?" dedi. Jeremy "Tamam tamam özür dilerim. Şey... Adın neydi senin?". Mike biraz bekledi "Mike. Ama biraz daha soru soracak olursan gırtlağını keseceğim.". Soğukkanlılıkla söylemişti bunu. Yüzünde hiç şaka yaptığına dair bir şey yoktu. Jeremy Mike'ın yüzüne korkuyla baktı. "Tamam dostum iyi şakaydı ama benim evime gitmem lazım.". Sonra arkasını döndü. Birkaç adım sonra durdu ve koşarak Mike'ın yanına geldi. "Hey, eğer bir evin yoksa bizim evde kalabilirsin!". Bunu söyledikten 15 saniye kadar sessizlik oldu. Jeremy hala Mike'a kocaman gözlerle bakıyordu. Mike kafasını çevirdi ve "Gerek yok! Benim bir evim var.". Sonra yine uyuyakaldığı o köşeye oturdu. Jeremy "Tamam o zaman görüşürüz, Mike!" diyip yine arkasını dönüp yürümeye başladı. Mike sanki kötü bir şey yapmış da yakalanmamaya çalışır gibi yapıyordu. Evine baktı, annesini düşündü. Sonra koşarak Jeremy'e yetişti. "Tamam Jeremy, fikrimi değiştirdim." dedi. Jeremy mutlu oldu ve Mike'ın omzunu yine tuttu "Peki ama bir şey soracağım." dedi. Mike bir karşılık vermedi. Sormasını bekliyordu. "Eee soracak mısın?". Jeremy kafasını kaldırıp "Son varan çürük yumurta!!" dedi ve koşarak evine gitti. Mike derin bir nefes aldı ve yavaş yavaş yürümeye devam etti. Vardığında Jeremy ve annesini konuşurken gördü. Duvarın arkasına saklandı ve dinlemeye başladı. Ama konuşmaları bitmişti. Mike saklandığı yerden çıkınca karşısında Jeremy'yi gördü. Merakla ona baktı. Jeremy'nin başı öne eğikti. Mike anlamıştı. "Peki sonra görüşürüz Jeremy." deyip yavaş yavaş evine yöneldi. Jeremy güldü ve "Daha bir şey demedim ki! Gel buraya annem kabul etti!" diye bağırdı. Mike durdu. Jeremy'nin yanına gitti ve omzuna ağır bir yumruk attı. "Bir daha bana şaka yapma!" dedi kızgınca. Mike Jeremy'nin annesinin yanına gitti ve utanarak "Şey... ben... çok teşekkür... ederim...". Jeremy'nin annesi Mike'a baktı ve "Rica ederim şirin şey. Bak bana bundan sonra 'Isabel' diye seslen olur mu?" deyip Mike'ın yüzünü kendine çevirdi. "Bizden utanmana gerek yok.". İçeri girdiklerinde Mike sanki bir zincirle sabitlenmiş gibi durdu. Yürüyemiyordu. Babasının bahsettiği gibi içindeki katil olumlu düşünmesine, olumlu hissetmesine engel oluyordu. Artık Jeremy ve ailesinin teker teker beyinlerini deşmek istiyordu. Dizleri üstünde yere düştü ve başını öne eğdi. Jeremy, Mike'ın yanınına koştu. "Mike neyin var, iyi misin?". Mike kafasını kaldırdı ve Jeremy'e baktı. Gülümsüyordu. "Yok bir şeyim... Sadece... dengem bozuldu.". Jeremy, Mike'ı kaldırdı. Mike hala kafasını kaldırmamıştı. Ve hala gülümsüyordu. "Komik olan bir şey mi var?" dedi Jeremy. Mike kafasını kaldırmadan "Önemli bir şey değil." kafasını kaldırdı "Lavabo nerede acaba?". Jeremy'nin annesi yolu gösterdi. Mike içeri girdiğinde aynaya uzun uzun baktı. "Kill them all... Never stop..." diye fısıldıyordu. Sonra aynanın bir parçasını kırdı. Avucunu kesti ve akan kanla duvara "Kill... I'm not crazy..." yazıp ağzının devamını çizdi. Bu sırada Jeremy'nin annesi kapıyı açtı ve "Mike iyi misin uzun zamandır içerdesin ve kapının altından kan akıyor." dedi. Bu sırada Mike ona döndü. Elinde hala ayna kırığı vardı. "Hayatımda hiç olmadığım kadar hem de..." . Ayağa kalktı, elindeki ayna kırığını yere attı. Isabel (Jeremy'nin annesi) korkuyla gerilerken Mike ona doğru yürüyordu. Hala gülümsüyordu ya da ağzını çizdiği için öyleydi. "Bana sizden utanmamamı söylemiştiniz." dedi. Bunları söyledikten sonra tüm yaraları iyileşti. Hastalığı yüzünden yaraları normal bir insana göre daha hızlı - baya hızlı - iyileşiyordu. Mike Isabel'i boynundan tutup duvara yapıştırdı. "İşim bittikten sonra topunuzun beynini deşeceğim." deyip onu yere bıraktı ve Jeremy'nin odasına girdi. İçeri baktıklarında duvarda kan izleri ve Mike yatakta uyuyakalmıştı. Tüm aile korkuyla Mike'a yaklaşırken Sam (Jeremy'nin babası) silahını çıkardı. Çünkü o bir polisti. Mike uyandı. Etrafına biraz baktı, gözlerini ovuşturdu. "Ne oldu? Kötü bir şey mi oldu?". Biraz bekledi. "Vay canına, bu sessizlik çok garip. Birisi bana ne olduğunu anlatacak mı?" dedi. Sam Mike'a yaklaştı ve "Mike, nasıl hissediyorsun?" dedi. Mike bu soruyu garip buldu. Onlara merakla bakmaya devam ederken yavaşça doğruluyordu. "Imm.. İyi. Niye sordunuz ki? Hasta falan değilim.". Isabel elini Mike'ın başına koydu. "Aksine yavrucuğum. Tahmin edilemeyecek kadar hastasın." deyip elinden tuttu. "Ve bu hastalığın iki tedavisi var.". Mike güldü "Tamam bu şaka gerçekten çok ileri gitti.". Sam Mike'ın omzunu tuttu "Bak Mike, şaka yapmıyoruz. Sen, nasıl desem... psikolojik sorunlar yaşıyorsun. Ve bu sorunlar senin hayatına yansıyor. Bir... psikopat... gibi davranıyorsun." dedi. Mike omzundan Sam'in elini çekti. "Bana bakın bana bir daha böyle seslenecek olursanız... Imm küserim - en fazla bunu yapabilirim." dedi. Sam ayağa kalktı. Isabel'e döndü. "Bunu nasıl atlatabilir biliyorum." dedi ve Mike'ı yavaşça yatağına geri yatırdı. Odasının kapısını kapattıktan sonra "Bundan sonra ona daha iyi bir hayat yaşatmak için elimizden geleni yapmamız lazım. Önceki yaşadıkları onu bu hale getirdi." dedi.  Gece saat 4.30'da Mike uyandı. Gözlerini ovuşturduktan sonra kalktı ve su içmek için mutfağa girdi. Fakat su içmedi. Çünkü bıçaklıktaki bıçaklar dikkatini çekmişti. Bıçaklara bakarken acı içinde bağırmaya başladı. İçindeki manyak katil dışarı çıkmaya çalışıyordu. O haliyle yürümeye çalıştı. Ama onun yüzünden yürüyemiyordu. Eli bıçaklığa uzandı. O sırada Jeremy içeri girdi. Mike'ı engellemeye çalıştı. Kolunu tuttu "Mike, diren! Bununla savaş!" dedi. Mike Jeremy'i boğazından tutup yere attı. "Özür dilerim. Gerçekten çok üzgünüm." dedi. Bunlar Mike'ın son sözleriydi. Çünkü o dışarı çıkmayı başarmıştı. "Ama öldürmem gerekenler var Jeremy! Bunların başında da sen varsın.". Bıçağı aldı, Jeremy'e doğrulttu. "Söyle bana seni nasıl öldüreyim? Boğazını mı keseyim, kalbine bıçak mı saplayayım, yoksa - Aman Tanrım en sevdiğim! - BEYNİNİ Mİ DEŞEYİM!" dedi ve sesli bir kahkaha attı. Bu sesten Sam ve Isabel uyandılar ve mutfağa koştular. Mike geldiklerini anladı ve "Off yaa! Hilecisiniz siz. 1'e karşı 3 olur mu? Ben uyumaya gidiyorum." deyip bıçağı Jeremy'nin tam boynunun dibine sapladı. Öyle yakındı ki 1 milim kaysaydı Jeremy için kesin ölüm olurdu. Onlar mutfağa vardıklarında Mike yoktu. Jeremy de yerdeydi hala. Hareket etmeye korkuyordu. "B... Baba... o burdaydı.... lütfen... kalkmama yardım edin..." dedi Jeremy. Sam Jeremy ile ilgilenirken Isabel'in dikkatini bir şey çekti. Duvarda yine kanla yazılmış bir yazı vardı. "ARTIK HİÇBİR ŞEY ESKİSİ GİBİ OLMAYACAK..."

                 *****SON*****

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 24, 2017 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

MAD Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin