- ;

258 76 27
                                    

Kulaklarına dolan sesle gözlerini araladı, henüz uyuyamamıştı sadece çalışıyordu.

Çoğu zaman bir hayvan olurdu ama bakmaktan ne zarar gelirdi ki?

Duvardaki çıkıktan destek alarak ayağa kalktı kumral çocuk. Karşısında, kahkülleri alnını sarmalamış esmer bir çocuk görmeyi beklemiyordu. Şaşırdı, her insanın yapacağı gibi.

Esmer çocuğun gözleri, kumral çocukta değildi. Elinde tuttuğu, tozlara bürünmüş bir kalbin yükünü taşıyan kağıt parçalarındaydı. Kalpler de böyle tozlanır mıydı?

Kumral çocuksa, esmer çocuğu inceliyordu. Her insanın yapacağı gibi. Sonra sol göğsünün üzerinde tuttuğu mektuplarını fark etti, kaşları çatıldı.
  
"Ne yapıyorsun?"

Esmer çocuğun dikkatini, derin ses tonlamasıyla çekebilmişti.

"Onlara kalbimin sesini dinletiyorum, belki her bir kelimesine canlılık katabilirim. Kalbime de kelimeleri öğretiyorum, belki benliğini kazandırabilirim."

Kumral çocuk, esmer çocuğun ağzından dökülen sözlerden etkilenmişti. Cansızca gülümsedi ve esmer çocuğa yaklaştı.

"O mektupları okudun mu?"

Kafasını kaldırdı esmer çocuk.

"Evet, öyle bir etkilendim ki; bedenimde taşıdığım ruhumdan utanç duydum."

Birkaç adım daha attı.

"O mektupların kime ait olduğunu biliyor musun?"

Duraksadı esmer çocuk. Kafasını olumsuz anlamda salladı.

"Hayır. Eğer bilseydim, ona sarılır ve ömrüm boyunca onu dinlemek isterdim. Bana çok şey katacağı kesin. Gerçek hayatı merak ediyorum."

Normalde özelini okuduğu için kızması gerekmez miydi? Kızmadı kumral çocuk. İlk defa Tanrı ve varlığına inandığı kağıttan basit ruhlar dışında birisiyle konuşuyordu, onu kırmak istemiyordu.

Sarılmak... Bu kelimeye çok yabancıydı.

"Affet beni, ben sarılmak nedir bilmem. Bana sarılmayı öğretir misin?"

İlk defa gözünün içine bakmıştı esmer çocuk.

"Mektuplar sana mı ait?"

Başını olumlu anlamda sallamakla yetinmişti. Çekinme duygusu böyle bir şey miydi?

Titredi esmer çocuk, geriye çekilip kumral çocuğun önünde eğildi ve doğruldu. Ardından kollarını açıp sarıldı ona.

Kumral çocuğun gözleri doluyordu, sevgi ve saygı görmeyeli o kadar çok olmuştu ki. Kalbi acıyordu, o sadece yaşamak için atardı duygular hissetmeye alışık değildi.

Elini kaldırdı ve parmağını esmer çocuğun sol göğsünde gezdirdi.

"Kalbin, tamamen kendi zaten."

Parmağını çekti.

"Ve ruhundan utanma, öyle bir gün gelir ki. Herkes gider ve sen yine kendi ruhuna sığınırsın. Kendi ruhuna kilitlersin her şeyini ve ruhun senden utanmaya başlar. Onu zorladığın ve onu hatıralarınla kirlettiğin için."

Kollarını daha sıkı sardı esmer çocuk.

"Öğret bana... O kadar basitim ki. Sıkılıyorum, gözlerimin önünde bir perde. Ötesini görmeme izin yok. Kör gibi hissediyorum. Can acısını bile bilmem. Ben kolay bir hayat istemiyorum, kırılayım istiyorum. Döküleyim istiyorum, param parça olayım istiyorum. Ağlamaktan ciğerlerim yansın istiyorum. Masumiyet çocuklarda kalsın, ben pis olmak istiyorum. Hayat o kadar anlamsız ki, tüm sinir hücrelerimi çekip almışlar gibi. İnsanlar çoğu zaman kolay bir hayat ister değil mi? Kolay hayat seni bir hiçe dönüştürür. Sadece gözlerini görebiliyorum, bakışlarını hissedemiyorum. Sadece sağ göğsümün üstünde bir kalp attığını biliyorum, onu hissedemiyorum. Gözlerimden bir yaş düştüğünü biliyorum, onu hissedemiyorum. Hissettir bana."

Geri çekildi esmer çocuk. Kumral çocuğun ellerini tuttu ve kendine vurmasını sağladı.

"Olmuyor."

Bıkkın çıkıyordu çocuğun sesi.

Kendini çimdikledi, yumrukladı esmer gövdesini. Hiçbir şey hissetmiyordu. Titremeye başlamıştı.

"Hissedemiyorum, olmuyor. Olmuyor, bana yardım et. Lütfen."

Sesi yükselmişti esmer çocuğun. Kumral çocuk onun çaresizliğini ve gözlerinden düşen yaşları izliyordu. O an, dünyadaki en bencil insan olduğunu düşündü.

"Sana dokunmaya utanıyorum..."

Esmer çocuk ifadesiz bir şekilde ona bakıyordu.

"Önemi yok, dokunsan da hissedemem zaten."

Yere çöktü esmer çocuk, kumral çocuk da onun yanına çöktü. Dokunmadı ona, gövdesini kendisine yaslayınca da ses çıkarmadı.

Canı acıyordu, öyle etkilenmişti ki esmer çocuğun duygularından. Çaresizliğine kesiliyordu nefesi, saç tutamları göz yaşlarıyla birlikte intihar ediyordu. Birden olmuştu her şey. Daha fazla içinde tutamamıştı anlaşılan. O basit değildi, hislerini keşfedememişti sadece.

Hisleri anlam kazandığında, esmer çocuğun en keskin olarak nefreti yaşayacağını biliyordu. Dünya sarsılacak, görünmez perdeler bir daha inmemek üzere yok olacak ve yıldızlarla birlikte bir sürü anı yitip gidecekti.

--

İçime sinmedi pek...

paper spiritsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin