•Bir gün bunalırsan
Deniz'in dibinde
Yosunlara takılmış gibi
Soluksuz
Sakın unutma gökyüzüne bakmayı
Gökyüzü senindir
Gökyüzü herkesindir
-Nazım Hikmet •
Hilal kalemi sol eliyle kavramış adamı pür dikkat dinliyordu. Yapması gerekenleri, sorması gerekenleri tek tek yazmıştı kağıda genç adam. "İşini çok ciddiye alıyor." Diye geçirdi içinden genç kız. Ona bu kadar kötü davranmasına rağmen yine de yardım çağrısını hiçe saymamış, şu an oturmuş Hilal'e yardım ediyordu. Genç kız hoşnuttu bu durumdan. İki gün önce gözü tek bir doğruda kilitlenmiş olduğu için, içinde bir miktar utanç da gizliyordu. Ama şimdi olayları tartmaya karar vermiş, yumruk attığı adamın açtığı yolda bir doğru arıyordu. Hilal büyüdüğünü hissetmişti bu iki günde. Adamı süzen gözleri, kulaklarının işittiği yağmur sesiyle pencereye kaydı. O yağan yağmuru izleyip düşünce denizinde yüzerken Leon da kağıda birden ona kadar birçok soru yazmıştı. Hilal'in kağıda değil de pencereden dışarı, yağan yağmura baktığını görünce kızın dalıp gittiğini hemen anladı. Kızı irkiltmemek için birkaç kez yalandan öksürerek kızın ilgisinin ona yönelmesini sağladı. Hilal birkaç kez gözlerini kırpıştırdı gerçek hayata dönme amacıyla. Gözlerini Leon'un yüzünden kağıda düşürerek "Bir sürü soru yazmışsın." Dedi mahcubiyetle. Leon kızın bu haline gülümseyerek bakarken "Bazılarını kafamdan eledim, istediklerini sor. Ama adamı fazla sıkmamalısın." Dedi. Sonra aklına bir şey gelmiş gibi devam etti sözlerine "Sahi sen nasıl soracaksın bu soruları? İzin verecekler mi ki?" Kız gözlerindeki parıltıyla genç adamın gözlerinin içine baktı. "Aslında bu konuda ufak bir beyaz yalan devreye giriyor." Dedi şımarık bir küçük kız çocuğu edasıyla. Leon ise onun gülüşlerine karşılık kaşlarını kaldırmış bir şekilde karşısındaki kıza bakıyordu. Onun bu hallerini çok seviyordu ama atacağı "beyaz yalanın" ne olduğunu ve ilerde ne gibi sorunlar teşkil edeceğini bilmek istediği için ciddi tavrından ödün vermedi. Tek kaşını daha yukarı çekerek devam etmesini istediğini gösterdi. Hilal, Leon'un ciddiyetiyle daha da keyiflenmişçesine kıkırdadı. Onu sinir etmeye bayılıyordu. "Üniversite öğrencisi olduğumu söyleyeceğim tabi ki. Ama bu soruları doğruyu arayan biri olarak değil, tez raporu hazırlayan biri olarak soracağım." Dedi, yüzündeki gülümsemesi genişlemişti. Leon ise kızın yüzüne düşünceli bir şekilde bakıyordu. İnanılırdı inanılmasına ama... işte Leon'u korkutuyordu onun başının belaya girmesi. "Hey! Beğenmedin herhalde." Dedi Hilal adamın bu haliyle dalga geçerken. Leon kendi dünyasından çıkıp Hilal'e baktı "Hayır beğenmemekle ilgisi yok. Sadece çalışan kişiler bu sorulara cevap vermek zorunda değiller." Dedi ciddiyetini koruyarak. Hilal gözlerini devirdi. "O zaman burada da yedek oyuncumuz sensin." Öne eğilerek sarf ettiği bu sözler üzerine Leon'un yüzünde alaylı bir sırıtış belirdi. "Bu bilgileri sana vereceğimi nereden çıkardın?" Dedi ne demek istediğini anlayarak. Ah deniz gözlü hilal gibi parlayan küçük, Leon'un zekasını çok küçümsüyordu. Genç adamın yüzünde daha da yayıldı gülümsemesi. Gamzesi çıkmıştı yanağında, kızın gözleri istemsizce o noktaya kilitlendi. "Bunları senin bulman lazım. Sana yol gösteriyorum, yolun sonundaki ödülü veremem." Dedi göz kırparak. Leon'un gamzesinden zorlukla gözlerini çekti genç kız, kaşlarını çatarak genç adamın yüzünde başka bir noktaya bakmaya zorladı kendini. Artık alaycı halinden sıyrılmış sinirle genç adamın yüzüne bakıyordu. "İyi." Dedi hiddetle. Kağıdı kalemi çantasına koyup sandalyeden oturduğu gibi gürültüyle kalktı. "Bana bu yüzden kızamazsınız küçük hanım." Dedi Leon. Kızın bu halinden zevk aldığı her halinden belliydi. Kız yüzünü genç adama dönerek "Eğer boynunuzdan aşağı bir bardak kahve daha dökülmesini istemiyorsanız." Dedi tehditkâr bir sesle. "Susun." Sesindeki otoriteyi kontrol etmekte zorlanarak konuştu. Zira karşısındaki adama direnmesi zorlaşıyordu. Güneşte parlayan saçları, çıkan gamzesi, aksanlı ses tonu, bardağın etrafında gezen elleri... alaylı hali bile cezbediyordu şu noktada Hilal'i. Ama Leon kızın heyecandan, hayranlıktan böyle davrandığını bilmiyordu. Kendine sinirli olduğunu sanıyordu. Genç kız esasında sinirliydi, evet. Ama bu sinir büyük ölçüde kendineydi. Alaylı insanlardan normalde nefret eden genç kız şu an alayla kendine bakan genç adama hayran olduğu için kendinden nefret ediyordu. Leon'un bir şey söylemesine fırsat vermeden sinirle arkasını dönüp kafeteryadan dışarı attı kendini. Leon, Hilal kafeteryadan çıkınca bir süre daha gözleri kızın çıktığı kapıda kaldı. İç çekerek önüne dönerken bu kızla ne yapacağını sorguluyordu. Çok meraklıydı ama onun bu merakı Hilal'i zirveye götürecekken kendini işinden edebilirdi. Her ne kadar ona doğruları göstermek ve anlatmak isterse istesin bazı bilgileri kendine saklamalıydı. Ellerini şakaklarına koyarak hafif hafif masaj yapmaya başladı aniden gelen baş ağrısından kurtulmak için. Gözlerini kapatıp bir süre bu işlemi devam ettirdikten sonra eline kahvesini alarak bir yudum aldı içecekten. Sıvının ağzına girmesiyle yüzünün buruşması bir oldu. Kahve çok tatlıydı. Herhalde Hilal giderken yanlış bardağı almıştı. Gülümsedi Leon. Demek küçük hanım tatlı kahve seviyordu. O acı sözlerin bu denli tatlı seven bir kızın ağzından çıkması şaşırtıcıydı. Aslında o bıçak gibi insanı delen kelimelerin o pamuk şekeri yanaklara sahip kızdan çıkması başlı başına bir şok etkisiydi. Hilal, Leon'un kendi yanaklarına pamuk şekeri yakıştırması yaptığını duysa büyük ihtimal onu bir saniye bile yaşatmazdı. Hayali bile ürkmesine sebebiyet verdi genç adamın. Düşüncelerini devam ettirerek yerinden kalktı. Elindeki yarısı kahve dolu bardağı çöp konteynırına attı. Kahvenin vermiş olduğu sıcaklık ellerini terk ederken ellerinin üşümesin engellemek için onları ceplerini sokarak tıpkı Hilal gibi kendini dışarı attı.
Hilal okula yakın olduğu için toplu taşıma veya taksiye binmek yerine yürüyerek Paradise Clube'e gelmenin tam bir aptallık olduğunu düşünürken üstüne mont almadığı için de içinden kendine sövüyordu. Sabah daha sıcaktı hava ama yağmur yağdıktan sonra hırçınlaşmıştı. Ellerini ağzına götürüp hohlayarak ısıtmaya çalıştı. Yol boyunca elinde soruların yazılı olduğu kağıdı okumuştu. Bir yandan soruları sorarken nasıl davranması gerektiğini ve bu işin sonunun nereye bağlanacağını düşünürken bir yandan da yazılan yazıların ne kadar güzel yazıldığını haykırıyordu beyni. "Bir sanatçının ellerinden çıkmış gibi." Diye fısıldadı Hilal işaret parmağı "A" harfinin üzerinde gezinirken. Yüzünde aptal bir sırıtış belirdiğinden habersiz ıslak kaldırımda yürümeye devam ediyordu. Kendini fazla kaptırmış olacak ki kaldırımdan inip yolun ortasından ilerlediğini çalan araba kornası sayesinde fark edebilmişti. Çalan kornayla yüreği ağzına gelirken kendine kızdı yine. Kendini bu denli salıvermemesi gerekirdi. O adamı düşünmek kendini öldürmesi demekti. Bunu yapması kendine ihanet sayılırdı ve kendine ihanetin bedeli Hilal için büyük kayıplar vermesi demekti. Leon'un tatlı sözüne, anlam dolu bakışlarına aldanmamalıydı zira adamın hala düşmanı mı yandaşı mı olduğunu bilmiyordu. Her ne kadar ona yardım ederse etsin şu an tarafsız tarafta olmalıydı Hilal. O... gözleri düşünmemeliydi ama adamın gözleri kapkaranlık bir karadelikti ve genç kız gün geçtikçe o karadeliğe bile isteye çekiliyordu. "Yapma bunu kendine Hilal." Diye fısıldadı. "Bu imkansız." Dedi gözlerini yardım dilenircesine gökyüzüne dikerek. Hissetmemesi gereken, hissetmesi yasak olan duygu tohumunun işte o an kalbinde sulandığını hissetti. Yaşam suyunu kendi sözcükleriyle vermişti. Yasaklar insanı kendine çekerdi. Ve Hilal Leon'u kendine yasaklayarak daha çok ona bağlandığını anlamıyordu. İçinde büyüyen sevgi tohumundan habersiz zihnindeki düşüncelere tekrar kucak açtı. Dava bir sonuca bağlandıktan sonra herkes kendi yolunda ilerlemeye devam edecek ve yolunda ilerlerken yoldaşı o kendini kendinden alan gözlerin sahibi olmayacaktı. Kilit vurdu hislerine. Gözleri son defa gökyüzündeki bulutları taradıktan sonra hızlı adımlarla gece kulübüne yürümeye başladı.
Okuyan gözlerinize sağlık ehehehe. Çok teşekkür ederim verdiğiniz ilgi için. İyi geceler, iyi sahurlar!Öğretmen Leon'umuz 🙆🏻
Hırçın Hilal 🌞
ŞİMDİ OKUDUĞUN
•Abıhayat•
FanfictionAdaleti birbirlerinin kollarında yakalayan iki gence ithafen. Hilal ve Leon'a ithafen...