•0.1•

575 24 1
                                    

Artık dayanamıyordum. 3 yıl boyunca en yakın arkadaşımdan bile gizleyerek bir çocuğu uzaktan sevdim. Hala seviyorum. Ama onu artık platonik sevmek istemiyorum. Bugün ona açılacağım. Sonucu ne olursa olsun bunu bilmek onun hakkı.

Okul çıkışında Eun Bi "Hadi! Gitmiyor muyuz?" diye seslendi. Aslında bugün onunla dans kursuna gidecektim fakat Minhyuk ile konuşmaya kararlıydım. Eun Bi'ye sarılarak "Sen git benim biraz işim var. 1 saat sonra geleceğim." dedim ve onu yolladım. Çıkış kapısının önünde Minhyuk'u beklemeye başladım. Elim ayağım heyecandan titriyor ve aşırı derecede terliyordu. Uzaktan geldiğini gördüm. Yanında arkadaşları vardı ve gülüşüyorlardı. Zaten en çokta gülüşüne aşıktım. Güldüğünde çıkan gamzelerine gömülmek istiyordum. Çıkışa iyice yaklaştığında "Hey,Minhyuk" diye seslendim. Bir anda gözleri beni buldu ve şaşkınca bana baktı. "Efendim?" dedi ne olduğunu anlamaya çalışarak. Çünkü daha önce çok bir muhabbetimiz olmamıştı. Sadece aynı kulüpteydik ve o başkan olduğu için sadece yoklama alırken adımı söylüyordu. Büyük ihtimalle beni hatırlamıyordu bile. "Şeyy, biraz konuşabilir miyiz?" dedim çekinerek. "Olur tabi de konu nedir?" dedi bana yaklaşarak. Dik dik yüzüme bakıyordu ve ben yere bakmaktan kendimi alamıyordum. Çünkü eğer yüzüne bakarsam yapamayacağımı biliyordum. "Sadece biraz sakin bir yere gidebilir miyiz? Burda konuşmak biraz rahatsız edici." dedim. Ne konuşacağımı merak ettiğinden sanırım arkadaşlarına gitmelerini söyledi ve bana dönerek "Sahaya gidelim istersen" dedi. Tam ondan beklediğim bir yerdi. Çünkü spor kulübündeydi ve aynı zamanda okulun basketbol takımında kaptandı. 'Olur' anlamında kafamı salladım ve hiç ona bakmadan sahaya doğru yürümeye başladım. Sahaya girdiğimizde orada kimse olmadığına emindim. Çünkü etraf bomboştu ve bir çıt bile çıkmıyordu. Cesaretimi toplayıp gözlerinin içine baktım ve "Nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum. Yani bunu söylediğimde bana ne gözle bakarsın emin değilim. Ben sadece seni-" "Ah pardon telefonum çalıyor" dedi ve biraz ileriye giderek telefonu açtı. Birkaç dakika konuştuktan sonra bana doğru yürüdü ve "Şimdi gitmem gerekiyor. Daha sonra konuşsak olur mu?" dedi. Bir daha cesaretimi toplayabileceğimden emin değildim ama yinede başımla onayladım. Tam kapıdan çıkacakken durdu ve "Bu arada adın neydi?" dedi. "Young Shin. Chae Young Shin" dedim. "Pekala Chae Young Shin daha sonra görüşeceğiz." dedi ve o mükemmel gülümsemesini bana bahşederek salondan çıktı. Bende sessizce fısıldadım "Seni seviyorum Minhyuk-ahh"

-Jungkook'un gözünden-

O gün yine okula geç kaldığım için çıkışta sahayı temizleme işini hoca yine bana vermişti. Bu işten nefret ediyordum fakat sürekli yapmak zorunda kalıyordum. İşe başlamadan önce minderlerin üzerinde biraz kestirmek çok iyi bir fikir gibi gelmişti. "Ne olacak ki altı üstü yarım saat kestireceğim. Daha sonra sahayı temizlerim." dedim kendi kendime konuşarak. Tam minderlere uzandığım sırada sahanın kapısının sesini duydum. Hocanın geldiğini düşünerek saklandım. Çünkü kaytardığımı görse beni kesin mahvederdi. Ama bir kız sesi duymuştum ve bu ses çok tanıdık geliyordu. Sessizce sesin geldiği yere doğru ilerledim ve gördüklerim karşısında şok oldum. Çünkü Young Shin senelerdir uzaktan kestiği çocuğun karşısına geçmiş ona birşeyler söylüyordu. Sanırım ona açılacaktı. Ama bunu yapamazdı,yapmamalıydı. O senelerdir uzaktan Minhyuk denen herifi izliyordu ben ise onu. Bir kez olsun beni farketmemişti. Yani beni tanıyordu ama diğer anlamda ona baktığımı hiç anlamıyordu. Çünkü gözü o salaktan başkasını görmüyordu. Minhyukla birşeyler konuştuktan sonra Minhyuk ona gülümseyerek sahadan çıktı ve o aptal fısıldadığını sanarken gayet yüksek bir sesle 'Seni seviyorum Minhyuk-ahh' dedi ve sahadan çıktı. Ben ise gerçekten fısıldayarak "Seni seviyorum Young Shin" dedim.

Sana Tutuluyorum/JJKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin