1. BÖLÜM

1 1 0
                                    

MULTIDEKI SARKIYLA OKURSANIR SEVINIRIM.

¤¤¤¤¤

Geçmişindeki hatalar yüzünden yargılanır mı insan. Aradan zaman geçse bile hataları yüzüne vurulur mu? Özür dilerse affedilir mi ? Geri dönmek isterse kapılar açılır mı ona , inanın bilmiyorum. Kafam çok karışık. Ne zaman yalnız kalsam o geliyor aklıma. Ne de çok sevmişim. Ne çok ağlamışım arkasından , değişen bişey yok sadece daha az yanıyor canım.

Birden gelen irkilmeyle geldim kendime, her zamanki gibi sahil kenarına atmıştım kendimi. İyi geliyor burası bana. Denizin kayalara vurma sesi, martıların ötme sesi ve ılık bir rüzgar. Yalnız kalmak için enfes bir yer.
Üniversite ikinci sınıf öğrencisiyim. Boğaziçi Üniversitesinde okuyorum. Dersim olmadığı zamanlar cafede şarkı söylüyorum. Harika bir hayatım yok ama günlük rutinim var. Her gün aynı şeyleri yapıyorum. Elimde bir bardak kahveyle amfiye girip ders dinliyor dersim bitince de Cafeye gidip çalışıyordum akşam vakti ise sahneye çıkıp şarkılar mırıldanıyordum. Şarkı söylemek iyi hissettiriyor. Gökyüzündeymiş gibi ve hiç düşmeyecekmiş gibi. İçim huzur doluyordu. Cafeyi arkadaşımla beraber açmıştık. Cafenin ortağıydım. Çoğu zaman Baran ( ortağım ) bakıyordu, işler iyi gidiyor onun sayesinde. Saat gece yarısını bulunca da cafeyi kapatıp evlere dağılıyoruk. Her zaman ki gibi üstümü değiştirip bişeyler atıştırıp uyuyor veya film izliyordum o günkü ruh halime bağlıydı ne yapacağım.

Hocanın ders bitti diyip dışarı çıkmasıyla elimdeki kağıt ve kalemi çantama atıp dışarı çıktım. Saat 13.15 ti. Otoparka girip arabama ilerlemeye başladım. Zengin değildim, ama durumum o kadar da kötü değildi. Ehliyetimi alınca babamın hediye ettiği arabayı kullanıyordum. Eski model arabaları seviyordum. Mercedes benz 350. İlk tecrübem. 3 yıldır bu yavruyla birlikteydim. Arabama atlayıp otoparktan çıkmak için arabayı geri sürüp bulunduğum yerden sonra da otoparktan çıktım. Beşiktaş'ta oturuyordum. Cafeyi de burda açmaya karar vermiş ve açmıştık. Tüm gelirimi cafeden sağlıyordum. Radyoyu açıp çıkan şarkıyı mırıldanmaya başladım. Sevemem , sevemem seni asla bir daha beni ağlatma. Sevemem senden sonra. Sevdiğim şarkılar arasında pop bir parça. Yaklaşık 15 dakika sonra cafeye yaklaştığımız farkedip arabayı parkedecek yer aradım. İlerde çıkan arabayı görünce oraya doğru sürüp oraya park ettim arabayı. Arabadan inip kapıları kilitledikten sonra cafeye ilerledim. Baran beni görünce kocaman gülümsedi selamlaştıktan sonra ceketimi indirip bir önlük alıp bağladım. Ortam yoğun değildi şimdi baran'la oturup sohbet ediyorduk. Susadığım ve kalkmaya üşendiğim için öksürüyormuş gibi yapınca baran hemen yerinden kalkıp bir bardak suyla yanıma geldi. Elindeki bardağı alıp kafama dikince birşey olmadığı anlayıp kaşlarını çattı. " Eh be İrem , Eh be kızım boğuluyorsun sandım mal." Diye azarlayınca kendimi tutamayıp kıkırdadım. Daha çok sinirlendiğini farkedince dudağımın iç kısmını ısırıp gülmeyeye çalıştım. Ama belli ki bayağı sinirlenmişti. Kollarımı beline sarıp özür diledim, ama affedeceği yoktu. Kollarını zorla kendime sarıp tekrar sarıldım. Yine tepki vermiyordu, yüzüne bakınca bir noktaya odaklandığı farkedip kafamı oraya çevirmem saniyelerimi almıştı. O buradaydı. Emre. Eski ve biricik sevgilim. Bir yanım heyecanla kanat çırparken , diğer yanım nefretle bağırıyordu. Kolunun altında bir kızla Cafeye giriş yaptı. Baran hemen ayaklanırken, kolunu tutup boşver derecesinden birşeyler mırıldandım. Başka bir elemanı siparişleri alsın diye gönderdikten sonra saatin 21.34 olduğunu görünce üstümdeki önlüğü indirip üstümü değiştirmek için kabine ilerledim. Siyah pantolonum, siyah askılı bluzumu üstüme geçirip. Kalbinden çıktım. Sahneye doğru ilerlerken bir yandan gözüm Baran'ı aradı. Kasa başından oturduğunu görünce derin bir nefes alıp sahneye çıktım. Hilal ve Ateş'e başlayalım derecesinden kafamı sallayıp mikrofonu elime aldım. İlk olarak, pinhani - sen inandır ile giriş yaptım. 20 dakika kadar sonra mola verip su şişesini elime aldım. Kapağı açıp biraz içtikten sonra cafenin içine göz gezdirdim. Kalabalık olmuştu. Emre gözlerini bana dikmiş inceliyor, yanındaki kumral kız ise emre'nin dikkatini çekmeye çalışıyordu. Emre'nin  odak noktasının ben olduğumu anlaması bir az geç sürmüştü. Kızla göz göze gelince kaşını çatıp , emre'nin çenesinden kavrayıp kendisine çevirdi birşeyler söyleyince, emre kızın dudağına öpücük kondurup tek kolunu boynuna sardı. Bakışlarımı başka yere çevirip düşünmemeye çalıştım. Hilal'in verdiği işaretle tekrar mikrofonu elime alıp şarkı söylemeye başladım. Bu sefer Tuna Kiremitçi & Yıldız tilbe - yine sevebilirim'i söylüyordum. Nakarat kısmına gelince ses tellerimi zorlayıp " Ahh, yine sevebilirim hayatı, bitti derken , yine bulabilirim aski" bir kez daha tekrarladıktan sonra bitmiş ve başka parçaya geçiş yapmıştım. Şarkı söylerken yorulmuyor aksine yeniden diriliyormuş gibi hissediyordum. Sadece ağzım kuruyordu onu da molalarda hallediyorum. Saat 23.47 yi görünce şarkımı bitirip sahneden indim.
~~~
Cafeyi kapatıp arabama doğru ilerledim. Baran'ı bugün eve ben bırakacaktım. Arabası tamirattaydı. Arabaya atlayıp, radyoyu açtım. Baran'da yan koltuğa binince arabayı çalıştırıp, yola koyulduk. Baran ile evlerimiz arasında 10 dakika kadar bir yol vardı. Liseden beri tanışıyor ve lise bittikten sonra birbirimizi bırakmayıp daha da yakın olmuştuk. Kendisi ile aynı üniversiteyi ve aynı bölümü yazmıştık. Aynı üniversite çıkmıştı fakat bölümler farklıydı. Ben konservatuvar o ise mimarlık okuyordu. Baran'ın sesini işitince , bende ona eşlik ettim ufaktan ufaktan. Baran'ın evinin bulduğu sokağa gelince radyonun sesini tamamen kıstım. Apartmanın önünde durdum. Baran kafasını bana çevirip birşey söylemek için ağzını açmıştı fakat vazgeçtiğini ağzını geri kapattığında anladım. -" birşey mi oldu?" Diye sordum dayanamayarak. Gözlerini gözlerime çevirip, -" hıı, yok birşey. " inanmayarak tekrar baktım ona ama ne olduğunu söyleyecek gibi değildi. Üstelemeyerek pes ettim. Yanağıma öpücük kondurup iyi geceler diye mırıldanıp indi arabadan. Onu böyle görmek üzüyordu beni. 6 yılımdı baran. Canımdan can, canımın en içiydi. Dayanamıyorum. Daha fazla beklemeyip anahtarı çevirip arabayı tekrar ve tekrardan çalıştırdım. Bu sefer kendim evime doğru sürdüm arabayı. Baran'ın hali aklıma gelince sinirle hızlandım. Nolmuştu buna böyle! Neyi var! Niye bana bişey anlatmıyor!
Hızla virajı döndüm dakikalar sonra apartmanın önünde buldum kendimi.  Arabadan inip ağır bina kapısını ittirip içeri girdim. 3 kat merdiven çıktıktan sonra 5 numaralı dairenin önüne geçip kapıyı açtım. Kendimi hızla odama atıp üstümü değiştirdim. Çantamdan sigara paketimi ve çakmağımı alıp mutfağa geçtim. Ketıla ısınsın diye su koyup çalıştırdım. Acı kahve içmenin tam zamanı bence. Su ısınınca bir kupa alıp içine iki kaşık kahve ve ardından su döküp karıştırdım. Kahvemden bir yudum aldım. Enfes. Masanın üstünde duran paket ve çakmağı alıp son durağımız balkona geçtim. Kahvemden bir yudum daha alıp paketimden bir dal sigara çıkartıp yaktım. Derin bir nefes alıp saniyeler sonra dışarı üfledim. Parlaiment auqa blue. Durmadan sigara içen tiplerden değildim. Sadece canım çekince içiyordum. Seviyordum sigarayı. Beynimi uyuşturup bir şeyleri düşünmemi engelliyordu.
Bir yudum kahve, bir nefes sigara. Bir yudum kahve, bir nefes sigara. Böyle ilerleyip gidiyordu işte. Kahvemin son yudumunu alıp bir sigara daha yaktım. Üst üste 4 nefes çekip dumanı hem burnumdan hem agzimdan çıkarmaya çalıştım. Ve bamm. Başaramadım. Sadece burnumdan veya sadece ağzımdan çıkarabiliyorum. Yan dönüp arkamda titreyen telefonu çıkardım ve ekrana odaklandım. Özel numara arıyor... reddedip tekrar sigarama geri döndüm. 3 nefeslik nikotin kalmıştı elimde. Onu da içip , küllüğe söndürdüm. Telefonumdan Ahmet Kaya - söyle'yi açıp derin bir nefes aldım ve üstünde oturduğum pufa iyice yayıldım. Bugün olanları düşünmeye başladım. Ciddi ciddi Baran'ın neyi vardı. Ne olmuştu bugün ona. Niy- Müzik kapanmış telefon tekrar titremeye başlamıştı. Sızlanıp, telefonu tekrar elime aldım. Bu sefer arıyan başka biriydi. En iyim arıyor... hemen telefonu açıp kulağıma götürdüm. Karşıdakinin nefes alış verişini duydum. -" Alo, baran ?" Telefonun diğer ucundan önce hışırtı sesi ardından Baran'ın sesini duydum. -" uyuyor muydun İrem" dedi. Niye gecenin bir yarısı aramıştı ki.. -" hayır uyumuyordum, noldu " Diye sordum. -" öyle canım sıkıldı " Diye söylendi. Güldüm kendi kendime. Telefonumdan saate bakıp tekrar baran'a döndüm. -" saat gecenin 1'i, derdin ne evladım." Diyip kahkahayı patlattım. O sıra telefon kapandı, hemen ardından kapı çaldı. Kapıyı açmak üzere, ayağa kalkıp kapıya ilerledim. Önce delikten baktım fakat sadece karartı gördüm. O sıra kapı zili bir daha çaldı. Bu sefer kapıyı açtım fakat kimse yoktu, kapıyı tam kapatacakken, biri ayağını koydu arasına. Korktum korkmadım dersem yalan söylemiş olurum. Kapının arkasında durup kimsin diye sordum. Ses gelmedi. Kapıyı bu sefer ittirdi karşıdaki. Dayanamadıp yere düştüm. Karşıdaki insan Kafamı kaldırmama fırsat vermeden kollarını belime sardı. Tanıdık kokuyu alınca önce karnını cimcikledim sonra korktuğumdan dolayı daha fazla dayanamayıp kollarımı boynuna doladım. Baran beni kucağına alıp kapıyı ayağıyla ittirdi, salona doğru ilerledi. Beni koltuğa bırakıp yanıma oturdu. Eliyle burnumu sıkıp , diğer eliyle de saçımı karıştırdı. -" Naber güzellik " diye sordu sırıtarak. Yaptığı aklıma geline omzuna yumruğu indirip -" iyiyim sağol " Diyip trip atmaya karar verdim. -" Çok korktun mu " Diye sordu. Cevap vermeden kumandayı elime alıp televizyonu açtım. -" İrem " dedi bu sefer. Yine cevap vermedim. Ve kanallarda zaplamaya başladım. -" kızdın mı" diye sordu bu sefer. Yine ve yine cevap vermedim. Bu sefer yanından kalkıp tekli koltuğa oturdum. -" özür dilerim. Bu kadar kızacağını tahmin etmemiştim. " umursamadan, tekrar kanallarda zaplamaya başladım. Ayaklanıp -" peki gidiyorum ben" Diyip kapıya yöneldi. Koşa koşa arkasından gidip sırtına atladım. Kollarımı boynuna sarıp 'gitme' diye fısıldadım. Nasıl yaptığı hakkında hiçbir fikrim yok, birden kollarımı tutup ön tarafa doğru çekti ve kollarını belime sardı. Kafasını boynuma gömüp -" kızdın sandım, açıkçası bir an seni kaybetmekten korktum" dedi ve beni indirdi. -" bugün burda kalsana" Diyip ellerimi çenemin altında birleştirip gözlerimi büyüttüm. Beni kırmayıp içeri adımladı. Arkasından ilerleyip odama doğru yürüdüm.
~~~~
Merhaba arkadaşlar,
İlk hikaye ve ilk bölümle karşınızdayım. İlk günden çok konuşup başınızı şişirmek istemiyorum. Beğenip yorum yapmayı unutmayın kendinize iyi bakın, bir daha ki bölümde görüşmek üzere. Kendinize iyi bakın..

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 27, 2017 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Seni AslaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin