Gerçekten bu saatte kalkmak zorunda olmam üzücü. Bütün tatil boyunca sadece yatmam okulun ilk günü uyanmamı epey zorlaştırdı.
Yani uyanabilsem bunları söylerdim. Uyuyakalmışım. Okula ilk günden geç kalmam annemin beni öldürmesi için yapmam gereken sayılı şeylerden biri.
"Töreni kaçırdık Şiir, ilk derse de geç kaldık. Arabayı çalıştırmaya gidiyorum, bir kaç dakika içinde arabada ol lütfen."
Annemle aynı okulda olduğumu söylemiş miydim? Sanırım hayır. Nasıl oluyorsa her sene edebiyat dersime annem giriyor. Bu durumun başlıca iki zorluğu var. Birincisi, öğrenciler tarafından atılan iftiralar. İkincisi, annem edebiyat öğretmenim yahu?
Beş dakika sonra arabadaydım. Sanırım uçarı bir tip olmamamdaki en büyük etken günün büyük bir kısmını annemle geçirmem. Ama ben bunu kendi olgunluğuma bağlıyorum.
"Bu sene sınıflar karıştı mı bilmiyorum. O yüzden önce Ahmet Beyin yanına git. Bütün katlarda sınıfını arayıp daha fazla vakit kaybetme."
Tamam deyip yanağına bir öpücük kondurdum ve hızla arabadan indim. Ahmet hoca müdür yardımcımız. Beni de pek sever. Bunun sebebi anneme koşar adımlarla yürümesi ve annemi elde edemeyince kadını takıntı haline getirmesi mi? Hayır (!). Sadece sevdiği bir öğrenciyim.
"Hocam, geç kaldım biliyorum. Afedersiniz. Sınıflar karıştı mı diye sormak için gelmiştim."
"Karışmadı Şiirciğim. Annen nasıl, iyidir inşallah?"
Çıldırıciğm. Sorusunu ciddiye almadım ve odadan çıkmak için kapıya doğru bir adım attım. Bu durumdan rahatsız olmuş olacak ki sevimsiz bir ses tonuyla konuşmaya başladı.
"11-B, biliyorsundur zaten. Geç kağıdı yazacağım bekle."
Kağıdı yazmasını bekledim ve işi bitince vakit kaybetmeden sınıfıma koşturdum. İçeri girdim ama içeride hocanın olmadığını fark ettim. Gözlerim Ahsen'i aradı ve onu en arkada başka bir kızla otururken buldu. Ahsen beni fark etti ve 'ne yapayım canım aşkım kız geldi oturdu' bakışını attı. 'Sen niye kalk demedin?' bakışımı atınca 'Affet benii' bakışını attı. Biz böyle bakışarak anlaşırken arkamdan "Honımefendi, yerinize geçmeyi düşünür müsüz?" diye bir ses geldi. Honımefendi demesi umurumda değil. En yakın arkadaşımın yanında başkası oturuyor.
Arkamı dönüp "Hocam." dedim. "Yerime başka biri oturmuş."
"Sen de başga bir yere geç?"
Hocaya tip tip baktım. Bakın gerçekten kelimeleri o şekilde telafuz etmesi umurumda değil. Şivesi böyle olabilir. Ama benim burada önemli bir işim var. Ayrıca herkes benim oturmamı bekliyor çünkü anlatmaları gereken mükemmel tatilleri var. Dönüp sırf pislik yapmak için Ahsen'in oturduğu sıraya çok ağır adımlarla gittim. O sırada hoca da masasına geçip çantasını karıştırmaya başladı. Kıza oradan kalkmak için iki saniyen var bakışımı attım. Bana eliyle ne var hareketi yaptı. Mükemmel bakışlarımı anlamayacak kadar salak bir kızın canım kankamın yanında oturması beni delirtiği için kızın çantasını alıp kucağına koydum. Sonra kızı bir süreliğine oturduğu BENİM EN YAKIN ARKADAŞIMIN YANI'ndan kaldırdım. Bana saçma sapan hakaretler ediyor diye hocaya fark ettirmeden hafifçe öne doğru da ittim. O kadar hafif ittim ki kız yere düştü ve bir anda duymayı sevdiğim o mükemmel tiki çığlıklarını atmaya başladı. Mazoşistim sanırım.
"Yaağ. Sen ne yaptığını sanıyorsoon?"
"Arkadaşımı fok balığı olmaktan kurtarıyorum. Git başka bir yere otur."
Kız bana tip tip baktı ve boş bir yer arayarak yanımızdan uzaklaştı. Biz bunları yaşarken hocanın hala dosyalarını düzeltmekle uğraşması gerçekten bir mucize tabi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yarım.
Teen FictionTam olmayı isterim ben, ama yarımdan çok fazla değil.. Bu hikayede yarım kalmış bir kız var, Şiir. Yarım kaldığından kendisi de haberdar değil. Ne zaman tamamlanır, belli değil. Şiir var sadece. Şiir.