(2019'da Wattpad'e ara vermiştim, ciddi hastalıklar ameliyat gibi zor süreçlerden geçtim. Şu an doktor kontrolüyle devam eden tedavim iyiye gidiyor, yakında bölümlerle döneceğim. Daha önce bu yazıyı bölümler olmadığı için kaldırmıştım. Şimdi kurgudaki yerini iyice bildiğim için satırlara biraz bilinç vererek geri ekliyorum. Önceki yazıyla içeriği aynı.)
The Great God Pan is Dead - Jóhann Jóhannsson 🎵
Benden nefretimi çaldın. Sonunda benim nefretimle, benden nefret ediyorsun.
Şu Aren bugün bana bir video gösterdi. Videoda o kadın var. Daha önce bu videoyu gözünün önünde silmişim ben bunu yaparken de onun ağlayacak gibi olduğunu söyledi. Başladı anlatmaya.
Teslim olduğum ilk seferi o zaman kabul etmişim. Daha öncesinde de hatırlıyorum ağladığını bahsetmiştin.
Yalanlarımı sevdiğini söylediğini hatırlıyorum.
Yalan söylediğini biliyordum. Yalanlarımı sevseydi onları gerçeklere çevirmezdi.
Galiba onu o yalanlarla büyüttüm. Bacağıma aldım yalanlarını, üstüne benimkileri örttüm. Benimkileri gördüğünde anladı yalanın ne demek olduğunu. Çok kötü şeyler de yaptım. Tanrıya inancını aldım elinden. Beceremiyordu. Tanrıya inanmayı da beceremiyordu aptal.
İnanmamayı da beceremedi.
Onunla hastalığımı sevdiğim doğru, hadi gülümse güzel kız, hadi kan aksın... Evet haklısın Chavez, haklısın kendimi kandırmayı beceremem. Aslında uzun zaman önce yüzümün hangi tarafını sevdiğini zaten kabullenmiştim ama yine de hayatımın tek güzel tarafı o kadındı. Gerçek olan hayatımın. Güzel olan hiçbir şeyin dikiş tutmadığı gibi bunu onun da yavaş yavaş silinmeye başladığı zaman anlamıştım.
Tuhaf ve çarpık bir kadındı, bir tek bunu hatırlıyorum.
Onu şiir de silah da okşardı.
Serseri dememden de hoşlanıyordu, bebeğim dememden de. Bende göğüslerinin üzerindeki o benlerden hoşlanıyordum ne yalan söyleyeyim. Birde sesinden, hafif aksanlı o düzenbaz sesinden.
Söylediğine göre o gözyaşlarını tutmaya çalışırken dönüp kamaranın içindeki banyoya bakmışım. Bakışında bir şey vardı dedi. İskelet çiçeğini severdi... Ona benziyormuşuz. Yağmur yağdığında açmak zorunda kalan çiçek. Ona benzediği konusunda haklı. Ağzın hâlâ laf yapıyor dedim sadece. Şanssızlığı Pars Kalkan diye birinin aslında olmamasıydı.
Böyle söyleyince ona hiçbir şey demedim.
Geçen seferde gelip gidişinden bir şey anlamamıştım ama eğer onu o banyoda sevmişsem, neden şimdi bu soğuk duvarlarda sesini çıkarmadığını açıklar herhalde.
Gitmeden önce zor ve güneş diye bir şeyden bahsetti.
Onun hakkında söylediğim son şeymiş.
Sanırım kafası karıştı. Yine de sarışın bir kadın için anlaşılır laflar bunlar. Güneş işte doğduğu gibi batıyor hiç doğmamış gibi batabilir. Aklımda kalmadığından başka bir şey demeyeceğim.
Şimdi karanlık.
Karanlık, eski dostum.
🦂🦅
(instagram/panikperi) hesabımda daha fazla alıntı görsel gibi şeyler bulabilirsiniz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Katil & Gezgin
Misterio / SuspensoOnlara inanmadığım bir tanrıya inandığımı söyledim. En zararsız yalanım buydu.