b i r

133 19 12
                                    

Hava açık olmasına rağmen köylülerin önünde dikilen sarışın kraliçe gözlerinde ki güç, hırs ve acımasızlıkla ortamı kasvetli bir havaya sokmuştu. Her zaman daha fazlasını isteyen kraliçe servetinin az geldiğini düşünerek cahil bıraktığı halkından para sömürüyordu. O kadar acımasızdı ki halkının yüzünde ki dehşeti görmek için köye inmişti.

Evine telaşla giren güzel kumral bir kız gördü. Bu kızın güzelliğini kıskanan kraliçe ev bile sayılamayacak kadar bitik kulübeyi işaret etti. Kendisine çok benzeyen uşağına döndü:

"Len, burdan başlıyoruz."

Len tüm kızların aklını başından alabilecek bir gülümsemeyle eğildi:

"Elbette kraliçem."

Askerlere iki parmağını kaldırıp aşağı ve yukarı salladı. Bunun üzerine üç asker eve yöneldi.

Saçından sürüklenen kadın kraliçenin ayaklarının dibine atıldı. Kraliçe sarı elbisesinin eteğini kaldırıp sol ayağını hafifçe öne doğru uzattı. Kadın yanaklarından süzülen yaşlarla kraliçenin ayağını öptü.

Kraliçe tatmin olmamıştı. Sinsi sırıtmasıyla Len'e elini uzattı.
Len bunun anlamını çok iyi biliyordu. Sarı bıçağı kabzasından çıkardı, kraliçeye hafifçe eğilerek uzattı. Kraliçe bıçağı tuttu ve yere eğildi.

Kızın saçlarını tutup yüzlerini aynı hizaya getirdi.

"Kraliçem beni bağışlayın!"
Kızın ağlayarak yalvarışlarını umursamadı. Bıçağı aniden kaldırıp kızın beline kadar uzanan saçlarını dibinden kesti.

Kız dehşet içinde ona bakıyordu. Ancak ölmediğini fark ettiğinde ister istemez rahatladı.

Kraliçenin ayaklarını öpmeye yönelen köylü kızın girişimi kraliçenin topuklu ayakkabılarından kafasına inen darbeyle son buldu.
Kraliçe kızın kafasını ezdi. Ayağını çekti. Kız kanamakta olan başını yavaşça kraliçeye doğru kaldırdı.

Kraliçe her zamanki ifadesiz yüzüyle Len'e döndü.

"Ben saraya dönüyorum. Bu köylüye hak ettiğini verin." Diyerek sarı at arabasına yöneldi.
Len tatlı konuşmasıyla cevap verdi:

"Tabi kraliçem zaten çay zamanı gelmişti ha?"

Askerlere döndü. Kızın elini ayağının altına aldı. Kıza bakarak konuştu:

"Canı sıkılanlar oyun oynayabilir." Len'in sesi neşeliydi.
Ancak kız ne dediğini anladığında gözleri korkuyla küçüldü.
Daha çok ağlamaya başladı.

"Lüt-lütfen yalvarırım ya-yapmayın. Ne isterseniz yaparım. Ne-ne olur acıyın!" Diyerek diğer elini Len'in bacağına sardı.

Len kanınızı donduracak bir ifadeyle:

"Hanımefendi, çay saatine geç kalmama neden oluyorsunuz." Dedi ve kıza bir tekme savurdu. Arkasına dönüp at arabasına bindi. Suratı Kraliçeyi gördüğünde neşeli haline geri dönmüştü.Ama kadının suratını aklının bir köşesine kazıdı. Kadının da öyle yaptığına emindi.

"Ah çay zamanı geldi."



. 😊

Şeytanın KızıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin