İyi Okumalar.
Kulaklarım çınlamaya ve gözlerim kararmaya başlamıştı , Hope yanıma gelmiş beni sakinleştirmeye çelışıyordu . Derin derin nefesler alarak sınıftan çıktım .
Sınıfta kalsaydım yemin ederim kalbim yerinden çıkar ve bir katil olurdum . Okul lavabosuna girdim ve ne kadar kirli olduğunu fark ettim .
Siz hademeler bu okulda ne yapıyorsunuz ?
Yüzümü soğuk su ile yıkarken aynada kendime son bir kez baktım ve saçımı düzelttim arkasından parlatıcımı alıp dolgun dudaklarıma sürdüm , aynaya son kez baktıktan sonra bir kaç harf görmeye gözükmeye başladı dahada yakınlaştım ve sonra aynada yazılar belirgin olmaya başlamıştı
"Seni Almaya Geldim " elimi ağzıma götürerek lavabodan nasıl bir hızla bilemiyorum ama çıktım.
Kalbim okadar çok hızılı çarpıyordu ki yemin ederim göğüs kafesimden çıkacaktı ve bir kaç saniye sonra korkakça adımlar atarak tekrar girdim yok hiç bir yazı yoktu .
KELSEY SAKİNLEŞ LANET OLASI O SİKİK BEYNİNDE Kİ BOŞ DÜŞÜNCELERİ AT VE SAKİNLEŞ , ama hayır , hiç birşey işe yaramıyordu sınıfa geri girdim.
Boşalmıştı sonunda . Çantamı ve tabi ki "-F" aldığım biyoloji notumu elime alıp sınıftan çıktım .
Evim okula yakın olduğu için genellkile yürürüm .Yolda taşlara vura vura sakinleşmeye çalışıyordum .
Kapıyı açtım ve sessiz basamaklarım ile mutfağa yürdüm elime bir elma alıp onu yemeye başladım .
Hiç birzaman geçemeyeceğim biyoloji sınav notlarımı koltuğa fırlatıp ailme televizyon kumandası ile saçma sapan zaman harcamak için dizelerle yer arıyordum.
Vücuduğumu sıcak ve yumuşak yatak ile temas ettiğinde içim rahatlamıştı .Saçlarımı arkaya atarak gözlerimi kapattım .
" Yanlış oynuyorsun Kelsey." kaşlarından birini kaldırdı. " Hemde çok yanlış " korku tüm hücrelerime yayılırken neler olduğunu çözmeye çalışıyordum.
Karanlık ormanda yine yanlız kaldığımıda titremeye başlamıştım.
" Ne istiyorsun!? " boşluğa karşı meydan okurcasına bağırdığımda tek duyduğum ses yankılanıp bana dönen kendi sesimdi.
Derin nefes aldım ve sakinleşmeye çalıştım. Ama işe yaramıyordu. Birden yan tarafımda kuvvetli bir rüzgar esti. Yine o siyah pelerinli sarışın çocuk geldi.
" Kehanet gerçekleşek Kelsey engel olamazsın. " sesi tüm ormanda yankılandığı anda şimşekler çakmıştı. Geriye doğru bir adım atmamla tekrar gürledi.
"Kaçma Kelsey. Kaderden kaçamazsın" dedi sarışın çocuk şimşeklerin daha fazla çakmasını sağlarken.
" Yeter. Bırak beni!" dedim sinirlice.
" Sen o'sun Kelsey. Kehanetin sahibi sensin. Sonsuz gücün sahibi!" dedi sarışın çocuk sert ve tok sesiyle.
" Deli saçması şeylere vakit ayırmıyorum" birden acı içinde yere düştüm. Acı çığlıkları atarken sarışın çocuk gözlerini benim üzerime dikmişti.
" Sakin ol Kelsey. Acıya dayan" dedi sarışın çocuk içimdeki yanmayı ve acıyı arttırırken. Acı kesildiğinde sarışın çocuk tamamen siyahlara bürünmüş ve gözlerinin içi beyazdı.
Bu ürkmeme sebep olmuştu. Beni yerden kaldırdı ve vücudunu benimkine yaklaştırdı. Kalp atışlarını duyabiliyordum.
" Sana çok yakınım Kelsey. Belki düşüncelerinin içinde , belki de ruhundayım. Unutma Kelsey sen başlangıçtan beri bana aitsin. Sen benim için yaratılmış kişisin!"
***
Bir haftadır gördüğüm rüyanın etkisinden çıkmamamış iyice mazoşistliğe bağlamıştım. Her an bir şey olacakmış gibi tetikte olmakta ayrı can sıkıcı bir durumdu.
Gece iki olmuştu ve ben hala uyumamıştım çünkü düşüncelerim beni boğuyordu.
Tam bir haftadır Justin her beni gördüğünde kaçıyordu ve ben garip saçma rüyalar görüyordum. Gerçekten saçma.
Tabi birde yaşananlar vardı. Sanki sürekli beynimin içinde biri konuşuyormuş gibiydi.
Birden elektrikler gittiğinde yavaşça bir küfür savurdum. Derin nefes al. Sen güçlü kızsın.
'Ama bu karanlıktan korktuğun gerçeğini değiştirmez ' iç ses yine karıştı.
Yavaş bir şekilde oturduğum yerden kalktım ve masadaki feneri aldım. El feneri şimdilik işimi görüyordu. En azından yürüdüğüm yeri görebiliyordum. O bana yeterdi zaten.
Mutfağın olmayan kapısından içeri girip tezgaha baktım. Sonra da ekmecelerini kurcaladım. Size bir itirafta bulunmam gerekirse..
Bu özgüveni nasıl kendimde bulduğumu bir türlü çözemedim.
Çekmeceyi kapadığım anda yatak odansından büyük bir gürültü gelmişti. Yere sert bir şekilde düşen kitaplık bile bu kadar ses çıkarmazı heralde.
Nefes nefese kalmış bir tiple koridorun ortasına geçtim ve boşluğa bakıp bağırmaya başladım.
’Kim var orada?’’ El fenerinin ışığını yatak odasına çevirince tüm vücudumu kaplayan bir rüzgar etkisi oluşmuştu.Hayır, birisi yanımdan geçmiş olamazdı.
Bir şey göremedim çünkü.
Işıklar birden geldiğinde derin bir nefes aldım ve feneri yerine koyup aynadan kendime baktım. Rengim limon rengine dönmüş korkudan dudaklarım morarmıştı.
*
Bayan işaretini gördüğümde tuvaletin kapısını araladım ve içeri kendimi attım. Saçlarım. Tanrım!
Hope'u kesinlikle öldüreceğim. Aynadan saçlarımı düzelttikten sonra kendime son birkez baktım. Aynada kanlayazılmış yazırlar belirginleşmeye başladığında geriye doğru bir adım attım.
’’ARKANDAYIM, SEN HER AYNAYA BAKTIĞINDA ARKANDA OLACAĞIM.’’
Aynada yazan yazıyla arkamı dönünce saçlarımı havaya kaldıracak kadar kuvvetli bir rüzgar oluşmuştu.
Kesinlikle delirdim. Asosyallikten şizofreni hastası oldum. Bu olayın başka bir açıklaması olamazdı çünkü.
Büyük kahverengi kapıyı zorlukla açıp kendimi dışarı attığımda herkes uzaylı görmüş gibi bana bakıyordu.
Nedeni ise anormal bir şekilde boğazımı tutup nefes almaya çalışmamdan kaynaklanıyordu. Gerçek anlamda boğulduğumu hissederken acıyla birkez daha yere düştüm.
Hiç kimse neler olduğunu bilmeden öylece bakıyordu. Ta ki Justin beni kucaklayıp bütün okulda bağırana kadar.
" Ambulans! Ambulans Çağırın! Nefes alamıyor!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KEHANET
Mystery / ThrillerGeleceğin ne getireceği Tanrı'nın bize ne sunacağı belli olmaz. Ama tek bildiğim bir şey var ki o da her acıdan sonra bir ödülün geldiği. Cesaretle bizi bekleyen olayın karşısında durdum. Onun elini tuttum ve gülümsedim. " Korkma biz birbirimize aid...