Coincidence || Boy×Boy

☆ 2

☆

"Ciddi misin?"

Ben Barnes ilk olarak yarım saat önce direksiyonu verdiği Andrew Garfield'a, ardından basının bünyesinden oldukça uzakta olan barın ışıklı tabelasına baktı.

"O koşuşturmadan sonra gelmek istediğin yer bir bar mı?"

"O lanet öpücükten sonra gelmek istediğim yer bir bar, evet." Andrew, anahtarı çekip arabadan indi. Kafasını uzattığı açık camdan seslendi.

"Gelmiyor musun?"

"Bir yabancı ile bara gitmek, Tanrı'm, cidden o kadar doğal bir durum ki!"

"O yabancının iki gün evinde barınacağına dikkat çekerim."

Ben, ellerini teslim olurcasına kaldırıp arabadan çıktı.

"Arabama çaresiz bir biçimde atlayışın ve yaptığın duygu sömürüsünden sonra başka bir çözüm yokmuş gibi göründü."

Andrew mekana doğru birkaç adım attı.

"Hey, o bir duygu sömürüsü değildi! Cidden çaresizdim."

"Bugüne kadar evli bir adamı bir ödül töreninin ortasında öpmediğim için bilemeyeceğim, Ağ Kafa*."

Ben, attığı adımlarıyla Andrew'u takip etti.

"Sana her şeyin lanet olası bir iddiadan ibaret olduğunu defalarca söyledim, Caspian**."

Ben, sanki hatırlamakta zorlanacağı kadar eski bir anıyı gün yüzüne çıkarmaya çalışıyormuşçasına bir baktı

"Seçmelerde sen de vardın."

Andrew düşünceli bir bakış attı.

"Narnia Günlükleri'ni mi kastediyorsun?"

Ben, başını hafifçe sallayarak konuşmaya devam etti.

"Seni gördüğümü hatırlıyorum, Garfield. Sağdan üçüncü koltuk. Benden iki önce girmiştin."

Andrew'un tuttuğu kapıdan içeri adımını attı ve çapkın bir sırıtışla döndü.

"Ah, tabii benim kazanacağım başından belliydi."

Göz kırpıp tezgahın önündeki bar sandalyelerinden birine kuruldu. Gözlerini devirip yanına oturan Andrew'a dönüp uzunca baktı.

"Tebrik ederim."

"Ne için, kazandığın için mi?" Kumral adam, küçük çaplı bir kahkaha attı.

"Hayır şapşal! Kazandığın için, Oscar'ı. Hacksaw Ridge***, beğendim."

"Ah teşekkür ederim."

Andrew kahverengilerini Ben'in koyu renk gözlerine sabitleyip sıcak bir şekilde gülümsedi. Kalbinin teklemesine anlam veremeyen Ben ise, bakışlarına karşılık olarak beceriksiz bir şekilde sırıttı. Andrew,  kısa sürelik bir bakışmanın ardından kafasını raflara çevirip şişeleri gözleriyle taradı.