Her zamanki gibi normal güneşli bir günde kalktım demeyi istesem de pek öyle olmadı. Çünkü bugün anormalliklerin başında olan okul var hemde ilk günü. Ortaokuldan sonra bayıyor insanı bu okul ya. Bir de anlamadığım şey ortaokul nelerine yetmiyor. Sekiz sene ya tam sekiz sene. Her yıl üç yüz altmış gün olsa. Sekiz ile de üç yüz altmışı çarpsak, vazgeçin üşendim.
En azından sabahın köründe çağırmayın şu lanet okula. Sonra herkes sövüyor, lanetler okuyor şu alarm denen cihaza. Ve sanırım o kişilerden biride benim. Ama aletlerin ne suçu var ki siz sabahın köründe çağırmasanız onlar da ötmek zorunda kalmazlar.
Ayaklarımı sarkıtarak yataktan kalkmaya çalıştım ama bu pek mümkün olmadı. Pardon, yataktan kalkmak yarım saati buluyor da. Genelde beni ev kızımız Melis uyandırır ama bugün sanırım hazırlanıyor kendisi.
Bir an da geç kalktığım aklıma gelince hızla kendimi yataktan attım. Ayaklarımı banyoya sürüdüm. Banyonun kapısını her ne kadar açmaya üşensem de yapmak zorunda olduğum için elimi kaldırıp kapıyı açtım. İçeri girdiğimde herkesin yaptığı gibi ilk işim aynaya bakmak oldu.
Bir ruhsuzdan farksız olduğumu da unutmadan her sabah ki gibi dile getirdikten sonra elimi yüzümü yıkayıp banyodan çıktım. Yavaş çekim burada bittiği için hızlıca üstüme formamı geçirdim. Prizden telefonumu çıkardığım gibi çantamın içine attım. Çantamı tek kollu takıp odadan çıktım.
Yan odaya daldıktan sonra Melis'i aradım. Evet, şu bizim ev kızı Melis. Kendisi çok hamarattır. Bu evde yaşadığım kankitoştişkoşkişkolarımdan birisidir sadece kendisi. Aras, berk, selim, Zeynep, Melis'de diğerleri.
"Lan hadi artık!" Diye böğüren kişi Berk. Az önce size bahsettiklerimden Berk. Grubumuzun en komik doğal olarak da en kaba çocuğudur. Şu ana kadar onunla yaşıyorsak çok güzel yemek yapmasındandır. Melis'le ikisi mutfakta muhteşem ikilidir. Sanırım ıssız bir adaya düşsem yanıma alıcaklarımın ilk ikisi onlardır.
Üçüncü seçeceğim ise sanırım Aras olurdu. Kendisi çok zekidir. Okul birinciliğinde birbirimizi geçmeye çalışıyoruz. Ama sürekli değişiyor ya o ya ben. Zeki olduğu kadar merhametlidir de. Onu gören biri belki ukala sanabilir ama o tam tersi başkalarını düşünen biridir.
Asla ama asla yanıma almayacağım iki kişi de sanırım Zeynep ve selim olurdu. Onları odaya atsanız tek yapacakları şey priz aramak olurdu. Ellerinden telefon düşmek bilmez. Kendilerine bağımlı demekle az kalırsınız. Türk dil kurumu buna ne der bilmiyorum ama benim tercihim sosyapat bağımlı olurdu.
Ben düşüncelerimle boğuşurken bir öküzün beni arkamdan itmesiyle ne yaşadığımı şaşırdım. Doğal olarak gözlerimi kapattığımda arkadan kahkaha seslerini duyabiliyordum.
Gözlerimi açtığımda bembeyaz bir şeyle karşılaştım. Yoksa, yoksa şu an öldüm mü ben!? "Siktir, ölmek için gencim lan ben?!"
Kahkaha sesleri artınca anladım ki hala yaşıyorum. Ben yaşıyorum diye sevinirken arkamda gülen selim,Zeynep,Melis, Aras önümde ise Berk'i beklemiyordum. Berk kahakahasının arasından zar zor bir şeyler gevelemeye başladı. Tam anlamamıştım ama sanırım " tişörtüm lan o benim, merdivenden düştün uçurumdan değil" diye bir şeyler gevelemişti.Tişörtüne baktığımda anladım ki benim beyaz sandığım ışık değil Berk'in tişörtüymüş. Birden aklıma gelen şeyle arkamı döndüm ve ölümcül bakışlarımı gülen dörtlüye çevirdim. "Hangi manda, ayı, öküz, inek herhangi bir hayvan itti lan beni!" Hepsi birden susmayı kesmiş gözleriyle Selim'i işaret ediyorlardı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
WHAT DEDİN GÜLÜM?
ChickLitMerhaba bu hikayeyi size anlatacak kişi benim yani Ayça. Ben beş kişiyle birlikte yaşıyorum. Onlar benim ailem. Aras, Berk , selim ve Zeynep ile Melis. Hepimiz birbirimize sadık dostlarız. Kimsenin kimseyle sırrı Yok yalanı Yok. Herşeyimizi hepimiz...