playlist III:
lorde • everybody wants to rule the world
emily browning • sweet dreams
hidden citizens • paint it black
lorde • yellow flicker beat▪▪▪
Yağmur yağacaktı.
Hem de sel gibi.
Tuttuğu soğuk zinciri daha sert bir şekilde kavradı, altın boyunluk tutunabileceği son şeymiş gibi hissediyordu o anda. Ki, onu da yakında bırakacaktı.
Rüzgar çok şiddetliydi, onun şiddeti denize yansıyor, okyanusu çılgıncasına kayalara vurduruyordu. Regulus yüzdükten sonra daha yeni kuruttuğu ayaklarına atlayan damlaları hissediyordu, ama onları umursayacak bir halde değildi. Tüm dikkati gece vakti bulutların arasında saklanmış ayın da aydınlatamadığı mağaranın karanlık ve o kadar da ürkütücü girişindeydi.
Kaşları biraz daha çatıldı, içeri girmeye acele edemiyordu. Korkuyordu, korkmasaydı insan olamazdı. Hayatında ilk kez gerçekten de özgür bir insanmış gibi hissediyordu, kalbi ve kendi iradesi, sağlam düşünceleri olan ve korkmaya herkes kadar hakkı olan bir insan gibi.
O mağaraya girerse büyük ihtimalle oradan çıkmayacaktı. Bedeni sonsuza dek o mağarada kalacaktı, çürüyecekti, belki de içeride olduğunu bildiği o çirkin canavarlardan birine - bir Inferius'a dönüşecekti, bir mezarı bile olmayacaktı.
"Ef-efendim?"
Regulus yüzünü aşağı çevirdi. Kayalıkıların üzerinde onunla yanaşı sadık ev cini durmuştu - Kreacher ne kadar korktuğunu belli etmemeye çalışsa da, ihtiyar, sökük giysili ev cininin kocaman gözlerinden ve sesinden her şey anlaşılıyordu.
"B-bunu yapmanız ger-gerçekten mecbur mu?" dedi Kreacher korkuyla Regulus'a bakarak. Ev cini parmaklarını kırıyordu, ona soğuk olduğu belliydi.
Regulus boğazını temizledi ve yüzünü yeniden mağaranın karanlık girişine çevirdi. Denizin sesinin kendi sesini batırmaması için yüksek sesle "Ne yazık ki, Kreacher," dedi, "Hadi, içeri girmemiz gerek."
▪▪▪
Regulus içeride onu ne bekliyor olduğunu bildiğinden ihtiyatla hareket ediyordu ama nem kokusu şimdiden onu baymaya başlamıştı bile. Adımlarını dikkatlice atarak biraz ileri gitse de, uzaktaki namalum yeşilimsilik hariç hiçbir şey göremeyeceğini ve görse bile karşısına o iğrenç yaratıklardan çıkarsa, bu karanlıkta onlarla baş edemeyeceğini çabuk anladı. Elinde çoktan hazır tuttuğu asasını sıkarak, "Lumos," diye mırıldandı. Karşısında ne olduğunu anladığındaysa Regulus'un nefesi kesildi.
Tavanı yokmuş gibi görünen mağaranın zemini neredeyse tümünü dolduran, sonsuzmuş gibi görünen siyah renkli, kirli su gölüyle kaplanmıştı. Regulus sonsuzmuş gibi görünen göle baktıkça nefes alması daha da zorlaşıyordu, boğazındaki yumru onu acıtmaya devam ediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Astrum Caduca | Regulus Black
FanfictionÜç bölüm, üç hikaye, bir kahraman. ▪▪▪ Görseller ve kapak için @natromanova'ya teşekkürler. Harry Potter Fandomu.