* DEJAVU *

39 3 1
                                    

Sahne-1
O sabah'ta diğer sabah'lar gibi başladı Mert için. Gözlerini açtı ve odanın her tarafına dağılmış kıyafetlerine , eski plaklarına ve içlerinden fotağrafları çıkarılmış boş çerçevelerine bakıp " bu gün farklı olacak, ikimiz için yeni bir hayat ve bir başlangıç " diye mırıldandı. Duvar'da öylesine astığı ve oniki'nin olduğu yerde dokuzu gösteren, hayattan kendisi kadar sıkılmış saatine ilişti gözü " aman Allahım hemen hazırlanmalıyım yoksa bu lanet yağmurda yetişebilmem imkansız " diyerek, dağınıklıktan zorlada olsa banyoya geçebildi.
Evet, o sabah inanılmaz bir yağmur vardı. Ve kolay, kolay'da dinmeye niyeti olmayan, onlara inat yağan bir yağmurdu bu.
Mert kirli çamaşırların küçük tepecikler oluşturduğu banyo'da neşeli bir şeyler mırıldanarak hazırlanırken, Ebru'da içinde farklı, umut ve endişenin harmanlandığı duygularla, her metrekareye simetri hâkim olmuş dairesinde hazırlanmaya başlamıştı bile.
Sahne-2
Ebru ve Mert birbirlerine tamamiyle zıt iki dünya gibiydiler. Zıtlıkları tek ortak yönleriydi. Ebru okuduğu kitabı bile masa'nın üzerine öylece bırakamayacak kadar simetri'ye ve düzene takıntılıydı. Öyleki; bazı geceler iki, üç kere yatağından kalkıp dolabındaki kıyafetlerini düzelttiği olurdu.
Aslında Mert'de şu an olduğu kadar, dağınık ve düzensiz biri değildi. Fakat yaşadıkları kolay atlatılacak şeyler değildi bu durum Ebru'nun hastalığını körüklediği gibi Mertin'de kendini iyice bırakmasına neden olmuştu.
Aslında bir ortak yanları daha vardı, o da zekaları.
İkisindede öyle kusursuz işleyen bir beyin vardı'ki bu onlara, hayatlarını tekrar, tekrar inşââ etme imkanı sunuyordu. İnsanı ürküten bir zekaydı bu.
Mert neredeyse hazırdı. Öyle şık görünüyordu'ki görenler onun bu daire'de yaşadığına inanmazlardı. Tek sorun şu yağmur'du, nefret ederdi yağmurdan, ancak bu günü yağmur'un mahvetmesine izin veremezdi. Son kez, uzun bunalımlar yaşadığı, dağınık ve izbe dairesine baktı " artık umutsuzluk yok asla " dedi ve Şemsiyesini kaptığı gibi sokağa fırladı.
Sahne-3 ( kamera kapıya odaklanır, kapıdaki isimlikte Murat Alkan yazılıdır. )
Sahne - 4
Ebru'da neredeyse hazırdı. İçinden sürekli buluşmayı kararlaştırdıkları cafe'nin ismini tekrarlıyordu, dejavu, dejavu, dejavu.
Hazır olmasına rağmen bir türlü evden çıkamıyordu. Elleri titremeye başlamış ve terliyordu, yatak odasındaki perdeyi üçüncü düzeltişiydi. Koridordaki lamba'nın düğmesini beşinci kere açıp kapadıktan sonra zorlada olsa kendini dışarı atabilmişti.
Sahne - 5 ( kamera kapıya odaklanır, kapıdaki isimlikte Selin Karcı yazılıdır. )
Sahne - 6
Mert şanslıydı, beklemeden bir taksi durdurdu ve taksiciye...
Mert - Cafe dejavu lütfen.
Taksici - gideriz gitmesinede lakin.
Mert - lakin derken anlamadım , ne demek istiyorsun.
Taksici - yahu dur beyim hemen pirelenme, yağmur yüzünden çoğu yol kilit biraz zor olucak.
Mert - peki peki biran önce varmaya çalışalım lütfen.
Mert , taksici'nin ukala tavrından oldukça rahatsız olmuştu. " böyle tiplerde hep beni bulur " diye söylendi. Ancak ne yağmur nede Taksici onun keyfini kaçıramazdı dünya'da onun için özel olan tek insan'la Ebruyla yeni bir hayat onları bekliyordu.
Taksiciyle göz göze gelmemek için buğulanan camları eliyle sildi ve yağmura aldırmadan gülümseyerek dışarı izlemeye koyuldu.
Sahne - 7
Ebru yağmur'da biraz bekledikten sonra nihayet bir taksi durdu.
Taksici - iyi günler efendim nereye arzu edersiniz.
Ebru - Merhaba... cafe dejavu lütfen.
Taksici - hay hay derhal efendim.
Ebru'nun dikkatini çeken şey, Cafe dejavu'nun çok bilinmedik, dikkat çekmeyen bir yer olmasına karşılık, taksici'nin hiç tereddüt etmemesi.
Ebru - pardon birşey sorabilirmiyim.
Taksici - Tabiki buyrun efendim.
Ebru - Bu cafe dejavu çok bilindik bir yermi. Çok sık müşteriniz oluyo sanırım , hiç tereddüt etmediniz.
Taksici - vallahi hanımefendi siz sorunca banada garip geldi şimdi. Çünkü ben oraya ya bir ya'da iki sefer yolcu bıraktım. Yol güzergahı bile, bu yağmura rağmen hemen gözümde canlanıverdi. Allahallahh çok garip.
Ebru - neyse canım o kadar takmayın öylesine sordum sadece boşverin.
Taksici - Hanımefendi yüzünüz çok tanıdık, sanırım benim taksime daha önce'de bindiniz.
Ebru - Bu mümkün değil, çünkü ben yurtdışında yaşıyorum şehre iki gün önce geldim.
Taksici - Yaaa Oysaki yemin edebilirdim sizin daha önce taksime bindiğinize.
Ebru bu meraklı taksiciden oldukça bunalmıştı. Bir an önce cafe dejavu'ya ulaşıp Mert'le konuşup planlarını gerçekleştirmek istiyordu endişeliydi ve bu onun en büyük zââfıydı.
Taksici - Hanımefendi sürekli camı açıp kapatıyorsunuz yanlış anlamayında içeri yağmur giriyor ıslanıyorsunuz.
Evet Ebru için en büyük tehlike endişeli olması en çok bu zamanlar açık verir ve bu onun en büyük zââfıydı.
Ebru hemen kendini toparladı birşey söylemeden taksici'nin uzattığı peçeteleri aldı.
Sahne - 8
Mert o konuda daha şanslıydı, dikiz aynasından kendisine garip garip bakmasının dışında Taksiciyle bir sorun yaşamamıştı. Ve nihayet cafe dejavu'nun önündeydi.
Acaba Ebru gelmişmiydi. Taksiden inip cafe dejavu'ya girerken o da endişeliydi. İçeri girer girmez çabucak masalara göz gezdirdi ve Ebru'nun henüz gelmediğini gördü.
Hızlı ama telaşsız, ince uzun salonun sol'dan dördüncü masasına oturdu.
Garson - Hoşgeldiniz.. herzamankinden'mi efendim.
Mert bir an tereddüt etti fakat o soğukkanlılığını her durumda koruyabilen biriydi.
Mert - Evet lütfen.
Belliki garson biriyle karıştırmıştı, dikkat çekmemek en iyisi diye düşündü. Zaten Ebru gelince hemen kalkıp bir gün önce otoparka bıraktığı arabayla önce bu şehri sonrada ülkeyi terkedip yeni bir hayata başlayacaklardı.
Garson az sonra duble soğutulmuş çift buzlu espressoyla geri geldi. Mert'in gözbebekleri büyümüştü vücudunun verdiği tek tepki'de buydu.
Mert - teşekkür ederim.
Garson - Afiyet olsun efendim..Biliyormusunuz espressoyu bende böyle denedim ve harika sizden başka hiç kimse espressoyu bu şekilde istemedi sizin damak zevkiniz mükemmel.
Mert - Beğendiniz demek iltifatınız için teşekkür ederim.
Mert iyice endişelenmişti garson haklıydı kimse espressoyu böyle istemezdi fakat daha önce buraya hiç gelmemişti garson'nun bunu bilebilmesi imkânsızdı o halde bu neydi şimdi. Bu olanlara mantıklı bir cevap ararken nihayet Ebru kapıda göründü. Şemsiyesini kapatırken.
Mert- Seliiinn buradayım Seliiinn.
Ebru , Mert'in sesini duyunca rahatladı, masaya doğru hızla yürüdü ve sarıldılar.
Mert - istersen bir, iki dakika oturup öyle kalkalım garip şeyler oluyor kimse şüphelenmesin.
Ebru - ne gibi garip şeyler birşeymi oldu nedir.
Mert - taksiye bindim Taksici bir garip. Burada garson beni tanıdığını sanıyor. Hatta ne içtiğimi söylemeden getirdi.
Ebru - İyide benden başka kimse senin espresso'yu buzlu soğuk ve duble içtiğini bilemez. Hemen kalkalım tuzak bu bir an önce çıkalım hadi.
Mert - sakin ol birşey yok, garson geliyor telaş yapma ve bana bırak. Şu masa örtüsünü kıvırmayı bırakırmısın, dikkat çekiyor.
Ebru - Özür dilerim farkında değilim merak etme sakinim ben.
Garson - Hanımefendi hoşgeldiniz siz istemeden zencefilli limonlu çayınızı hazırladım. Afiyet olsun.
Ebru - Teşekkür ederim çok naziksiniz.
( garson gider )
Ebru - Bu nedir yaa! bizmi yoksa insanlarmı kafayı yedi hadi seni benzetti içtiğini tahmin etti ya ben.
Mert - Haklısın çok acayip bir durum biz hemen kalksak iyi olacak.
Ebru ve Mert cafe dejavudan çıkıp otoparkından arabalarını alıp yola çıktılar. Artık biraz huzuru haketmişlerdi. Bir süre gittikten sonra.
Ebru - Sen dün arabayı otoparka bıraktıktan sonra cafeye girmiş olamazsın diymi Mert?
Mert - Saçmalama hadi ben girdim diyelim ya seni nasıl bildi.
Ebru - Haklısın boşver düşünmeyelim artık bunları , önümüzde planlamamız gereken bir hayat var yeni isimlerimiz ne olacak mesela.
Mert - Hımm o kadar çok isim değiştirdikki neredeyse kendi ismimi unutucam. ( Gülüşürler )
Ebru başını mert'in omzuna koyar ve huzurla yollarına devam ederlerken beklemedikleri birşey olur. Birden hertaraf bembeyaz olmuştur. Mert artık yolu göremez olmuştu, arabayı durdurup aşağı indiler ve gözlerine inanamadılar. Hiç bir şekilde ilerleyemedikleri kocaman bir beyazlık başka hiç bir şey yoktu.
Mert - Saçmalık bu mantıklı bir izahı mutlaka olmalı bizim yola devam etmemiz lazım devam etmemiz lazııımm...
( Dış ses finali yapar )
Elbette mantıklı bir açıklaması var. Yalnız o mükemmel zekalarına rağmen ne Mert nede Ebru gerçeği hiç bir zaman öğrenemeyecekler. Aslında olan şey şu; Mert ve Ebru henüz tamamlanmamış bir roman'ın iki kahramanı, gördükleri ve aşamadıkları beyazlık'ta roman'ın henüz yazılmamış sayfaları. Bu açıklama size yettimi, tabiki yetmedi parçaları birleştirmeye çalışıyorsunuz. size biraz yardımcı olayım. Mert 14 yaşında Anne ve Babasını kahvede çabuk çözünen tatsız ve kokusuz bir tür zehir'le öldürüp, dondurucuda 1 ay kadar şaklamıştır.
Polisler eve girdiğinde inanılmaz bir koku ve dağınıklıkla karşılaşırlar.
Onu ele veren şeyde komşuların evden gelen ağır koku ihbarı olmuştur.
Neden yaptın sorusuna verdiği cevap " espressomu duble ve buzlu içmeme izin vermediler " olmuştur.
Zaten polisler dondurucuyu açtıklarında duble kağıt bardaklarda dondurulmuş espressoların altında buldular Anne ve Babası'nın cesetlerini.
Zekası sayesinde ağır psikoz rahatsızlığı olduğunu kanıtlayıp bir süre sonra özel bir klinik'te tedavi süreci başlayıp ve yine zekası sayesinde iyileşme dönemine girdiğini kanıtlamıştır.
Ebru'ya gelince, teyzesi ve kız kardeşini elbiselerini izinsiz denedikleri ve dağınık bıraktıkları için boğarak öldürmüş ve günlerce farklı elbiseler giydirip balkonda oturtmuştur. Onu'da ele veren meraklı bir komşu ve ortalığa yayılan koku.
Ebru'da Mert gibi zekasıyla bu suçlardan sıyrılıp Mert'in yattığı klinikte tedavi görmüş ve orada tanışmışlar herşeyi birlikte planlayıp klinikten kaçmayı başarmışlar.
Sonrasımı elbette sonrası farklı kimlikler yeni cinayetler, çok fazla ayrıntı. Polislerin bu şehirde iki farklı adreste , Dondurucu'da en son bulduğu cesetlerin adları Murat Alkan ve Selin Karcı dır.
Evet Mert ve Ebru konusu gizem, gerilim olan bir romanın iki ana karakteri olduklarını bilmeden sürekli bu döngünün içinde dönüp duracaklar.
Yazar romanı bitirince bitmeyecek elbette aksine herşey yeni başlamış olacak. Bu kez hikayelerinin bir sonu olacak.
Romanı her okuyanla herşey baştan başlayacak.
Kimbilir; belki bizlerde yazılan bir romanın kahramanlarıyızdır her okuyanla hikayemiz yeni baştan. Düşünsenize ne kadar sık söyleriz, ben bu anı sanki daha önce yaşadım.
Kimbilir, Dejavu, dejavu, Dejavuuuu....












Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 09, 2017 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

DEJAVUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin