Her şeyimdin o zamanlar; hiçbir şeyim oldun artık.

3.6K 45 6
                                    

"Ankara'ya bir daha hayatım boyunca gitmem" demiştim ama ne yapalım, kader yine buradayım. Allah'tan hemen işimi hallettim de uçakla dönüyorum. Sana son kez bakıyorum Ankara. Seni hiç sevmiyorum Ankara. Bu puslu, grili havanı bir daha görmek istemiyorum Ankara!Ayy bir daha asla ama asla sana dönmeyeceğim pis şehir. Aşti'de yaşayamadığım o romantik konsepti burada yaşayayım bari.

Kulaklığımı taktım. Kendi klibimi çekmek adına, uçak hareket edene kadar Nazan Öncel'in Ankaralı Sevgilim şarkısını dinleyeyim dedim.

"Yoluma çıkma artık, yolumu değiştirdim.

Ankaralı Sevgilim.

Herkese selam söyle, onları çok özledim.

İşte böyle güzelim."

Yalnız, şurada iki dakika bi anılara dalcam falan, yine izin vermediler. Acil çıkış kapısının orada oturmak istemeyen adamı, yanıma oturtmaya çalışıyorlar. Uçağı birbirine kattı. Aslında çocuğu canı gönülden anlıyorum. İlk acil çıkış kapısının oraya oturduğum zaman ben de korkmuştum. Bütün uçağın sorumluluğunu durduk yere sana yüklüyorlar.

Nasıl ya, şimdi uçak düşse falan, ilk işim milleti mi kurtarmak olacak. Ne münasebet canım!Öyle bir geriliyorsun ki, sağa sola "sakın bana güvenmeyin, ufacık bir sallantıda alırım paraşütümü atlarım aşağıya!" bakışı atıyorsun. Neyse ki ben bütün korkularımı içimde yaşadım. Şu salak gibi görünecektim yoksa.

Hostesler zorla getirdi yanıma. Aaa, ben bunu bir yerden tanıyorum. Nerden tanıyorum bu çocuğu. Dönüp bakamıyorum da, zaten bağırıp duruyor. Ayy ayy şey bu. Bu şeydeki çocuk, arkadaşıyla beraber, internette abuk subuk fıkra gibi video çekiyorlar. Off bir dizide oynuyordu hatta, bacakları yoktu.

Yazık ya, abisi kandırmıştı bunu, "Al sana kız getirdim," diye eve birini getirdi. Sonra, "Kardeşim yatalak, mal zaten görmedin mi, ölür üç beş güne," diye kızı kendine aldı şerefsiz!Bu garibim de dertten kendini vurmuştu. Şimdi dönüp selam falan versem, pek yeri değil sanki. Çocuk şu an derin derin nefes alıp, sanırım dua okuyor. Allahhh kafayı yedi, kalktı ayağa "Doktor var mı?" diye bağırıyor.

Hostesler geldi, sakinleştirmeye çalışıyor ama nafile. Panik atağı varmış çocuğun. Aslında beni tanımadı da. "Eee madem korkuyosun, ne uçağa biniyorsun? Seni mi çekecez kardeşim, indirin şunu, rahat rahat gidelim," desem mi acaba? Öff bunla şimdi bütün yol nasıl geçecek? Sonra aklıma bir şey geldi, aaa belki de hayattaki misyonum bu!Birinin hayatını kurtarmak!Evet ya, hatırla Pucca; bi ara reiki hocam ne demişti, "Sen bir şifacısın." Evet, bence de ben bir şifacıyım!Sonra içimdeki kötü enerjiyi atmak için suratıma geğirdi ama olsun. Reiki'yi milletin kolu bacağı kırıldığı zaman yapamıyorsun tabii. Ama şu an tam yeri!Bir de yatmadan önce kurduğum hayaller de hep böyleydi ya. O ayıp olanlardan bahsetmiyorum.

Uçaktayım, uçak kaçırılıyor. Bi anda karatemsi hareketlerle teröristi etkisiz hale getirip, yüzlerce insanın hayatını kurtarıyorum!Ardından Obama bana madalya takmak istiyor. Madalyayı takarken eli mememe değince bir hoş oluyorum. O zaten bana hep âşıkmış. Kaçsak mı falan derken, "Obamacığım, kara yağızım. Yuva yıkanın yuvası olmazmış. Evine, karına dön," diye ağlamaklı bir konuşma yapıyorum.

Bence bu bir işaret!Evet, insanların hayatlarını kurtarmalıyım!

Ben hallederim," diye hemen öne atladım. Ben öyle bir hışımla söyleyince, hostesler bi afalladı, "Sen mi?" derken o küçümseyen bakışlarını bile gördüm hatta. "Bu konuda uzmanım, siz bana bırakın," diye döndüm çocuğa doğru. "Aa sen şey değil misin?" diye tanıyınca da beni, sakinleştirici bir sesle, "Her şey yoluna girecek, şimdi derin bir nefes alıyoruz," diye başlayıp, ellerimi göğsümde birleştirdim.

Çok uzun zamandır, reiki falan da yapmadığımdan biraz unutmuşum açıkçası, bir de heyecandan sanırım "Niyet ettim Allah rızası için reiki yapmaya," dedim. Namaza başlarken denilecek şeyi söylemişim. Hostesler daha bir inanmadı doğal olarak. "Nerede eğitim aldınız?" falan diye sorgulamaya başladılar. Ben de ufacık bir yalanın kimseye zararı olmaz diyerek, "Hindistan'da çok çok çok önemli bir yogadan aldım."

Ne diyecektim, Bağcılar'da bir mahalledeki teyzeden mi aldım diyecektim!Hosteslerden biri pek bi bilmiş bilmiş, ağız burun kıvırarak, "Yoga mı, yogi olmasın o?" diye sordu.

"Değil işte, bize anlattılar orada. Yogi başka bir şey. Bu bi üstü, neyse sessiz olmamız lazım," diyerek, yolladım kızları. Elim de çocuğun kafasında. "Bak bi elektriklenme hissediyorsun değil mi? Bak bişi oynuyor sanki, sıcak sıcak elimden yayılıyor fark ediyorsun değil mi?" Ne desem, onaylayınca ben tabii daha gaza geldim.

Ardından Amerika'ya gittiğim zaman bu işe mi girsem, orada bi yan gelir lazım tabii diye düşünmeye başladım. Her müşteriden 50 dolar alsam, günde 5 kişinin uçak korkusunu atlattırsam iyi iş, diye kendimi ticarete atmışken çocuk bir daha celallendi. Tam havalanmaya başlamıştık. Bu kez onu sakinleştirici cümleler kurmam gerektiğini fark ettim.

"Bak uçak kazasında ölen aslında çok az kişi var. Zaten bişi olursa, hepimiz öleceğiz, o kadar takma bunu."

"Ben de uçağın tuvaletine gidemem mesela, o delik afedersin, poponu içine doğru vakumluyormuş."

"Asıl kazadan değil de kalp krizinden korkmak lazım. Uçak havaya doğru kalkarken, için kalkıyor ya, o sırada kalp krizi geçirilebiliyormuş."

"Ne kötü değil mi, yukarda doktor yok bişi yok. Anlamazlar bile öldüğünü."

Sakinleştirmeye çalıştıkça, çocuğu daha beter yaptım. Diğer yanımızda oturan adam, "artık yeter" diyen bir bakış attı bana. Başka şeylerden bahsetmeyi çok istiyorum ama aklımdan sadece ölüm, ölmek, nasıl güzel ölünür, ölmeli filmler, ölümle ilgili şarkılar, mezarlık, Lost dizisi, denizin ortasına çakılma, ya paraşüt diye bir şey yoksa; ya da bize kalmazsa, gibi düşünceler geçiyor.

Maalesef aklımda da durmuyor, sürekli bunlardan bahsedesim var. Artık çocuk ağlama nöbetine girince, elimi çektim alnından. Sanki hiçbir şey yapmamışım gibi koltuğun arkasında duran dergilerden birini aldım elime.

Yanımızda olan adam konuşmaya başladı bu sefer; işte, "Çok iyi anlıyorum seni. Benim de korkum vardı, şöyle atlattım. böyle atlattım," diye diye sakinleştirdi çocuğu. İnerken bana belki teşekkür eder dedim ama ayı oğlu ayı suratıma bile bakmadan indi gitti!



Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 12, 2017 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Pucca Günlük 6- Şimdi Biz Neyiz? Ön OkumaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin