🌑2🌑

25 16 3
                                    

"Hassiktir! Meral sıçtık geberticekler kızım bizi. Parçalara ayırıp farklı farklı yerlere gömecekler!" dedim bağırarak korkulu bir ses tonuyla.

"Dolunay mal mısın! Nasıl bir düşünce fantazin var kızım senin? Hem ne bağırıyorsun gelsinler de bizi 89465 yerimizden vursunlar diye mi!?Kalk yürü arabaya koş! " dedi.

"Bana diyene bak! Dur lan jelibonları alalım bari."

"Ananın amından jelibonla mı çıktın Dolunay!? Bak koş şimdi gidelim söz ben sana iki koli alıcam. Yürüsene gerizekalı!"

Meral'in şiddetli uyarısından sonra arabaya doğru koştuk. Biz arabaya yetişene kadar birkaç defa daha silah patlamıştı. Hemen arabaya binip kapıları kilitledik. Meral arabayı çalıştırmaya çalıştı. Birkaç dakika uğraştı ama yok bir türlü hareket etmedi araba.

"Dolunay sana birşey diyeceğim ama korkma tamam mı? Benzin bitmiş!"

"Nasıl korkamayayım lan senin aklına sıçayım insan benzin alır yanına! Ne biçim bi dejavu yaşıyoruz biz lan!" dedim nefes nefese konuşarak.

Meral birkaç saniye bir şey düşünüyor gibi yaptı sonra bana boş boş bakarak "Harbi lan korku filminin içinde gibiyiz." dedi. Ses tonu gayet sakindi. Kız korkudan ne yapacağını şaşırdı.

"Dolunay korku filmlerinde hep şey oluyor..." dedi ve sustu.

"Ney oluyor söylesene niye sustun lan!" dedim korkarak.

"Arabadaki benzin bitiyor ve katil birden arabanın camına yaklaşıp camı kırıyor sonra arabdakileri öldürüyor!" demesiyle hızlıca cama doğru döndüm. Bir silah sesi daha duyduğumuzda Meral ile göz göze geldik. İkimizde ne yapacağımızı çok iyi biliyorduk.

Meral'in anlattığı gibi olursa... Hayır arabada kalmamalıydık. Aynı anda çığlık atarak arabadan çıktık. Ağaçlı alana doğru son hız koştuk. Bir süre koştuktan sonra arkamı döndüm. Meral! Yok!Hı?

Nerde lan bu kız. İçimden bildiğim bütün duaları okumaya başladım. Meral diye bağırmaya korkuyordum. Ya katil sesimi duyarda gelirse. Ya katil Meral'in göğüs kafesini parçalayıp kalbiyle selfi çekildiyse?! Ne diyorum ben lan saçmalama Dolunay!

Sırtımı bir ağaca yasladım ve etrafa bakınmaya başladım. Karanlıktan hiçbir şey görülmüyordu. Meral ortalıkta yoktu. Bütün cesaretimi toplayıp boğazım patlayana kadar "Meral!" diye bağırdım. Ama yok! Hava iyice soğumuştu. Yere oturup ağlamaya başladım. Ya Meral'e bir şey olduysa? Ya katil beni arıyorsa? Kalbim göğüs kafesimden firar edecek gibi çarpıyordu. O büyük çınar ağacının altında saatlerce ağladım. Uzun bir süreden sonra bitkin düşmüştüm. Hava yavaş yavaş aydınlanıyordu. Gözlerim daha fazla dayanamayıp kendini uykuya kaptırdı.

Sabah birinin sesini duymamla gözümü açtım. Biri bana sesleniyordu.Anladığım kadarıyla bu Meral'in sesiydi. Yüzümde kocaman bir gülümseme oluştu kurtulmuş muydu yani katilin elinden? Sesin geldiği yöne doğru ilerledim. Meral'i karşımda sapasağlam gördüğümde koşa koşa boynuna atladım. Meral'in birkaç metre arkasında elinde tüfek tutan adamı görünce istemsizce çığlık attım. Hala sarıldığımız için Meral'in kulağı patlamış olacak ki ben iktirdi.

"Ne bağırıyorsun be gırtlaksız piç!?"

"Katil!" dedim adamı işaret ederek. Meral işaret ettiğim tarafa bakarak gülmeye başladı. Meral gülünce adam da gülmeye başladı. İkisi gülüyordu.Ben garip ise hala olayı idrak etmeye çalışıyordum.

"Kızım o katil değil. Avcı. Buralarda kuş, tavşan falan avlıyormuş. Dün gece silah patlatanda oymuş. Dün gece koştuktan sonra yanımda olmadığını farkettim. O sırada bir ışık gördüm. Mehmet amca seni bulmak için dün geceden beri debelleşiyor." dedi. Adının Mehmet olduğunu öğrendiğim adama kısa bir bakış attıktan sonra Meral'e döndüm.

"Ne yani göğüs kafesini parçalayıp kalbinle selfi çekilmedi mi?" birkaç saniye ikiside yüzüme boş boş baktı. Geç oldu ama sonradan bende dediğim şeyin saçmalığına vardım.

(...)

Meral arabayı evin önünde durdurduğunda derin bir nefes verdi. Dün gece gerçekten çok aksiyonlu ve korkulu geçmişti. Mehmet Amca sağolsun arabaya benzin de koymuş. Adamı boşu boşuna cani katil yerine koymuşum aslında adamın dibiymiş valla.

"Bidahaki maceramız nasıl olacak çok merak ediyorum." dedi Meral gülümseyerek.

"Ben 155 yıllık macera kotamı doldurmuş bulunmaktayım. Neyse annem çok merak etmiş olmalı beni görüşürüz." diyip Meral'in yanağına sulu bir öpücük kondurdum.

Arabadan yavaşça inip kapıyı çarptım. Meral şimdi kesin içinden "gırdın gırdın yavaş öküz" diyordur.
Ayaklarımı sürüklüye sürüklüye apartman kapısına gittim. Zili çaldım. Annem hemen kapıyı açtı. Ağır ağır merdivenleri çıktıktan sonra annemin meraklı, kızgın, korkulu yüz ifadesiyle karşılaştım.

"Neredeydin sen?! Bu halin ne!? Neden o telefona cevap verilmiyor!?" dedi kapıdan içeri girmeme bile izin vermeden.

Usulca içeri girdim. Anneme dün gece yaşadıklarımı anlatmaya hiç niyetim yoktu. Yoksa siktin sene gece beni dışarı salmaz. Oflayarak kendimi koltuğa attım." Meral'lerde kaldım gece.Telefonumun şarjı bitti."

Telefon demişken ormandayken telefon benim niye aklıma gelmedi? Ben bırak Meral'in niye aklına gelmedi? Neyse yaşandı oldu ve bitti. Birdaha yaşanmaması dileğiyle,AMİN.

Annemin daha fazla açıklama beklediği belliydi ama gerçekten çok yorgundum. Koltuktan kalkıp odama geçtim. Dolabımda pijama ve iç çamaşırlarımı seçip yatağa koydum. Sonra banyoya girip rahatlatıcı bir duş aldım. Neredeyse küvette uyuyacaktım öyle mayıştım yani. Rutin işlerimi bitirdikten sonra banyodan çıkıp üstümü giyindim. Saçlarımı kurutmaya gerek bile duymadan yatağa oturdum. Telefonumdan saate baktım. Saat sabahın 7'siydi. Öyle bitkin düşmüşüm ki kafamı yastığa koyduğum gibi uyuya kalmışım.

Gözümü açtığımda yüzüme çok yoğun bir şekilde güneş vuruyordu. Elimle gözüme güneşin girmemesini sağladım. Ayılana kadar yatakta gerildim mal mal hareketler falan yaptım. Sonra telefonumu alıp saate baktım. Gözlerimi sonuna kadar açtım. Saat 11.08'idi, ne yani 4 saatçik mi uyumuştum. Daha sonra gözüm tarihe ilişti. Oha! Resmen dün sabah 7 de uyumuştum. Şuan saat öğlen 11 olmuş. Ellerimle kaç saat uyuduğumu hesaplamaya çalıştım. Matematiğime her ne kadar pek güvenmesemde tamı tamına 28 saat kesintisiz uyumuştum.

İyi de annem beni nasıl uyandırmamıştı? Hayret valla hayret. Saate bakıcak olursak annem çoktan işe gitmiş olmalıydı. Annem moda sektöründe çalışıyor. Maaşı da gayet iyi. Sebebi ne bilmiyorum ama villalarda oturmamız gerekirken götü kırık apartman dairesinde oturuyorduk. Üstelik buda yetmezmiş gibi beni işe gönderiyordu. Artık büyümüşüm de hayatın zorluklarına alışmam lazımmışta falanda filanda. O kadar para kazanıyor napıyor acaba o paraları merak ediyorum. Oflayarak kalktım. Ağustosun son günleriydi. Ve sık olmasada yağmur kendini göstermeye başlamıştı. Bugün şansıma hava çok sıcaktı. Ayağımı sürüye sürüye banyoya girip rutin işlerimi hallettim. Bugün iş aramanın iyi bir fikir olduğunu hiç sanmıyorum. Bu yüzden bizim tayfayı çağırsam sinemaya falan gitsek çok güzel olur. Zekama tekrar tekrar teşekkür ettikten sonra telefonumu elime aldım. Kankeytolarımı aradıktan sonra pofuduk koltuğuma oturup keyifle odama göz gezdirdim. Çok hari- hayır tabikide harika değil mükemmel şekilde dağınıktı. Ama ben bu görüntüyü gerçekten seviyordum. Dolabımın önüne geçtim. Gri şortumu ve sırt dekolteli siyah bluzumu giydim. Telefonumu alıp anneme gezeceğimi anlatan kısa bir mesaj attım. Ayakkabılarımı giyip evden çıktım. Koşa koşa Meral'in evine gittim. O da çoktan hazırdı, beraber çıkıp Avm'ye doğru yol aldık.

Avm'ye vardığımızda bizimkiler kapının önünde bekliyordu. Mete, Uzay, Selin ve Nazlı öylece ayakta durmuş hararetli hararetli birşeyler konuşuyorlardı. Hemen yanlarına gidip ne konuştuklarını sorduk.

"Bende tam restoranda müşterinin başından nasıl bir sürahi suyu boşalttığını anlatıyordum kanka." dedi Uzay.

Ama o bunu nereden biliyordu ki?

1057 kelime... Umarım beğenmişsinizdir. ❤ 😊 😘

Oy ve yorumlarınızı bekliyorum :)

Yeni bölüm yarın gelicek sizi çok seviyorum ♥ ♥

Gökyüzü Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin