1

392 19 2
                                    

Gökyüzü, mavi olmalıydı. Özgür, uçsuz bucaksız, göz kamaştırıcı. Neden öyle değildi? Gökyüzü maviydi mavi olmasına. Özgür değildi, iyi hissettirmeliydi. 

Hissettirememişti. Kırık kalbimin parçaları damarlarımda dolaşıyordu. O herif de hala yüreğimde ayak izleri taşıyordu. Onun o yeşil orman gözlerinde nefes alabiliyordum ki ben, benim uykum da yemeğim de evim de dünyam da orasıydı bir zamanlar. Şimdiyse o güzel elleri, güzel dudakları başkası tarafından dokunulmuş, kirlenmiş. Ellerinden oluk oluk pislik akıyordu, bana baktığında ise gözlerinde sadece bir şey yankılanıyordu, üzüntü. 

Onları tur otobüsünde yakalamıştım. 2 gün kadar önce. Gruptan ayrılmadan 30 dakika önce. Lou'nun yanında çalışan makyöz kızdı bu. Harry'e olan bakışlarını yakalasam da ihtimal vermemiştim. Ne ben ne de kızı kovan Lou. Bizi bilen nadir insanlardan biriydi. Bunun olduğu sıra benimle ilgileniyordu. 

Ne aptaldım. Harry'nin giyindiğini düşünmüştüm, meğersem o soyunuyormuş! Gökyüzü anında bulanıklaşmaya başladığında gözlerimi kapattım ve göz pınarlarımdan elmacık kemiklerime yayılan sıcacık göz yaşlarımın esen rüzgarıyla buluşmasıyla ürperdim. Nemli kumlar avuç içime dolarken nasıl bu kadar aptal olduğumu kendime sormaktan başka bir şey yapamıyordum. 

Okyanus dalgaları ayağımın ucunda çığlıklarımı saklarken parlak gökyüzü ise ruh halimi örtüyordu. Bütün gökyüzü gelip kalbime konsa yine de kapatamazdı yaralarımı. Edilen onca güzel söz, onca hediye ve dövmelerimiz. Ah. Bileğimdeki ipe ve parmaklarımdaki 28 yazısına baktım. 

Bana evlenme teklifi etmişti. 28 Temmuzda. Bundan 3 yıl önce bu sıralar hayranlara görünmeden bir kafede yemek yiyorduk ve buradan sonraki planımız tur otobüsüne geri dönmekti. Öyle olmamıştı. Harika bir otelde harika bir gecenin sabahında yatağın üstüne kahvaltıyla uyanmış ve hayatımın en güzel öpücüğünden sonra ıslak saçlarla, belindeki havluyla Harry'nin diz çöküp bana evlenme teklif edişini izlemiştim. "Sonsuzluktan daha uzun." demişti. 

Yalancının tekiydi. Beni boş hayallerle kandırmıştı. Evlenme teklifi etmiş olsa da evlenememiştik. Grup yeterince kötü haldeydi. Zayn bitik haldeydi. Ailesini özlemişti, gerçek birini sevmek istemişti. Liam ise ona gelen tepkilerden bıkmış durumdaydı. Niall bizi biz yapan tek kişiydi ve o bile yorulmuştu. Zayn gruptan çıkma lafını ilk kullandığında tüylerim diken diken olmuştu. Bunun uzun soluklu düşünülmesi gerektiğini ve onca hayranı düşünmesi gerektiğini ona anlatmıştım. Ben ise sırf bir aptal yüzünden bütün hayranların şok geçirmesine sebep olmuş, benden yüz alan Zayn'in de takip etmesini sağlamıştım. 

Hayranlardan gelen yorumları okumam ve cevap vermem gerektiğini bir anda fark ettim ve yattığım yerden doğrulmadan cebimde sessize aldığım telefonu çıkardım. Zaynden ve annemden cevapsız çağrı yağmuruna tutulmuştum. Yine de umursamadım. Lottie nerede olduğumu biliyordu. Büyük ihtimalle anneme söylemişti. Zayn ise özgürlüğün tadını çıkartmak için Jamaika'ya falan gitmiştir muhtemelen ve beni de çağırıyordur. 

Gözlerimi devirdim ve önce instagrama bakmaya karar verdim. Aktif değildim. Bu yüzden geçen ay attığım fotoğrafına altına atılan yorumları okumaya başladım. Çoğu hayran benden nefret ettiğini yazmıştı, bir çoğu da beni sevdiğini. Hatta ikisini birlikte yazan birini bile görmüştüm. Yorumlar hep aynı ilerliyordu. Ne olduğunu soruyorlardı. Neden böyle bir pislik gibi davranıp defolup gittiğimi soruyorlardı. 

Haklılardı. Bir pislik olduğum doğruydu. Bir pisliğe kandığım da doğruydu.

Onlar beni ben yapan insanlardı. Şu an kendime ait bir adada oturup kafa dinleyebiliyorsam onların sayesindeydi. En kısa zamanda Simon ile konuşup instagramda bir video paylaşmalıydım. Bunu aklıma not ettikten sonra twitter'a geçtim ve Dünya Gündemindeki adımı gördüm. Tıklayıp yazılanları okumaya başladığımda neredeyse şok geçirmiştim çünkü Harry'nin fotoğrafları bana yazılan yorumlardan daha çok paylaşılmıştı. 

A Girl? (One shot) -LarryStylinson-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin