(6 Yıl Önce)
"Chris, nerdesin?" dedi Claire kapıdan girerken.
Lavabodaki tabaklar tavana değecekti neredeyse.Birkaç gündür buradaydık, ev fena batmıştı.
Dolaptan ikinci bira şişesini alırken "Biraları alıp geliyorum." dedim.
"Çabuk ol. Jason gelir birazdan."
Kampa gidecektik bugün. Kamp değildi aslında, her yaz yapardık bunu. Martin yeri ayarlardı, ben de yiyecek-içecekleri.Sabah gidip gece dönerdik.
Dolabın kapağını kapatıp çıktım mutfaktan. Normalde evi böyle bırakan biri rahatsız olur ama kimin umrunda? Annemler iki hafta dönmezlerdi daha. İkinci balayılarının tadını çıkarmakla meşguldüler ve ben evin bana kalmasından mutluydum.
Onlar yokken eve kimin girip çıktığı belli olmuyordu. Ben arkadaşlarını çağırıyordum, onlar kendi arkadaşlarını, ve onlar da kendi arkadaşlarını... Ve ben evi hala toplamamıştım, benim problemim değildi nasılsa...
Dış kapıya doğru yürüdüm; balonlar, konfetiler, tabaklar, bardaklar, önceden onların içinde ne vardıysa da artık yerdeydi. Dışarı çıktım. Tam kapıyı kapatacakken birşey unuttuğum hissine kapıldım. Anahtarlar. Evet. Sen nasıl bir aptalsın diye geçirdım içimden. Tekrar içeri girdim. Nerede oldukları hakkında en ufak bir fikrim yoktu. Arkamdan bir ses gelmeye başladı. Döndüm ve arkama baktım. Claire anahtarları tutmuş sallıyordu.
"Daha arardım onu ben." dedim ve gülümsedim. "Biliyorum, o yüzden aldım ya zaten." dedi ve o da gülümsedi. "Sen git, ben kilitlerim."
Martin'in yanına gittim. Arabanın ön tarafında oturuyordu.
"Bu seferki en iyisi, dostum. Geçen seferkinden bile." dedi.
"Ya, eminim. Geçen sefer kurtlara yem olacaktık, bu sefer de ayılar mı deneyecek şansını?"
Güldü. "O kurt değildi, köpeğimdi. Sana bunu kaç defa söyleyeceğim?"
"Nasıl geldi peki oraya?"
"Getirdiğim bavulun içinde ne vardı sanıyorsun?"
"Yok artık! Bavula mı koydun koca köpeği?"
"Evet, ne var bunda?"
"Hadi çocuklar, gidelim artık." dedi Jean ve arka koltuğa oturdu. Jason bu kızı haketmiyordu. Kesinlikle.
"Selam Chris." dedi Jason. Oyalanmamızın sebebi onu beklememizdi. İki arka sokakta oturuyordu ama buraya gelmesi yıllar alıyordu.
"Bana selam yok mu?" dedi Martin.
"Selam dostum." dedim ve şoför kapısına yöneldim. Martin önüme geçti. "Bu sefer ben süreceğim."
"Hayır olmaz. Geçen sefer az kalsın ağaca tosluyorduk." dedi Claire. Arka koltuğa oturmuştu bile.
"Evet dostum, aynı anda iki işi yapamıyorsun. Olmaz." dedi Jason ve ön koltuğa geçti.
"O zaman önde oturacağım. Kalk Jason."
"Hayır, önde de oturmuyorsun. Kafamı karıştırmaktan başka birşey yaptığın yok." dedim. Bir seferinde sol yerine sağ dediği için yolu kaybettik ve benim sayemde bataklığa düşmekten kurtulduk. Haritayı okuyamıyor ama hala ısrar ediyor gerizekalı.
"Siz bilirsiniz. Beni bu tatlı kızlarla arkada bırakmamalıydınız." dedi ve Claire ' in yanına oturup kapıyı kapattı.
"Sevgilime dokunursan o elini kıracağımı biliyorsun." dedim ve şoför koltuğuna oturup kapıyı kapattım.
" Öyle olsun takım kaptanı." dedi ve güldü.
Sonra hepimiz gülmeye başladık.
"Kim bira ister?" dedi Jean.
"Ben şimdi içmeyeyim." dedim. "Martin haritayı Jason' a ver."
"Bari haritayı ben okuyayım." dedi Martin.
"Zaten o yapmaman gereken şeylerin başında geliyor." dedi Claire.
"Bu kadar gevezelik yeter, yola çıkalım artık." dedi Jason.
Çantayı Claire' e verdim ve motoru çalıştırdım. Jason müziği açtı.
Güzel bir gün dedim içimden.