✍️Sakar.✍️

60 1 0
                                    

Bölüm Şarkısı: Taylor Swift ft. Zayn Malik- I don't wanna live forever

           Parmaklarımla oynarken çaktırmadan Uzay'a baktım. Seda Hanım (Uzay'ın annesi.) konuşup kaynaşmamız için bizi balkona kovmuştu. Ama ikimizden de çıt çıkmıyor, öyle bakıyorduk. Parmaklarımı kütlettiğimde, dilini yuttu zannetmiştim ki konuştu. "Hangi okulda okuyorsun?" kafamı kaldırıp ona baktım. "Haziran koleji." dediğimde hafif gülümsedi. "Yurt dışında okuyordum. Ama artık burdayım. Sanırım bende oraya geliyorum. En iyi kolej orasıymış falan filan. Babamın bok yemeleri." hafifçe güldüm. Sıcakkanlı duruyordu. Filmlerdekilerin, kitaptakilerin aksine kötü çocuk tipi yoktu. Hani şöyle adam öldüren falan. "İyi. Arkadaş oluruz işte. Okulu falan gezdiririm." kafasını arkaya doğru yasladı. "Kızlarla arkadaş olmam. Yani benim kız arkadaşlarım farklı arkadaş. Anlarsın ya." diyip göz kırptığında yüzümü buruşturdum. İğrenç pislik şey. Yatak arkadaşı demeye çalışıyordu. "Siz erkekler, geninizde var değil mi? Kızları kullanıp atmak." omuz silkti. "Her zaman suçu bizde arayacağınıza, birazda onlara baksanız? Kendilerini kullandırtmasınlar. Benim birlikte olduğum kızların hepsi zevk düşkünü orospular." suratım kızarırken ayağa kalktım. Belkide haklıydı. "Daha fazla bu konu üzerinde durmak istemiyorum. Tanıştığıma memnun oldum. İyi geceler." arkamı dönüp koşar adımlarla içeriye geçtim. Sanırım Annem gilde kalkıyorlardı. Herkes tek tek sarıldıktan sonra Seda abla bana sarıldı. "Konuştunuz mu canım Uzay'la? Fazla konuşkan değildir ama." hafifçe gülümseyip kafa salladım. "Konuştuk konuştuk. Tanıştığımıza çok memnun oldum efendim. İyi geceler. " diyip annemlerin arkasından çıktım. Beklediğim kadar kötü geçmemişti. Hepsi fazla sıcakkanlıydı. Uzay o kadar değil ama, beklediğimden daha samimi gelmişti. Ve ben, saçma salak bir şey söyleyip annemin bakışlarına maruz kalmamıştım. Yok mu bana altın kurdele!

                      🌛🌛🌛🌛🌛🌛

          "Meeeğğğlooğğğdiiiğğğ." ellerimi sıkıca kulaklarıma bastırdım. Ulan kulağımla derdin ne Arizona Kertenkelesi seni! Göz bandımı çıkartıp sağ gözümü açarak tek hücreli, amip arkadaşım Adel'e baktım. Ellerini iki yanda açmış, ağzı fil girecek kadar açık bağırıyordu. Akıllısı beni bulmaz delisi peşimden ayrılmaz. Böyle dediğime de bakmayın o benim tek kız kardeşim. "Küçük dilini yutarsın lan inşallah! Derdin ne bu saatte? Bana bak git başımdan ses tellerini gitar yapıp gıy gıy çalarım." gitmeyeceğini biliyordum. Ama sussa iyi olurdu hani. "Kızım yarın okullar açılıyor. Kalkta alışverişe falan gidelim. Akşam olacak nerdeyse hala yatıyorsun ya!" Okullar açılıyormuş muş. Hadi ordan yalancı seni. Bak ben bir takvime bakayım o kafanı nasıl bacağının arasına sıkıştırıp top gibi yuvarlıyorum seni! Uyuşuk bir şekilde ayağı kalktım. Beş kelime yirmi sekiz harf olduğuna bakmayın. Kalkana kadar iki saat geçti. Telefonumu komidinin üstünden alıp tarihe baktım. Bakmaz olaydım! Lan! Harbiden yarın okullar açılıyor! "Ne duruyorsun lan kalk alışverişe gidiyoruz." diyip Adel'i çekiştirdim.

                         🚗🚗🚗🚗🚗

          "Ben şu elbisenin sarı, sırtı komple açık, bel kısmında kurdele olsun, yanlız kurdelesi ne büyük olsun ne küçük. Orta boy. Etek uçları fırfırlı, kalın askılı, önü v yaka, ama çok açık olmasın. Mini, kadife kumaş olanını istiyorum." gözlerini belirtip tip tip baktıktan sonra kafasını sallayıp elbiseyi bulmaya gitti. Resmen alışveriş merkezini alt üst etmiştik. Kafamı sağ tarafa çevirdiğimde bana doğru gelen, içi tamamiyle dolu, ki ucuda Allahu Ekber dağları gibi (süren kişi görünmüyordu.) alışveriş arabasını gördüm. "Meğğloodiiğ!" Adel'in cırtlak sesine yüzümü buruşturdum. Mağazayı satın alsaydın yavrum direk. Hayır yani iki saat beklemek zorunda kalmazdık. "Hadi yeter bu kadar alışveriş. Gidelim." ona söyleniyordum ama, benimde pek farkım yoktu yani. Bayaa alışveriş yapmıştık. "Ay ben çok yoruldum. Gidelim bir kahve içelim. Ondan sonra eve geçeriz. Yarın ne giyeceğimize bakarız. Nede olsa ilk gün. Tüm gözlerin üzerimizde olması lazım. Zaten öyle ama olsun. Yeni gelenler olacaktır elbet. Cool ve umursamaz takılmalıyız..."

                  👣👣👣👣👣👣👣

           Evet erkadaşlar, okulun ilk gününde geç kalan bir insan. Evet o benim! 8.30 da giriyorduk ve şuan saat 9.02ydi. Üstümü  giyinip hemen Arabaya koştum. (multimedia.) Adel beşyüz tane mesaj atmış. Onlara geri dönmeden gaza basıp okula gittim.  
    
             Arabamı park etmiş okul bahçesinde dolanıyordum. Gören herkes yanıma gelmiş, ne kadar değiştiğimi ve güzel olduğumu söylemişti. Ayol üç ay oldu kız ne değişmesi? Adel, yanında Burçak'la kamelyanın altına oturmuş, ağzı açık bir yeri izliyordu. Hafif kaşlarımı çatıp yanlarına ilerledim. Nereye bakıyor lan bu böyle dingil gibi? Yanlarına vardığımda ikiside beni fark etmedi. Adel'in omzunu hafifçe dürtükledim. Öyle bi dalmış ki bakmadı bile. Biraz daha sert dürtükledim. Biri üzerine çimento falan mı döktü? Artık ayı gücünde dürtüklemeye başladım. Sandalyeden düşecek mal. Şükür ki beni farkedip "Ne var be?" diye bağırdı. "Nereye bakıyorsun kız sen öyle?" diye sorup kafamı baktığı yere çevirdim. Kaşlarımı hafifçe kaldırıp gülümsedim. Uzay Yankı, siyahlar içinde cool bir şekilde duvara yaslanmış, elinde sigarası yanında da en az onun kadar taş olan bir çocukla konuşuyordu. Yanına gitsem ne tepki verir ki? Bunu bir dakika kadar düşündükten sonra omuz silkip yanlarına ilerledim. Adel arkamdan bağırıyordu. "Melodi nereye, kız gelsene buraya, bak tersler rezil olursun." onu takmayıp ilerlemeye devam ettim. Sigarasını söndürüp kafasını kaldırınca ona doğru gittiğimi gördü. Ulan çocuk dibimde ne kadar yürüdüm amq? "Selam." diyip gülümsedim. Ne olur tersleme, ne olur tersleme. Kaşlarını kaldırıp bir baktı. Sonra hafif gülümsedi. İşte bu be! "Selam Güzelim." acaba Herkese böyle mi davranıyordu yoksa bu bana mı özeldi? "Ben de Kayra." yanındaki çocuk elini uzattığında gülümseyip elini sıktım. Gamzeli jojuk seni. "Kaçıncı sınıfsın?" diye sordu şu gamzeli jojuk. "Son sınıfım. Sen?" elini Uzay'ın sırtına atıp "Bizde son sınıfız. 12-F  desin inşallah?" dediğinde kaşlarımı havaya kaldırıp "Maalesef, 12-D deyim ben." gözlerinden bir an hayal kırıklığı geçti. Yada ben öyle gördüm. Yani sonuçta, ne için üzülecekti ki? Benle aynı sınıfta olmadığı için mi? Daha adımdan başka bir şey bilmiyordu bile. Zilin sesi duyulduğunda ensesini kaşıyıp "sıraya geçelim o zaman." diyip ilerlemeye başladı. Uzayda gözüyle işaret edip yavaşça yürümeye başladı. Zannettiğimden daha da sıcakkanlıydı belkide. Ama hikayelerde, filmlerde görmüşsünüzdür heralde. Çocuk her zaman kötü. Ukala. Kendini beğenmiş. Belki oda öyleydi. Zaman gösterecekti artık. Ama ben kesinlikle kötü birisi olduğunu düşünmüyordum.

            "Bu sene hepinizin daha disiplinli olacağını..." hayır bu adam susmuyordu. Saat 10'a geliyordu ve bu adam hala konuşuyordu. Öyle ki benim ömrümde konuştuklarımı toplasanız bu kadar etmezdi yani. (!) "Kızım şimdi gidip suratına bir tane çakacam ha. İlk günden okuldan soğutuyolar. Amına koyduğum susamadı bi." Adel e kelimesi kelimesine katılıyordum. Oflayıp tam 'sikece-' diyordum ki sınıflara geçmemizi söyledi. Adel'le yavaş yavaş yürüyerek sınıfa ilerledik. Saçma cümle oldu sanki. E adamın sözlerinden beynim sulandı canım idare edin.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jan 05, 2018 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Romantik Kro. Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin