Krep

12 2 0
                                    

Evin temizliğini bitirdiğimde saatin dokuza yaklaştığını farkedip dudaklarımı birbirine bastırdım. Okulların açılmasına son iki hafta kala yaptığım temizlik günü, yorgunluk vücudumu esir alırken mantıksız gelmeye başlamıştı. Neden günümü temizlik yaparak geçirmiştim ki? Tamam. Temizlikten farklı şeylerde yapmıştım. Televizyon veya camı izlemek -sanırım yan evi demeliydim- gibi. Sonuçta saat dokuzdu ve ev sabun kokuyordu.

Yaz sıcağı, akşamları da şiddetle kendisini gösteriyordu. Evin neredeyse tüm camlarını açmama rağmen hala sıcaktan bunalıyordum.

Dolabımın kapağını açtım ve içinden gri renginde olan mini şortumu alıp bacaklarımdan geçirdim ve mutfakta hazırladığım soğuk portakal suyunu şifonyerin üzerinden alıp balkona ilerledim.

Bugün balkonu da temizleyerek hayatımı kurtaran bir girişimde bulumuştum. Ciddi anlamda her gecemi balkonda geçirmeyi planlıyordum. Beni bu sıcaktan kurtarabilecek tek yol buydu.

Balkona çıktığımda karşı balkonda yarı çıplak bir şekilde parmaklıklara yaslanmış, sigara içen Bay Mükemmel'i gördüğüm an nefesimin bir anlık kesildiğini farkettim. Gökyüzünün karanlık olması ve evlerimizin arasındaki yaklaşık beş metrelik mesafe nedeniyle yüzünü ayrıntılı bir şekilde göremesemde vücut hatlarını, özellikle mükemmel omuzlarını rahatlıkla görebiliyordum.

Kendime gelip gözlerimi hızla vücudundan ayırıp yüzüne sabitlediğimde, sigarasını dudaklarının arasından çekti ve gözlerini kısarak dumanını havaya üfledi. Sigaradan nefret ederdim. Ama o Bay Mükemmel'di. Her şey onunla mükemmel gözüküyordu.

Beni süzdüğünü farkettiğimde hızla gözlerimi kaçırdım ve elimde duran büyük bardağın içindeki pipetten bir yudum çekip yerdeki pofuduk koltuğun üzerine oturdum. Evin içine hiç uğrmayan hafif serinlik vücudumu rahatlatmaya başlamıştı.

Portakal suyundan bir yudum daha alırken balkon parmaklıklarının arasından göz ucuyla ona baktığımda sırıttığını, yatak odasından balkonuna vuran loş ışık nedeniyle görebiliyordum.

Benim yatak odamdan vuran ışık nedeniyle ona baktığımı görebilme ihtimali aklımdan geçtiğinde hızla gözlerimi kaçırarak ayaklarıma bakmaya başladım.

Cidden saçmalıyordum. Adını bile bilmediğim birine saçma sapan duygular hissediyordum. Belki de bir kız arkadaşı vardı ki kesin vardı. Nasıl olmayabilirdi ki? Cidden fazla etkileyiciydi. Bunu daha önce düşünmediğim için kendime bir kez daha kızdım. Hissettiklerim ciddi anlamda aptalcaydı.

"Bir dahaki sefere perdeyi çekmeni öneririm."

Sokak sessiz olduğu için kulağıma kusursuzca ulaşan sesi düşüncelerimi bir kenara fırlatmıştı.

Başımı ona çevirdim ve pipeti dudaklarımdan ayırıp kaşlarımı istemsizce kaldırdım.

"Anlamadım?"

Onunla konuşmak tüm organizmamı durdurup başımı döndürüyordu. Üzerimde bıraktığı etki nedeniyle kendi tekrar kızdım.

Elindeki sigarayı yanındaki masanın üzerinde duran küllüğe bastırdı ve tekrar bana baktı.

"Üstünü değiştirirken."

Dudaklarından dökülen kelimeri beynim henüz tam olarak algılayamadan yüzümdeki yanma hissi kendini ortaya atmıştı. Yanalarımdaki kızarıklığın bu sefer kalıcı olup genlerle de aktarılabilecek seviyede olduğunu düşünürken bir yandan da cevap olarak verebileceğim bir iki kelimeyi bir araya toplamaya çalışıyordum.

"Sende gözlerini kapatmayı denemelisin."

Hızla oturduğum yerden kalkıp cevap vermesini beklemeden odaya girdim ve balkon kapısını kapatmadan perdeyi çektim.

Beni iç çamaşırlarımla görmüştü. Bu gerçek beynimi etkisiz hale getiriyordu. Cidden. Beni ne kadar utanç bir duruma düşürdüğünün farkında değil miydi? Sürekli kızarmamı sağlıyordu.

Üstümü değiştirirken beni izlemişti.

Neden perdeyi çekmeyi akıl edememiştim ki!

Elimdeki bardağı şifonyerin üzerine bırakıp kendimi, düşüncelerimle yüz üstü yatağa fırlattım.

- - -

Israrla çalan zil sesine daha fazla dayanamayarak göz kapaklarımı zorlukla araladım.

Yatakta doğrulurken kimin gelebileceğini düşündüm ve sonuç: hiç kimse.

Merakla yataktan indim ve hızla odadan çıkıp merdiven basamaklarından ikişer ikişer atlayarak kapıya ulaştım.

Kimin geldiğini bilmiyordum ama beni bu halde görünce bu sokaktan bir daha geçmeyeceğini çok iyi biliyordum.

Uykulu bir şekilde kapıyı açtığımda karşılaştığım boşluğu inceleyip gözlerimi ovuşturdum.

Her ne kadar gerçekçi olsa bile duyduğum zil sesinin hayali olduğunu düşünüp kapıyı kapatırken yerdeki krep dolu tabağı farkettiğimde gözlerimi bir kez daha ovuşturdum.

Cidden ayak parmaklarımın karşısında krep dolu siyah bir tabak vardı.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 04, 2014 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

UMUTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin