Tek bölümlük bir 'HanKer' hikayesidir.
Rabia'nın isteği üzerine yazılmıştır. Umarım senin istediğin gibi olmuştur Rabiacım :) Senin fikirlerinden yola çıkarak elimden geldiğince hayal ettiğin gibi bir şeyler yazmaya çalıştım ;) İyi okumalar herkese :)
Aslında en başta her şey çok güzel başlamıştı.
Benim için ayrılan kuliste saçımı ve makyajımı son kez kontrol ettikten sonra heyecanlı bir şekilde yayın saatini bekliyordum. Görevliler kalabalık ve geniş mekanda koşuştururken birkaç fotoğraf bile çekinmiştim.
Bu gece içimde tuhaf bir şeyler vardı. İçim içime sığmıyor ve engelleyemediğim bir coşku tüm bedenimi ele geçiriyor, bu da sürekli olarak gülümsememe yol açıyordu. Sanırım canlı yayın heyecanından kaynaklanan bir durum bu.
Vakit geldiğinde ekipten bir görevli kibarca kapımı tıklatıp, kafasını araladığı kapıdan içeri soktu.
“Son 10 dakika Hande Hanım.”
“Tamam.” dedim sürekli olarak açılan yakamı çekiştirip ayağa kalkarken. “Geliyorum.”
Kulisten çıkıp, geniş koridorda yürümeye başladığım sırada, biraz ötede Kerem’i ellerini cebine sokmuş bir halde kendisine ayrılan odanın önünde buldum. Beni görür görmez yaslandığı duvardan doğruldu ve ellerini ceplerinden çıkartıp bana gergin bir gülümseme yolladı. Sanırım canlı yayın heyecanı onu da etkisi altına almıştı.
“Selam.” dedim yavaş adımlarla önünde durup, hafifçe gülümseyerek.
“Selam.” diye karşılık verdi boğazını hafifçe temizleyip, beni ayaklarımdan başlayarak hızlı bir şekilde süzerken. “Çok güzel görünüyorsun.”
“Teşekkürler.”
“Hande Hanım?”
Koridorun diğer tarafından koşturarak bize doğru gelen ekip görevlisi bayan kısa diyaloğumuzu böldüğünde ikimiz de ona doğru döndük.
“Kanalın ‘Instagram’ sayfasındaki bütün hayranlar çıldırmış durumda.” dedi gülümseyerek beni ve Kerem’i süzerken. “Israrla HanKer fotoğrafı istiyorlar.”
Kerem’le göz göze geldikten sonra aynı anda yeniden görevliye doğru döndük ve onun heyecanlı konuşmasını dinlemeye devam ettik.
“Yayına son 8 dakika.. Hemen halletmemiz gerek.”
Kerem’le tekrardan birbirimize bakıp aceleyle Kerem’in az önce yaslandığı beyaz duvarın önüne geçtik ve beklenilen pozu verdik. Görevli fotoğrafı çeker çekmez koşar adımlarla geldiği yöne doğru yürümeye başlarken arkasından şaşkınlıkla baktım.
“Rica ederiz.”
“Hadi gel.” dedi Kerem az önce görevlinin arkasından iğneleyici bir fısıltıyla söylediğim cümleye gülerken beni kolumdan çekiştirerek.
Birlikte uzun koridordaki koşuşturmacanın arasında yürüdükten sonra diğer konukların da bulunduğu alana yöneldik. Canlı yayına girilmiş ve Beyaz çoktan esprilerini patlatmaya başlamıştı bile. Karşımızdaki ekrandan yayını izlerken birden kalbimin olması gerekenden daha hızlı çarpmaya başladığını fark ettim. Canlı yayın güzeldi ama çok fazla heyecan ve gerginliği de beraberinde getiriyordu.