"Yeter artık bıktım anlıyor musun bunaldım yapamıyorum kaldıramıyorum artık" diye boğazı yırtılana kadar bağırdığında Harry, Louis mutfakta kendine yeni bir çay hazırlıyordu. Bu onlar için artık alışkanlık haline gelmişti. 6 ayda 1 ikisinden biri çileden çıkar ve ortalık toz duman olurdu. Artık öyle bir duruma gelmişlerdi ki tüm bu şeyleri umursayamaz olmuşlardı. Beyinlerinin belirli kısımlarında oluşan sorunlar onları bu hale getirmişti.
Louis çayını alıp salona geçtiğinde Harry çok sevdiği koltuğunda oturup tırnaklarına oje sürmekle meşguldü. Bir yandan söylenmeye devam ediyordu. Louis telefonundan her zamanki gibi Twitter'a girdiğinde Harry "artık ayrılmak istiyorum" dedi. İşte bu biraz yeniydi. Yıllardır süregelen gizli ilişkilerinin üzerlerinde oluşturduğu baskı onları hastalıklı insanlara dönüştürmüştü. Her an her şekilde kavga edebilirken her gece yatağa mutlu bir şekilde girerlerdi. Sorunları asla uzun sürmezdi. Çünkü bunun artık alışıldık bir şey olması onların da bir şeyleri daha az sorun etmesine ama aslında daha çok sorun olmasına sebep oluyordu. Fakat ayrılmak istemek? İşte bu biraz yeniydi.
Çayı elinde telefona bakarken donup kalan Louis emin olmak istercesine Harry'e baktı. Harry hala ojesini sürmeye devam ediyordu. Ne dediğinin farkında değildir diye düşündü ve çayında ikinci bir yudumu alırken Harry "beni duyduğunu biliyorum" dedi. Louis onu duyuyordu ama Harry kendini duyuyor muydu? 7 sene kahrolası 7 sene tüm hayatları mahvolmuşken ve her şey bir o kadar güzelken ne demek ayrılmak istiyorum? Louis onun bunu gerçekten nasıl diyebildiğini anlayamıyordu. Bütün o atlatıkları ve atlatmaya devam ettikleri şeylerden sonra Harry gerçekten ayrılmak istediğini mi söylüyordu? O, onun için tüm sikik sorunları daha kolay hale getirmeye çalışırken gerçekten ayrılmak mı istiyordu? Pekala istediği gibi olsundu o zaman istediği ayrılığı alacaktı.
Louis "Duydum" dedi. Harry cevap beklercesine ona bakarken omuz silkti. Bu bir nevi kabullenmeydi. Umuyordu ki Harry anlamıştı.
Harry gerçekten anlamıştı. 1 saat sonra ojeleri kuruyan Harry'i odada eşyalarını toplarken bulmuştu Louis. Bu gerçekten oluyor muydu? Yani gerçekten ayrılıyorlar mıydı? Peki neden bir şey hissedemiyor ve aslında çok şey hissediyordu? Kalbinde kocaman bir boşluk vardı ama aslında her şey iyi gibi geliyordu. Sanki yağmurlu bir havada rüzgarda kalmış gibiydi ama aslında bir yerlerde güneş yeni doğuyor kuşların cıvıltısı geliyordu. Onu seviyordu ondan nefret ediyordu fakat artık katlanamıyordu.
Harry valiziyle evden çıkarken Louis gözlerini Harry'nin en sevdiği koltuğa dikmişti. Bir gözyaşının gözlerinden akıp yere düşmesi kadar süreden sonra kapı sesi duydu. Gitmişti. İlk kez ve belki de son kez. Geri gelir miydi? Peki bu akşam kendisi mi uyumak zorundaydı? Kendisi nasıl uyurdu ki? Her gece ona şarkı söyleyen biri olmadan uyuması mümkün müydü? Peki sabahları kahvaltıyı kim hazırlayacaktı? Peki kimi sevecekti? Bundan sonra birini sevmesi mümkün müydü kü? Arkadaşları ona bunun iyi olduğunu ilişkilerinin çoktan bitmesi gerektiğini ve artık devam etmesini söyleyecekti ama böyle bir şey mümkün müydü?
Louis bir süre bunu mümkün sandı. Yaklaşık 6 ay kadar. 6 ay boyunca gerçekten hayatın daha eğlenceli olduğunu düşündü başkalarıyla çıkmaya karar verdi bazılarıyla yemeğe çıktı taa ki o güne kadar. Harry albüm yapmıştı. Aslında Louis ile birlikteyken de bunun için çalışıyordu zaten ama Louis bu 6 içinde Harry'e dair bir şeyleri silmeye çalıştığı için bunu da aklından çıkarmıştı ve işte şimdi radyoda Harry'nin albümünden bahsediyorlardı. Yeni biriyle kahvaltı için ufak bir kafede buluşmuştu ve radyo şu an randevusunu baltalıyordu. Küçük drama kraliçesi diye düşündü istemese bile yine yapıyordu yapacağını.