...çok üşümüştüm aniden titreyerek uyandım.Ölmüş olmam lazımdı.Yani öyle olur ya genelde. Soğuktan tir tir titreyerek hayata son vermek...
Kar yağıyor yağdıkça benim ümitsizliğim artıyordu. Nasıl uyanabilmiştim ben? Kim uyandırdı beni? Sırtımdaki battaniye kendiliğinden gelecek değildi ya.Her şeyi geçtim ben o eve nasıl geldim?
Tanımadığım evde mutfak olarak tahmin ettiğim evden sesler geliyordu. Tabak,kaşık,çatal sesleri,ocaktanda kaynamaya çıkmış ve eve kokusu yayılmış taze çay. Belliki iyi bir yerdeydim ve o hazırlıklarda banaydı. Kalkmaya çalıştıkça beynim gözlerimden fırlayacak gibi oluyor çırpındıkça dahada kalkamaz hale geliyordum. Pes edip rahat koltukta etrafı seyretmeye ve olanları hatırlamaya çalıştım. Tek hatırladığım şey para çekmek için evden çıkmam. Gerisi yok. Bankaya varamamışımdır belki yada para çektim sonra kapkaççının azabına uğradım ve bu iyi insan her kimse o beni kurtarıp buraya getirdi. En mantıklısı buydu şimdilik. Üzüldüm tabi. Çekmek için gittiğim para benim alacağım ilk bursum olacaktı. Ama ben parayı çektiysem neden hatırlamıyorum. Ev arkadaşım merak etmiştir şimdi. Aramak için çantamdan telefonumu almalıydım gözlerimle o evde çantamı aradım ama bulamadım.Sonra sehpada duran birçok gazete ve dergiler dikkatimi çekti. Yine bir grup genç tarafından eylem yapılmış, tazyikli suyla eylem son bulmuş. Bu halde olmasaydım o genç grubu desteklemek için hemen bende eylem yapardım üniverstelilerle. Hakkımızı aradım.Durmazdım. Daha öncede birçok defa yaptmıştım bunu. Sonra duvardaki sevimli guguklu saate gözüm ilişti. Çok sevimliydi sanırım ev sahibiyle zevklerimiz aynı. Saatin tiktaklarıyla uyanmıştım. Düzenli bi ritimle beni hayata döndürmüştü sanki. Saatin yanında bir çok raf monteli duvara. Üzerindede oldukça küçük kilitli sandıklar var. Hemen altında televizyon sehpası var ama televizyon yok üstünde.Fakirlikten gibi görünmüyor. İzlemediğinden olsa gerek.Göz kapaklarım ağırlaşmaya başladı. Bana her ne olduysa çok canım yanıyordu. Galiba gerçekten kapkaççının işiydi bu.Çantamın peşinden koşarken düşmüş olabilrdim.Elimdeki çizikler ve bacağımı hissedememem bundan olabilirdi.Yada araba çarpmış olabilirdi.Elimi hareket ettiremiyordum bir daha keman çalamam diye korkmaya başladım.Çok üzüldüm. Canımda çok acıdığı için birden istemsiz olarak ağlamaya başladım hıçkıra hıçkıra. Durduramıyordum kendimi çünkü anlayamadığım şeyler olmuştu. Bir müddet sonra hıçkırıklarım çığlığa dönüşmüş olsa gerekki ev sahibi tahmin ettiğim kişinin ayak seslerini duydum. Ama gözlerimi açmama fırsat vermeden sakinlerştirici iğne vurdu bana. O gün akşama kadar uyumuşum. Yeniden gözlerimi açtığımda cama bakıp karın durduğunu gördüm,yıldızlar ilk defa bu kadar güzel görünüyordu gözüme. Canım eskisi kadar acımıyordu bu defa. Konuşabilecek duruma gelmiştim ama ev sahibinin uyuduğunu düşünerek ses çıkarmadan uyumaya ve herşeyi sabah öğrenmeye kara verdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Saatin tik'takları
FantasyÇok zeki olduğu tahmin edinilen bir kız,bir grup SDY(saklı devlet yolu) ajanları tarafından kaçırlır.Her olayda bir yerlerden saatin tik tak sesleri gelir.Bu düzenli ritimlerin etkisine dayanamaz ve kısa süreli kendinden geçer daha sonrada anlamadığ...