Bölüm 1 "Fok Balığı"

24 1 0
                                    

Hayat bazen size oyun oynar. Bu oyunu kazanırsanız kaybettiklerinizi telafi edebilirsiniz. Fakat bu oyunu kaybederseniz, elinizde telafi edecek en ufak bir duygu kalmaz. Ayla oyunu kazanmaya çalışsa bile ona çelme takacak kişileri engellemek zorunda bu yüzden daima dikkatli....
****

Her zamanki olağan günlerden birini yaşıyordum. Kahvaltımı yapmış okul pantolonumu evde kırk tur attıktan sonra zoraki giymiş annemin öğle yemeğimi hazırlamasını beklerken hoşbeş ediyordum.

"Anne bu pantolonun büyük bedeni yok mudur ya? Valla her sabah yürüyemiyorum bile."

"Ayla kızım bu kaçıncı ama! Zaten pantolonları giyince pantolon giymiş fok balığı gibi oluyorsun. Etek giysen daha beter! Allah bizi o günlerden korusun! Yok kızım en büyük beden bu 30 beden üstü getirmiyorlarmış."

"Fok balığı ne anne Allah aşkına çok kırıldım bak sana. Aşk olsun!"

"Servis geldi dur şunu sarayım da hadi selametle!" diyerek elindeki sandviçi çantama koydu.

"Görüşürüz anne"

"Ayla kızım dur dur paran var mı? "

"Var anne var benim param"

"Tamam kızım dikkatli ol"

Annemin tonla lafından sonra sonunda servise binebilmiştim. Telefonumdan Sertap Erener'in Olsun şarkısını açıp kafamı cama yasladım. Yasladım yaslamasına ama daha fazla dayanamayıp kaldırdım kafamı. Aldığım 40. darbede bana birşeyler oldu galiba.

"Ersin abi biraz yavaş ya tabakhaneye bok mu yetiştireceksin!" Diye adamcağıza çemkirince adam da haliyle cevabı yapıştırdı.

"O bok sen mi oluyorsun güzel evladım" dedi ve en kötü gülüşünü attı bana. Günlük rezil olma kotamı da böylelikle açmış olduk. Desteğinden dolayı Ersin Abiye teşekkür ederiz.

Sıkıcı geçen yolculuk ardından okula varınca ilk dersin beden olması beni iyice yıkmıştı. Soyunma dolabından bir eşofman çıkarıp üzerime geçirdim. Bu sağlam olan ve benim gibi 70 kilo bir kıza dayanan tek eşofmandı. Üzerime gri bir tişört geçirip açık sarı olan saçlarımı tişörtün içinden çıkardım. (Bu kadar betimledin şimdi bul bakalım bir model, Hatice diye söylenmesem daha betimleyecektim)

O sırada Rana dibimde bitti.

"Bebeğim seni çok özledim" diyerek sarıldı. O an neye uğradığımı şaşırdım.

"Rana sadece hafta sonu vardı arada sakin ol" diyerek ona iğneleyici bakışlar attım.

"Aşkım senden bir şey isteyecektim. Benim için çok önemli hayati bak valla. " Dedikten sonra yavru köpek bakışları atmaya başladı.

"Söyle Rana yine ne var" dedim sessizce.

"Senin şu kot ceketini bana bir günlüğüne verir misin seninkinin bedeni büyük ya boyfriend gibi oluyor valla bak tertemiz vereceğim geri noolur!" Diye yalvarınca kıyamayıp verdim ceketi.

"Ayla'm sen en büyüksün! Valla bak diyete gerek yok bence taş gibi kızsın tütütütü!" Diye suratıma tükürdü.

Ben onu kovalamaya başlayınca o da kaçtı tabii haliyle. Sonrası vahim! Spor salonundaki bir kızın laflarına maruz kaldım.

"Ya kızım koşmasana yer sallanıyor. Senin yüzünden deprem oldu sanacaklar!" Diyerek kahkaha attı tanımadığım ama bizim sınıfa yeni gelmiş olduğunu tahmin ettiğim kız. Durur muyum bende yaptım bir aptallık.

"Kes be fasulye çubuğu! Az daha aç kal o kıçına önüne tak silikonları sonra bana laf söyle öyle yağma yok! Şimdi git o detoks sularını iç sen kıçın çıkmış!" Diyerek kıza adeta meydan okudum.

"Sen ne silikonundan bahsediyorsun be! Gerizekalıya bak sen!" Diyerek üzerime saldırdı. Tokat atmak için uzattığı zayıf kolunu yakalayıp tokatı geçirdim. Kızın dudağı cidden silikon çıktı. Dudağı patlayınca konu müdüre kadar uzadı. İki gün uzaklaştırma alınca eve gönderildim. Otobüse binip evin yolunu tuttum. Her zamanki taktik! Yaşlı olmayan amcalara yer vermemek için uyumuş numarası yap! Son durağa kadar uyumuş numarası yaptım. Sonra yerimden kalkıp otobüsten atladım. Evimiz durağa yaklaşık 30 dakika uzaklıktaydı. Bende bu yüzden yürüyordum. Hızlı bir şekilde yürümeye devam ederken arkamda bir ses işittim. Boş sokakta yankılanan ayak sesleri. Hızla ilerlemeye devam ettim. Sonra bir el beni ara sokağa çekti. Dudaklarımdan dökülen çığlık sokağı inletirken bir çocuk bana sessiz olmamı işaret ediyordu. Birinden saklandığının farkına varıp ona eşlik ettim. Sokağın önünden bir çocuk geçerken birlikte ayağa kalktı ve beni de kaldırdı.

"Ne kadar teşekkür etsem az. Seni yemeğe davet edebilir miyim güzel hanımefendi diyerek gülümsedi. Gülünce yanağının kenarında çıkan çukur öylesine huzur dolu görünüyordu ki anlatamam...

"Şey anneme haber vermem lazım belki daha sonra diyerek gülümsedim. Sarışın denilebilecek kadar açık renkte idi saçları. Ona aşk değil samimiyet hissettim. Bu gerçekten hoş bir samimiyetti.

"Pekâlâ küçük hanım o zaman numaramı vereyim ne zaman istersen arayabilirsin. Ama tek bir şartım var. Bir dahaki sefere ağzından sular akmasın lütfen diyerek gülümsedi.

"Şey... ben saçlarını çok beğendim de... O yüzden... Şey yaptım. Kusura bakma diyerek gülümsedim. Açığımı kapatmaya çalıştım.

"Ah tamam o zaman sokaktaki yakışıklı diye kaydettim diyerekten böbürlendi.

"Tamam yakışıklı bey diyerek ona veda ettim.

Aslında bu durum oldukça saçma idi. Sebebini bilmeden birinden saklandım sonra da sokakta gördüğüm bir çocuğa yemek sözü verdim. Bunlar benlik değildi. Ben evde kitaplarımı okur nasıl kilo verebileceğimi araştırır dururdum ha birde Wattpadd'de hikayeler yazardım. Okurdum. Bu biraz fazla... yanlış gelmişti. O çocukla görüşmeyecektim. 

Selam tatlımlar! Öncelikle ilk bölümden olacakları tahmin etmişsinizdir. Ama sizi 4 köşe yapacağım (: Okumaya devam!

Fok BalığıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin