Medya Lorde(Onun Gambit olduğunu biliyorum ama karaktere en uygun oydu)
Tiffany kasabaya doğru yavaş yavaş ilerleyerek kasabaya ulaştı. Kasabada ismini unuttuğu biriyle karşılaştı ikiside birbirine bakıyordu. O sırada üstlerinden bir baykuş geçti ve tam o sırada yanlarına kırmızı göz maskeli biri düştü. Tiffany ne olduğunu anlamamıştı ama kasabayı keşfe çıkmak istediği için oradan ayrıldı.
Çok garip olduğunu düşünüyordu... yani onu tanıyordu ama ismini bilmiyordu. Bu yüzden o da kimseye ismini söylememe kararı aldı. Etrafta dolaşırken aklına bir markete gitmek geldi oradan geçen birinin yanına yaklaştı ve marketin yerini sordu.
Yaşlı kadın ilerideki camında etler ve bazı eşyalar olan yeri gösterdi. Tiffany teşekkür edip hızla markete ilerledi. Marketin kapısından girdiğinde yine tanıdığı ama ismini unuttuğu kişiyi gördü. Yanına yaklaştı ve"Hey baykuş kız"dedi.Elise yanına gelip ona baykuş kız diyen kişiye baktı biraz durdu... ismi neydi bunun. Tam ona adını soracakken kitabı parladı. Kitabı çıkardı ve son sayfasını açtı
Yeni Kural: En Tecrübeli 2 kişi En Tecrübesiz 2 Kişi İle Ekip Olmak Zorundadır.
Elise bunu okuduktan sonra karşısındaki kıza baktı. "Hey"dedi"Ekip olmaya ne dersin?"
Tiffany şaşkınca Baykuş Kız'a bakıyordu. Ekip olmak istediğini söyledi. Derken bir anda Tiffany'nin kitabı parladı. Kitabı çıkarıp baktığında.
Yeni Kural: Tecrübeli Biriyle Ekip Olmak Gereklidir.
Yazısını gördü. Karşısındaki kıza bakıp gülümsedi. "Ekip olalım ama öncesinde tanışmamız gerek sanırım"dedi.Elise bir anda bunun zeka yarışı olacağını da fark etti aynı zamanda karşısındaki kız ile de ekip olmuştu. Tekrardan gülümsedi ve"Eğer ekip olmasaydık sana bunu söylemezdim ama asla kimseye adını söyleme... bana bile" dedi. Tiffany onayladı ardından"Peki ne diyeceğiz"dedi.
Elise"Sen bana Owl de bende sana Terry diyeyim"dedi ardından "Sende Terry tipi var" diye ekledi. Tiffany bir kahkaha atarakbunu da onaylayınca market alışverişine devam ettiler. Birinci ekip kurulmuştu.-ELİSE-
Mutluydum çünkü büyük ihtimal zeka yarışını ilk fark eden bendim. Terry ile alışverişi bitirmiştik. Aklıma kalacak bir yer bulmamız gerektiği geldi. "Hey Terry" dedim. Terry bana baktığında "Kalacak bir yere para ödemek yerine bir mağarada kalmaya ne dersin?" dedim. Terry anlamamış gözlerle bana bakıp"Neden kendi evlerimize gitmiyoruz ki?" dedi.Dehşetli gözlerle Terry'e bakarken"Ne demek yani Elf Cinini tekrar eve döneceğim diye orda bıraktın?"diye sordum. Terry suçlu gözlerle bana bakıyordu. Biraz sakinleşince tekrar ona baktım. "Bu kitapta da yazan bir şey Terry" dedim. "Neyse... önemli bir parçayı kaybetmiş olsanda en azından başka bir şeyi orada bırakmamışsın" diye de eklediğimde biraz daha rahatlamış gibiydi.
"Şimdi yeni bir elf cini istiyor musun?"diye sorduğumda onaylar anlamda kafasını salladı. Sinsice gülümsediğimde yüzü düştü ve"Sanırım hoşuma gitmeyecek bir şey olacak"dedi. Bu tepkisiyle biraz daha sırıtırken"Olivia"diye bağırdım. Terry hala şüpheyle bana bakarken bir baykuş sesi duyması yüzünü buruşturmasına sebep oldu.
Biraz sonra Olivia yanımıza gelmişti. Büyüme Emri'ni kullanarak büyümüş baykuşumun sırtına atladığımda Terry bana 'Sen Aptalsın' şeklinde bakıyordu. Elimi ona uzattığımda"Ben o şeye binmem" dedi. Gözlerimi kısarak ona baktım ve"O zaman seni buna yem yaparım"dedim.
________"Bundan hiç hoşlanmadım" diye söylenen Terry'e "Sana Elf Cini isteyip istemediğini sordum. Sende istediğini söyledin. Eğer istiyorsan bir günlük buna katlanacaksın" dedim. Gözlerini devirirken bir anda aklına bir şey gelmiş gibi çığlık attı.
-Owl owl owl owl owl...
- Evet Terry
- Benim bildiğim bir büyü var burayı pırıl pırıl yapar, hem sen rahat edersin hemde ben rahat ederim ha?
- Bunu mağaranın yarısını temizlemeden önce söylemeyi düşündün mü Terry' dedim göz devirerek.Terry yine suçlu suçlu bakıyordu. Yinede beni ve Olivia'yı sürükleyerek mağaradan dışarı çıkardı. Ardından eşyalarımızla beraber kendi çıktı. Elini mağaranın girişine doğru tutarken" Bilinen bilinmeyen istenilmeyenler, elimi doğrulttuğum kapalı yerden gitsinler" dedi. Ben Büyü Dili olmadan yapılan bir büyü olduğuna şaşırırken üstüne bir de mağaranın içinden bir ışık çıkması eklendi. Işık bir süre orda dururken ben ağzım açık olanları izliyordum. Işık söndüğünde mağara pırıl pırıl olmuştu. Üstelik içinde bir kaç eşyada vardı: bir lamba iki uyku tulumu küçük bir kutu.
Ben küçük kutuya bakmaya giderken Terry'de eşyaları yerine yerleştiriyordu. Küçük kutunun içinde su ve yiyecek vardı. Terry'e hayranlıkla baktım. Sonra yanına gidip"Kutunun içinde su ve yiyecek var"dedim. Onaylayıp lambayı açtı sanırım pilliydi çünkü mağarada elektrik olacağını düşünmüyordum... belki ilk gördüğümde düşünmüş olabilirim ama artık düşünmüyordum.
Terry ile uyku tulumlarına yatmıştık. Artık gece olmuştu ve yarın kasabada bir ev tutup Elf Cini alacaktık.
Tundra kasabada dolaşırken kitabın parlamasıyla durmuştu. Yeni kuralı okuyunca bunun şu hırsız gücü olan çocuk olacağını düşündü. Bütün gün onu aradı ama bulamayınca kalacak bir yer aradı ilerideki pansiyona gittiğinde onu gördü. Yanına gidip"Hey evlat, Bir ekip olmaya Ne dersin" dedi. Eolian acemi olduğu için kabul etti.
Lorde ve Leonardo zaten karşılaştıklarında ekip olma kararı almışlardı. Ama ikiside para ya da emek harcamak istemedikleri için bir sokaktaki banklarda uyuma kararı almışlardı.
Kantropia'da ekran karardı. Saat yine 10 yani ertesi günün başlangıcı olmuştu. Root ve Mavi de çay içerek beklediler ertesi günü.