1. BÖLÜM: BAŞLANGIÇ
Kahve yakışıklısı sarayın önünde durmuş çeşitli hareketler yapıyor, her bir hareketinde farklı bir hava dalgası çıkıyordu ortaya. Bacağını geriye attı ve iki elini hızla önünde doğrulttu, avuç içlerini açtı. Bu hareketi ile bir fırtınayı aratmayacak bir hava dalgası hızla öne doğru savruldu ve bahçenin öbür kıyısına gitti. Ancak güçlü hava akımları kendi kendilerine durmazdı.
Yarattığı fırtına bahçede büyük hasara yol açarken, topraktan yapılma duvarı yıkıp geçmiş ve şehre doğru inmeye başlamıştı. Duvarın ardından siyah pelerinli bir adam ellerini hızla savurdu ve ters bir hava akımı oluşturarak fırtınayı durdurdu.
O bu adamı tanıyordu, kral elçisiydi. Bir çok kez yarattığı hasar yüzünden uyarı almış, bazen ciddi anlamda ağır cezalara çarptırılmıştı. Yine bir ceza geliyor derken adamın elindeki parşömeni fark etti. Pekala, rahatlayabilirdi bu sadece bir uyarıydı.
Siyah pelerinli adam, kahverengi saçlı çocuğun önüne kadar geldi ve elindeki parşömeni yavaşça ona doğru uzattı. Parşömeni alınca da ellerini geri çekti ve arkasını dönüp gitmeye başladı. Şaşkınlık içerisinde kendisine gelen parşömene baktı. Bu bir uyarı olamazdı, uyarı kağıtları süslü olmazdı.
Kağıt rulosunu açtı ve parlak mavi gözleri satırları okşadı yavaşça. Güzel gözlerini birkaç defa anlamazca kırptı ve başını parşömenden kaldırdı. Bu da neydi böyle? Anlamanın tek bir yolu vardı.
***
Büyük bir ormanın içerisine gizlemiş bir mağara vardı. Mağara girişi oldukça küçük olmasına rağmen, ye altına açılan bir yerdi ve ormandan belki de kat ve kat daha büyüktü. Ormanda sadece kuş cıvıltıları ve çeşitli hayvanların neşeli sesleri vardı.
Mağara, girerken biraz dardı. Bunun sebebi içerisinde sakladığı şeyi korumaktı elbette. Sadece bir; ateş bender'ı bu şeye erişebilirdi. Siyah pelerinli adam avucunu kaldırdı ve sertçe kayalıklara doğrulttu. Avuç içerisinden çıkan alevler kayaları gezdi. Sırasıyla hepsinin üstünde siyah yanık izleri bırakmıştı.
Ancak içlerinden bir tanesi özeldi. Bu kayaya alev değdiği an, diğer kayalar çekildi ve bir giriş ortaya çıktı. Siyah pelerinli adam içeri girdi ve aşağı inen dik yoldan yürümeye başladı. O dibe indikçe bağırış sesleri, acı sesleri duyuluyordu.
Sonunda büyük bir düzlüğe ulaştı. Hava, yer altında olmasından kaynaklı olarak nemliydi. Adam etrafına bakındı ve sonunda etrafı kalabalık olan bir dövüş sahasına yöneldi. Dövüşçüleri izledi. Bir tanesi oldukça fazla koruma takınmışken, öbüründe koruma olarak hiçbir şey yoktu. Üzerinde kızıl bir t-shirt ve siyah eşofman bulunan kızıl saçlı, asabi kız son bir yumruk hareketi yaptı ortada ve inanılamaz büyüklükte bir alev fışkırdı yumruğundan. Karşısındaki adam bundan zor kaçarken, o son bir kez havada tekme atarak, takla attı ve iki parmağını adama yöneltti.
Parmak uçlarından çıkan bu alev bu sefer adamı yakmış, tamir edilemez bir hasar bırakmıştı gerisinde. Kız memnuniyetsizce etrafına bakındı ve erkeksi sert sesi bağırdı.
''BANA RAKİP OLACAĞINI DÜŞÜNEN BAŞKA BİRİ VAR MI!'' Kimse el kaldıramamıştı. Ortamda bir korku dalgası yükselmişti. Kadın memnuniyetsizce indi sahneden ve, kenardaki adamdan siyah kapşonunu alıp çıkışa yöneldi. Siyah pelerinli arkasından gitti ve önüne geçti çevik hareketlerle.
Elindeki süslü parşömeni kıza uzattı. Kız şaşkınlıkla parşömeni aldı ve açtı. Gözleri parşömende dolandı ve sonundaki imza ile olduğu yerde donakaldı. Herhalde birisi onunla dalga geçiyordu. Bunun başka açıklaması olamazdı çünkü.
***
Sarışın kız gülerek arkadaşlarının omzuna kollarını attı. Arkadaşı kolunu çekince göz devirdi ve önlerine geçti. Serseri görünüşe sahip olmasına rağmen çocuk ruhlu olan bu kız dere kenarına ojeli parmaklarını uzattı. Parmaklarını hafif kasması ile beraber su eline doğru hareket etmeye başlamıştı bile.
Ellerini tekrar hareket ettirdi ve arkadaşının suratına doğru hızla hareket ettirdi. Elini takip eden su dalgası birden hızlandı ve arkadaşının suratına çarpıverdi. Kız sinirle elini suratının önüne getirdi ve yavaş hareketlerle parmaklarını hareket ettirerek su damlalarını yüzünden ayırdı.
Sarışın güzel göz devirdi ve ellerini çekip, kemikli elini önüne doğrulttu ve avuç içini açıverdi. Bu hareket ile bütün su damlaları havada uçuşmaya başlamıştı. Güldü yavaşça masum bakışlarını atmaya başladı. Ancak bakışlarına fazla odaklanamadan arkadan gelen siyah pelerinli adamı gördü. Sıkkın bir oflama çıktı ağzından. Kesinlikle ceza almıştı.
Ancak adam düşündüğünün aksine önünde eğildi ve parşömeni ona uzattı. Parşömeni nazikçe aldı ve açtı. Okuduğu şeyler ile gözleri irileşirken, ağzı ''o'' şeklini almıştı bile.
***
Çocuk bıkkınlık içerisinde alnındaki terleri sildi ve kirli ellerine baktı. Sabahtan beri tarla toprağını alt üst etmişti.
Yerdeki suyu aldı ve tek dikişte bitirdi. Tepede güneş kavurucu sıcaklıkla derisini bronzlaştırıyordu.
Karşıda gelmekte olan siyah pelerinli adama baktı ve kaşlarını çattı. Saray elçilerinin buralarda işi olmazdı. Adam onun önünde durdu ve elindeki süslü parşömeni uzattı. Kaba bir davranışla aldı ve açıp okumaya başladı.
''Kral sizi bu akşam sarayına çağırıyor..'' Okuduğu cümleler ile kaşları çatıldı ve düşünmeye başladı. Birden bire niçin kral böyle bir mesaj yollamıştı ki?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ELEMENT
FantasyBizler sadece 4 farklı şehirden gelen 4 basit çocuktuk ancak koca bir krallığın kaderi bizlerin omuzlarına yüklenmişti.