Yaklaşık bir iki dakika bekledikten sonra, beyaz kapı açılmıştı.İçeriye bir bayan ve iki iri yarılı adamlar gelmişti.Oturdular ve ortaklık için konuştular. Ortaklık sağlandıktan sonra adamlar gittiler. İş çıkışında eve doğru yürümeye başladım. Her sabah beklediğim adamın evinin karşısında olan evime döndüm. Arkaya döndüğümde Bay Mükemmeliyetin temsilcinin evine baktım ve perdenin kapandığını gördüm. Derin bir nefes alarak onun olmayacağını bildiğimden rahatladım. Ama bu his, biraz yutkunmama yol açsa da rahat davrandım. Evimin beyaz kapısını açtığım da yüzüme vuran sıcaklık ve evimin mükemmel(!) kokusu benim özlemimi bitirdi.İçeriye yorgun adımlarla girdim. Bugün çok yorgun olduğumdan dolayı etrafı temizlemeyi iki gün sonraya erteledim. Yavaş ve uyuşuk adımlarla beyaz çikolataya benzeyen merdivenlerden yukarıya çıktım. Odama gelip kendimi yatağımın üstüne büyük bir özlem ile yattım. Uzandığım gibi gözlerimi kapattım ve karanlığa daldım.
''Her şeyin bir başlangıcı vardı.Küçük kız bunu bilmesine rağmen arkasında bıraktığı yolculuğu gerisinde kalmasını istemiyordu.Kıvılcımlaşmış her bir yara birer yaşanmışlığı temsil ediyordu.''
Gözlerimi açtığımda aklıma erişen rüyamın gölgesinde kaldığımı anladım. Yutkunduğum için acıyan boğazıma gitti elim, hayat bazen nedensizce yoruyor insanı.Ben hiç görmediğim, sadece uzaktan izlediğim adamı düşünüp duruyordum bunun yanı sıra onunla ilgili hayaller kurup, kendi kendimi gelin güvey ediyordum. Bir kaç gündür yanında olan kızı ise düşünmeden duramıyordum.Nedense bu da canımı yeterince yakıyordu. Aşık olmadığıma emindim, emin olamadığım tek şey ise neden bu kadar düşünüp hırpalandığımdı. Bir acı hissi ile bir yutkunma daha. Kendime gelemediğimin sebebi ne bilmiyorum, tek bildiğim şey başımın ve gözlerimin içinin acıdığı. Acıyan gözlerimi dinlendirmek için tekrardan kapattım, faydası yoktu. Derin bir nefes alıp ciğerlerimin çıkmasına izin verdim.
Yataktan kalkıp pencereye doğru ilerledim, perdeyi hafif araladığımda,havanın yağmurlu ve en güzel bulutların süzüldüğünü gördüm.Bulutlar, geceden kalma siyahlıkları hala üzerindeydiler. Tıpkı geceyi taşıyan gündüzün yorgunluğunu sergiliyorlardı. Gözlerim hiç istemediği yere kaysalar da kendimi buna mecburmuşum gibi kaymalarını durdurmak için zorluyordum.Bu çabam çelik beyaz kapının aralanmasıyla son bulmuştu, bedenimi hafifçe perdenin arkasına verdim ve kafamı görmemesini anlayacağım bir şekilde birazcık öne sürdüm. Kapıdan muhteşem bir ihtişamla çıktığında nefesimin kesileceğini anladım, adımlarını asilliğini korur bir eda ile atıyordu.Gene siyah giyinmişti, bu ona hiç olamayacak dediğim şekilde yakışıyordu.Erkeksi çehresi, belirgin elmacık kemikleri , belirgin elmacık kemiklerinin üzerine düşen kirpikleri, her biri birbirine uyumluydu. Tek zıt olan onun teni ve boyamış olan pembe saçlarıydı. Pembe; kimilerine göre cici kızların kullandığı, kimilerine tatlı olan bir renk, onun gece karası olan siyah saçlarının üzerine serpiştirilmiş bir tehlike aygıtı gibi duruyordu. Evet bu pembe, tehlikeliydi. Bu pembe onun pembesi idi. Onu yakından incelemenin nasıl bir şey olacağını düşünmek adına gözlemi yavaşça kapattım. Ağzıma gelen yüreğimle derin bir nefes alıp yutkundum ve gözlerimi açtım. Oraya doğru baktığımda ben bunları düşünürken onun çoktan arabasının önünde olduğunu fark ettim. Arabasının markasını gördüğüm de dudaklarımı ısırmadan edemedim, yarış tipi olan arabası aslında ona bugün uyumlu görünüyordu. En beğendiğim modellerden olan porsche carrera gt 2013 siyah araba bir ehemmiyeti barındırıyordu benim için. Gözlerimi ihtişam ve özenle dışarıya bıraktığı nikotin dumanlara ilişti, hiç olmadığım kadar titreyip nefesimin daraldığını anladım. O gittikten sonra pencerenin yanın odamın tatlı ve küçük balkon tipi halinde adlanan canım balkonuma çıktım. Üzerimde askılı ev içi atletim ve altımda ki pijamamı umursamıyordum. Küçük balkonuma çıktığımda rüzgarın en beğendiğim ve sevdiğim sertliği ile bana çarptı bu hisle ürperen bedenim titremeye başlamıştı. Gözlerimi etrafta gezindirdiğim de etraftaki ağaçların hırçınlıkla sarsıldığını gördüm. Dayanamadan gözlerimi Bay mükemmeliyetin temsilcisinin evine çevirdim ve bana hırsla bakan iki mavi göz gördüğümde hapı yuttuğumu anlamıştım.
''Geceyi en güzel şekilde aydınlatan ışığın, bir karanlığı vardı elbet.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Waiting Game
FanficOyunlar iki kişiliktir. Genç kız her sabah onun dışarıya çıkmasını bekler. Genç adamda onu beklemesini. Peki hayatları bundan ibaret mi olacak? Bu bir bekleme oyunu.Bakalım bu oyunu kim kazanacak? ''Benden vazgeçmeyeceksin değil mi?'' Genç kız bu...