"Mutlaka bir yolu olmalı doktor bey O daha çok küçük."
"Üzgünüm Elif'in tedavisi için oldukça geç kalınmış Leyla hanım."
Hastanedeki odamdan kapıya doğru yaklaştığımda annem,babam ve 40 yaşlarındaki beyaz önlüklü doktorumun konuşmasını duydum.Bu adama bir sürü iğne ve tahlil yaptırdığı için gıcık olmuştum ve bir an önce bu hastaneden gitmek istiyordum.
"Elif'in geçirmiş olduğu kaza sonucunda yaptığımız tetkiklerde DANDY WALKER SENDROMU olduğunu öğrendik ve bu hastalığın bir tedavisi yoktur.Hastalığı Elif'in karnına takıcağımız bir cihazla bir süre kontrol altına alabiliriz ama tabi bu da kesin bir çözüm değil."
Duyduklarım karşısında geçirdiğim kısa süreli bir şok sonrasında gözyaşlarıma engel olamadım.
"Kızınızın bu hastalığa yakalanan diğer kişilerden şanslı çünkü bu nadir görülen hastalıkta %50 oranında zeka geriliği görülür."
Burada durup doktorumun annemle babama hastalığımla ilgili verdiği acı bilgileri dinlemek yerine sessizce odadan çıktım ve merdivenlere tırmanmaya başladım.Her basamakta daha çok ağlıyordum.Merdivenlerin sonunda ki siyah demir kapıyı açıp Hastanenin terasından 17 senedir yaşadığım şehre baktım.İlk attığım adım,ilk yediğim dondurma,ilk yaptığım şaka vardı bu muhteşem şehrin sokaklarında.Neden ben dedim önce,yani benden başka ölmeyi isteyen, yaşamın kıymetini bilmeyen bir sürü ergen vardı sonuçta.Bense kendi halinde arkadaşları tarafından sevilen komik ve basit bir kızdım.Kulak zarı patlatıcak seviyede bir çığlık atarak soğuk betona çöktüm ve gözümün önünde beliren siyah beyaz bir ekranda 12 yıl önce yere düşüp ettiğim küfürden sonra söylediği anlamsız sözler bugün bir anlam kazanmıştı.
"Elif'im benim biriciğim düştüğünde ağlayıp kötü söz söyleyeceğine neden yerden kalkıp daha güçlü yürümek için çabalamıyorsun."
Söylesene dede ben güçlü yürümek istesem bile hastalığım buna izin vericek miydi? Keşke demekten nefret ediyorum ama keşke o gün o kaza yaşanmasaydı, yaşanmasaydı da bugün ölümü bekleyen değil hayallerine koş bir kız olarak kalsaydım.1 HAFTA ÖNCE
Bugün uzun bir süredir olduğu gibi okula yürüyerek gidiyordum.Yıl sonunda düzenlemek istediğimiz büyük müzikal için okulun verdiği ödenek tabiki yeterli değil ve bi şekilde para toplamamız gerekiyor.Bende annemden aldığım otobüs ve Moda Melahat ablaya sattığım elbise çizimlerinin paralarını bu müzikal için veriyorum.Arkadaşlarım Sedef , Melek ,Ali , Murat ve Defne de farklı yerlerde ek iş yapıyorlar.Bize bu müzikal için gaz veren hocalarımızın dediğine göre mutlaka güzel okullardan burs teklifi alırmışız.E basit bir organizasyon değil sonuçta Harbiye açıkhava tiyatrosunda yapılıcak ve birçok ünlü katılıcak.Geçen yaz menajerlerin kapısında az dil dökmedik sonuçta.
Montumun cebindeki telefonum titreşince Meleğin aradığını ve dersin başlamak üzere olduğunu anladım.Klasik Melek işte derse son anda yetişiceğimi bile bile aramaktan bıkmıyor.
"Efendim sorgu meleğim söyle."
"Ya Elif nerdesin yine geç kalıcaksın gidicek yarım gün.Bak senenin ortasında harcıyosun hakkını sene sonu müdürden izin dileniyoruz sonra."
"Ya tatlım bi destur,az kaldı geliyorum"
Okkalı bir kahkaha atmıştım ki sol tarafımda hissettiğim sızıyla yere yığıldım. Hayır hayır bu bir aşk acısı ya da kalp krizi değildi. Başucumda zırlayan kişinin sesine bakılırsa bu üst sınıftaki Burcu olmalıydı.Zengin babası 18 yaşına girdiği için hediye almıştı.Gösteri için para yardımı istediğimizde "Boş işler için para veremem" demişti.Acaba şimdi söke söke almalımıydım.Önce bi ayağa kalkayım onu sonra düşünürüz.Yerden destek alıp ayağa kalktım ve büyük çemkirme için hazırlanmaya başladığımda başım döndü.Ekran karardı...Bugün
O gün hayatımında kararıcağını nerden bilebilirdim ki.Ama ben bu muydum? Bu kadar kolay mıydı yani? Hayır böyle olmamalıydı,annem ve babam dışında ki kimse hastalığımı bilmicek ve o müzikal gerçekleşicek...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZAMAN SENSİN
Teen FictionMerhabalar arkadaşlar bu ilk hikayem ve nasıl sonuçlanır inanın bilmiyorum. Biraz hüzün,biraz eğlence ve biraz umutla harmanlayacağım bu serüven de kendinizden mutlaka birşeyler bulucaksınız...