▪️◽️◼️Nokta'nın Başlangıcı⬛️◻️▪️

82 5 2
                                    

🌹Bir gökyüzü düşündüm. Morlara bürünmüş.🌹
♠️
Su.
Saçlarımın arasından damlayarak akan duru su. Daha doğrusu kanlı su. Ailemin dağılmasından sadece birkaç saat sonra gene duştaydım. Annem, babam, kardeşlerim hepsi. Bir anda uçuvermişlerdi. Soğuk mermerin yumruğumda bıraktığı sızı canımı acıtmazken, bir kez daha duvara yumruk attım. Gitmişlerdi. Yoklardı. Hiçbiri. Artık kan parmak boğumlarımdan daha şiddetli bir şekilde akmaya başlamıştı. Hayallerim. Kül olmuştu ancak hala alev gibi bir sızı bırakıyordu kalbimde. Nefes alırken duman yutmuş gibi boğuluyordum. Aklımdan çıkmıyordu son çığlıkları. Annemin babama son kez aşkla bakan gözleri. Kardeşlerimin acı feryatları ve babamın boynundan akan kan. Ölümleri. Dehşet vericiydi ve orada oturup izlemiştim. Ailemdeki kimsenin suçu yoktu. Ben dahil. Bir yanlış anlaşılma sonucu hayatımı kaybetmiştim. Ailem, onlar benim hayatımdı. Başka kimsem yoktu. En azından olmasını ben istememiştim. 5 kardeştik. 5 erkek kardeş. 5 kafadar. Kuzey, Güney, Doğu, Batı ve ben. En sonunda elime mermerin kırılmış parçası geldi ve sağ elimde keskin bir yara bırakarak ayaklarımın dibine düştü. Mezarları bile yoktu. Buz gibi bir odada öldürülüp, karanlığa mahkum edilmişlerdi. Gözlerimi sıkı bir şekilde kapattım. Açtığımda duvarda kan ile "KATİL" yazıyordu. Hayır, hayır, hayır. Onları ben öldürmemiştim. Ellerim keskin halatlarla bağlı bir şekilde duvara sinmiş onları izlemiştim. Annemin saçlarının kökünden çekilişini ve çığlıklarını, kardeşlerimin karınlarına yedikleri tekmeleri, babamın boğazının yavaşça kesilişini ben izlemiştim. Korku filmi izleyen küçük bir kız çocuğu gibi izlemiştim. Annemin "Atlas!" diye bağırışı hala kulağımdayken yarın okula gitmek zorundaydım. Titreyen bedenimi sudan çıkarmak istemiyordum. Kollarımda kırılmış mermerin bıraktığı kesikler ve bacaklarımda kurumuş kan vardı. Bu iki dert yetmezmiş gibi bir de İrlanda'dan değişim öğrencisi gelecekti yarın. Evi toparlamam gerekiyordu, ama boşverdim. Sonuçta gelen öğrenci kızdı. O temizlerdi. Hep sıcak bir ev ortamında büyümüştüm. Benden küçük kardeşlerimle oynardım çocukken. Hiçbir zaman aile arasında bir tartışma olmamıştı. Orta düzey bir geliri vardı babamın. Yetiyorduk biz bize. Küçük bir evimiz vardı. Ancak o ev şu an bana çok büyük geliyordu. Duvarlar üstüme üstüme geliyordu. Suyu açtım ve kanın banyo deliğinden akmasını izledim. Banyo kandan arınınca, üstümde sadece iç çamaşırım ile annemlerin yatak odasına girdim. Eşyalarını topladım ve hepsini bavula doldurdum. Elime değen her eşyada bir gözyaşı da onları ıslatıyordu. Bu kadar acıtacağını hiç düşünmemiştim. Keşke ben de ölseydim. Sevdiklerim ile birlikte ben de yok olurdum.  Bu dünyada beni tanıyan tek kişiler ailemdi ve onlar olmadığına göre konuşabileceğim kimse yoktu. Bunun verdiği sinirle bavula bir tekme savurdum. Yere çöktüm ve ağlamaya başladım. Ruh gibiydim. Kim demiş erkek adam ağlamaz diye. Hiçbir zaman güçlü olmamıştım. Küçükken Doğu ile dalga geçen çok kişi olurdu. Ağabeyi olmama rağmen onu koruyamaz, ağlardım kardeşimi üzüyorlar diye. Ben en büyükleriydim. Benden sonra Kuzey ve Güney doğmuştu. Onlar ikizdi. Ardından Batı ve en son Doğu. Doğu 13 yaşındaydı. Ondan ne istemişlerdi de canını kaybetmişti. Hayatı bir kızdan ibaretti. O çok küçükken sokakta oynadığı bir kız vardı Ayşe diye. 5 yaşından beri her gün onun hakkında bir nutuk çekerdi bize. O anlatırken sıkılırdım ama o boşboğazlığını şimdiden özlemiştim. Batı hep en suskunumuz olmuştu. Beynindeki bir tümör ile yaşıyordu. Zaten bu sene içerisinde ölecekti. Sağlık sorunlarını karşılayamamıştık. Kuzey ve Güney ise çok zıt kişiliklerdi. Kuzey çok matrak ve sevecenken, Güney hep sıkıcı ve oyunbozan taraf olmuştu. Ben ise...açıkçası kendim hakkında hiçbir fikrim yoktu. Beni onlar acı çekerken neden öldürmedikleri hakkında da bir fikrim yoktu. Bir daha tekme attım ve yere çöküp ağlamaya başladım. O sırada koridordan sesler gelmeye başladı.
"Is breá liom tú mam."
Sesler kesildi ve ardından devam etti.
"Yes, yes. Breathnaíonn an áit mar áit ghlan."
Sonra onaylar gibi sesler geldi.
"Glaofaidh mé ort níos déanaí."
"Táimid ag tuairimí!"
Kim vardı ki? Hala ağlıyordum. Sonra adım sesleri duydum. Ve odaya biri girdi. Dönüp bakmamıştım. Hala ağlıyordum, hıçkırarak.
"Tanrım! Bu iyi değil." Diye mırıldandı kız. Gelip sırtıma dokundu. Savurduğum bavulu bir kenara düzgünce koydu ve önüme geçip çenemi kaldırdı.
"İ-iyi misiniz?"
Sorusuna cevap vermedim ve suratına aval aval baktım. Turuncu saçları ve mavi gözleri vardı. Ve çok çelimsizdi. Çirkin şey!
"Sen kimsin?" Dedim.
"Adım Caitlynn Docherty. Şey, değişim öğrencisiyim. Burası doğru ev mi?"
"E-evet."
"Asya diyebilirsin. İrlanda'dan geliyorum."
Kafamı onaylar gibi salladım.
"Gözlerin." Dedi ve gözümü işaret etti.
"Evet?"
"Ağladın mı?"
Ve yine gözümden bir yaş düşmüştü. Mavi gözlerini büyülttü ve odadan çıktı. Şu an onunla uğraşamazdım.
Bir çığlık sesi geldi.
Kafamı umursamazca kapıya doğru çevirdim.
"B-burada kan v-var!!!"
Gözlerimi devirdim. Elinde bir tişört ve eşofman vardı. Onları nereden bulmuştu. Güney'in eşyalarıydı.
"Onları çabuk bırak!" Diye bağırdım. Sinirlenmiştim. Onun kıyafetlerini gördükten sonra daha büyük bir şiddetle ağlamaya başlamıştım.
"P-peki. Özür dilerim." Gözlerinde onun da hüzün vardı. Ürkek adımlarla yanıma geldi.
"K-konuşmak ister misin?"
Burnumu çektim. Tanımadığım birinin önünde böyle ağlamak ne kadar aciz bir insan olduğumu gösteriyordu.
"Peki." İ'yi uzatarak söylemişti. Ben bir hıçkırığın daha ağzımdan kaçmasına hazırken o bir anda kollarını bana sardı. Bu değişik bir histi. Çok değişik. Ailem dışında birinin vücuduma değmesi. Hatta bunun çelimsiz çirkin bir kızın olması. Sol kolu belimi sararken sağ eli ensemi tutuyordu. Konuşmaya çalıştım.
"H-hey! Geri ba-"
"Sus!" Dedi. Bu kız hangi akıl ile bana kafa tutuyordu. Elleri daha da sıkılaştı.
"Buna ihtiyacın olduğu belli o yüzden bana geri sarıl. Eğer tanımadığın birine sarılmak garip geliyorsa, sevdiğin biri olduğumu düşün. Yani o zama-"
"Tamam! Şimdi sen sus kızıl bela!"
Kollarımı beline koydum. Ailem dışında birine sarılmak dediğim gibi çok tuhaftı. O yerde daha rahat bir pozisyon alırken. Kafasını da boynuma koydu. O rahat bir şekilde sarılabilirken ben kaskatı kesilmiştim.
"İyi hissetmen için sarılıyorum ve sana beni sevdiğin biri olarak gör dedim. Yabancı değil. Güven bana o zaman daha iyi hissedeceksin."
"Çok konuşuyorsun."
Onu annem olarak düşündüm ve tutuşum sıkılaştı. Kafamı kızıl saçlarının arasına gömdüm ve annemdeki kokuyu aradım. Ama yoktu. Hiç şaşırmamıştım. Gene de o da annem gibi sıcaktı ve içten sarılmıştı. İronik.
"Daha iyi misin?"
"Hayır. Hala bok gibi hissediyorum."
"Bok nedir?" Kıkırdadım. Demek ki küfür veya argo bilmiyordu. Bu işime yarardı.
"Dışkı."
"Ov."
"Gördün mü gülebiliyorsun!"
"Her neyse. Adım Atlas. Yan odada kalıyorsun. Beni çok rahatsız etme. Sabahları ya zamanında kalkarsın ya da okula gelmezsin. Bu sene boyunca o çırpı kollarını da benden uzak tutarsan sevinirim. Bu arada evi temizlersen fena olmaz." Ağzı açık kalmıştı.
"Egoist!"

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 10, 2017 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Nokta ve VirgülHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin