Kırık Taçlı Kraliçe

147 5 6
                                    

Yıl 2010, mart, bi'perşembe sabahı...

Karanlık günümün başlangıcı bi' harikaydı aslında, kim bilirdi ki böyle boktan biteceğini..

Başucumdaki komodinin üzerindeki antika saatimin alarmının çalmasıyla uyandım, 7.15'ti adım gibi eminim çünkü her zaman aynı saatte kalkardım. O güne kadar. Planlı olmayı her zaman sevmişimdir, tıpkı babam gibi.. Canım kadar çoksevdiğim babam gibi...

Alarmı kapatıp yataktan kalktım. Camı araladım. Bahar bir gecede geldi ve kış sanki istenmeyen misafir gibi mantosunu alıp ansızın, hoşça kal demeden çekip gitti. Herşey yeşile büründü, yollar güneş ışığıyla yıkandı ve hava birden muhteşem kokularla doldu. Hava da insanın içini ısıtan bir şeyler vardı ve fonda kuşlar tatlı tatlı ötüşüyorlardı. Ve babamın sesini duydum,hayatım boyunca duyduğum en güzel ses!

-" Kraliçem" uyan artık! Çabuk giyin, kahvaltı hazır. Güneş bizi çağırıyor!

Giyinip çabucak aşağı indim; mutfakta miis gibi kokular vardı, babam muhteşem bi aşçıdır.

- Muhteşem, dedi. Sormadan edemedim. Muhteşem olan neydi? ( babamı anlamakta hep güçlük çekerdim) Ben böyle garip garip bakarken anlayamadığımı o anladı sanırım devam etti.

- Hava diyorum kraliçem, havaya baksana çok güzel! Kahvaltıyı toplamama yardım edersen seninle güzel bi park gezintisi yaparız, dedi.

Gülümseyerek "tabii" demekle yetindim.

Daha fazla şeyler söyleyemiyordum sanki, ama nereden bilebilirdim ki..

Babam bana hep "kraliçem" derdi. Alaska değil, kızım değil, prenses değil. Kraliçem! Bence kraliçem lafı dünyadaki herşeye bedel. Tabii bunu babam söylüyosa..

Benim babam dünyanın en yakışıklı babasıydı. Sarışın, yeşil gözlü, uzun boylu, gayet şık giyinen, sıradışı sözleri olan ve muhteşem tasvirleri olan bi yazardı. Tamamıyla babama çekmiştim ve bununla gurur duyuyorum.

Söz verdiğim gibi kahvaltı, masasını toplamasında babama yardım ettim aslında bunu hep yapardım. Lanet park gezitisine çıktık. Hava adeta olanlardan haberdar gibiydi. Bizi kucaklıyor sarmalıyordu. Sıcaktı. Dondurmalarımızı aldık çimenlere oturduk ve konuşmaya başladık. Babamla sohbet etmeye bayılıyordum. Öyle güzel konuşuyordu ki, büyüleyiciydi! Geç olmuştu eve gitmek için kalktık. Yürüyorduk, bi'çok konudan konuşmuştuk. Müzik, moda, okul, şiirler, kitaplar, büyükannem, yarın alışverişe çıkmamız gerektiği gibi daha bi'çok konu... Patika yoldan geçip evimize varıcaktık. Güneş parlıyordu ve sıcaktı. Babam "Güneşi derinliklerinde hisset kraliçem!" dedi.

                                                                                                              ve  babamın  son   sözleri   oldu...

Kırık Taçlı KraliçeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin