4.Bölüm

694 16 1
                                    

Hemen kulağımın yanında çalmaya başlayan alarmı sinirli bir şekilde itekledim. Belki de bugün okula gitmezdim. Canım yataktan çıkmak bile istemiyordu.

İstemeyerek de olsa ayaklandım. Okula gitmeme kararım ne kadar doğru emin değildim .Fakat kesinlikle kafamı toplamaya ihtiyacım vardı.

Yavaş adımlarla çalışma masama yöneldim. Telefonuma uzandım. Kilidi açtığımda Chris 20 arama 8 kısa mesaj , 4 sesli mesaj göndermişti. Gerçekten mi? Baksam mı diye düşünürken kendimi tutamadım ve kısa mesajlara baktım.

Chris: Her şeyi açıklayabilirim. 04:10

Chris: İnan ki bir suçum yok. 04:10

Chris: Sadece her şey bir anda oluverdi anla lütfen. 04:11

Chris: Seni beklerken arkadaşım çıkıverdi bir anda ve her şey gelişti.04:11

Chris: Uyuyorsan bile lütfen uyanınca mesajlarıma geri dön.05:35

Chris: Gerçekten çok ama çok üzgünüm. 05:35

Chris: Çok çok çok özür dilerim.05:49

Chris : Lütfen mutlaka cevap ver. 05:50

Evet, kafam kesinlikle allak bullak olmuştu. Söyledikleri inandırıcı gelse bile onu affetmem gerçekten zor olacaktı sanırım.

Neden bunu oturup konuşmuyoruz? 07:10

Birkaç dakika sonra mesaj geldi.

Chris : Seni arayabilirim?

Hayır, yüz yüze olsak daha iyi. Akşam yine kafedeyim.

Chris: Tamam anlaşıldı.

Telefonu yeniden eski yerine koydum. Buraya geleli birkaç hafta olmuştu. Buraya gelmeden önce biri başıma gelenleri anlatsa bunlar başıma gelemez mümkün değil deyip gülerdim ama hepsi gerçekten de olmuştu. Ya Chris'in arkadaşına karşı koyamasaydım? Aklıma dolan fikirlerle gözlerim dolmaya başladı.

Banyoya adımladım ve yüzümü yıkadım.

Tüm günümün bana ait olmasına gerçekten ihtiyacım vardı.

Bu rahatlama işi hoşuma gitmişti ama öğlen saatlerine doğru gerçekten çok sıkılmıştım. Dışarı çıksam iyi olacaktı.

Dün akşamki olayların olduğu sokağa adımladım. Neden buraya gelmiştim anlamıyordum.

Yeniden o banka oturdum . Onun kokusunu hissedebiliyordum. Sanki her şey dün akşama dönmüştü. O buradaydı. Onun burada olmasını çok istiyordum. Dün akşam benim için çok şey yapmıştı. Bunu nasıl ödeyeceğimi bilmiyordum. Onu bir daha asla göremezdim belki de. Sadece bir yabancı olarak kalırdı. Sadece yabancı.

Saat 6 ve kafeye adımlıyorum. 2 saatlik işim vardı sadece. Yine de 2 saatin uzun olacağını biliyordum.

Kafeden içeri girdiğimde o kadar da kalabalık olmadığını görünce rahatladım. Rose beni görünce selam verdi. Şaşırdım. Ne olmuştu da böyle olmuştu?

Yanına gittiğimde bana gülümsedi.

'Geldiğimde bu paket buradaydı.Üstünde adın yazıyor. İnan ki açmamak için kendimi zor tuttum.'

Gösterdiği pakete baktım. Belki de bombaydı.

'Eee.. açsana seni salak!' dedi Rose sesini değiştirerek. Bunun üzerine gülümseyerek pakete yürüdüm.

Paketi açtığımda Britney Spears konser biletleriyle bakıştım ve elimde olmadan çığlığı bastım. Altında bir kutu vardı. Kutudan çıkan parfüm daha çok sevinmeme neden olmuştu. Delice bir parfüm koleksiyonum vardı. Bu şehirde bunu gören tek kişi Chris'ti. Britney'i sevdiğimi bilendi oydu. Tabi ya. Bunlar ondandı. Elimde olmadan olduğum yerde dans etmeye başladım.

'Hey, ne çı...' sözünü tamamlayamadan hemen Chris'in bana gönderdiklerini gösterdim. O da elinde olmadan çığlık atıyordu.

'B-buna inanamıyorum! Tanrım Britney!' Elimde olan fazladan bilete baktım. Kardeşimle gitmeyi düşünüyordum ama belki de bu hakkımı Rose'la kullanabilirdim.

'Rose fazladan bilet v...' sözümü tamamlayamadan bana sarıldı.

'Ah , tabi ki de seninle gelirim!' ikimizde kendi aramızda tuhaf hareketler yaparken 5-6 müşteriyi tamamen unutmuştuk .

'Çok mutluyum!' diye bağırırken bir müşteri:

'BİZE NE BUNDAN ALT TARAFI KAHVE İSTEDİK.' Diye bağırınca kendimize geldik ama yeniden gülmeye başladık. Biletin tarihine baktığımda konsere henüz 2 hafta vardı. Nasıl bekleyeceğimi bilmiyordum ve Chris'in bunu yapması muhteşemdi. Parfümü ve biletleri yerine koyarken alttaki notu gördüm.

Mutlu kal. x

Hepsi bu kadardı. Adı bile yoktu ama sonuçta bunun Chris'in işi olduğundan kesinlikle emindim. Onu görmek istiyorum. Sadece bu aldıkları için değil sadece, onunla ciddi anlamda konuşmak istiyorum. Rose'a kısaca göndereni görmem gerektiğini en fazla yarım saat sonra geleceğimi söyledim. Anlayışla karşıladı.

' Ben buralara bakarım sıkıntı yok. Müdüre de ağzımı açmam.' Dedikten sonra ona hızlıca el sallayıp kafeden ayrıldım.

Chris'in evine vardığımda dün akşam olanlar hafızamda canlandı ve yutkundum.Hayır, bunları düşünme.

Kapı açıldı. Chris  şaşırmış bir şekilde bana bakıyordu. Ona sarıldım ve gülümsediğini hissettim. Bir anda ondan ayrıldım.

'Pekala konuşmamız gerek.'  eliyle tamam dercesine içeriyi gösterdi. 

Ev düşündüğümden düzenliydi. 

'Şu odaya geç istersen.' dedi oturma odası olarak düşündüğüm odayı gösterirken. Sakince içeri geçtim. Koltuğa oturduğumda o da karşı koltuğa oturdu. Birkaç dakika sessizliğin ardından pencereye çarpan top sesiyle bütün ciddiyetimiz bozuldu ve gülmeye başladık. 

'Bence arkadaş çevreni değiştir. Sönö bölöp göbörönö ködör böcöröcöğöm ' dedim kahkahalarımın arasından. Onunda söylediklerim üzerine gülüşü arttı. 

'Haklısın. O eleman biraz sorunlu. Tam bir abaza.' derken gülüşlerimiz arttı. Hediyeler olmasa bile büyük ihtimal buraya gelecektim. Eğer olay anlattığı gibiyse -ki doğruluğu kesin gibi duruyordu- onu affetmek en mantıklısıydı .

Yaklaşık 20 dakika konudan konuya atladık. İşte bu bizdik. Konuyu unutup neşelenen tipler. Derken Chris tuhaf bir şekilde ciddileşti. Gözlerini bana dikti.

'Cidden o sıra onu öldürmek istedim. Seni fazla uzun zamandır tanımıyorum ama bunu hak etmiyorsun. Sen özelsin. ' dedi bana yaklaşarak.

'Bilemiyorum, o an onu cidden öldürmek istedim. ' 

Daha fazla yaklaştı. Fazla yakındık. 

'Kimse sana böyle davranmamalı.' dedikten sonra dudaklarımızı birleştirdi. Onu itmeliydim. Bu anlamsızdı. O benim arkadaşımdı.Onu itmeye çalışırken durmadı. Dudakları aksine daha çok hızlandı. Ellerini saçlarıma götürdü ve okşamaya başladı. 

Aklıma o gözlerden başka bir şey gelmiyordu. Onu daha sert ittim.Geri çekildi.

' Tanrım, üzgünüm. Hayır,Hayır bu olmamalıydı. B-bak ...' durdu bir süre. Sinirli bakışlarım onun üzerindeydi

' S-seni seviyorum.'  yüzüne bakıyordum. Bir şey diyemeden öylece suratına bakıyordum.

'C-ch..'

'Sana aşığım. Hemde deliler gibi.'

Back To You|KENGIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin