MERDÜMGİRİZ.

51 1 12
                                    

"Ruhlar bir kez daha birbirine geçiyor."
- Anathema - Deep.

MERDÜMGİRİZ.
26.11.2016
04:00

Gökyüzünün iç karartıcı ama aynı zamanda fazlasıyla güzel bir renge büründüğünü düşünen genç kız, yağmurun birazdan yağacağını ve bütün nefretini etrafında duran birkaç insan tanesine kusacağını tahmin edebiliyordu. Eve hızlıca varmak için hiçbir girişimde bulunmadı; bedeni koyu mavi bir denizin üstünde duran sal gibi oradan oraya sürüklenirken kafasındaki düşüncelerin büyük bir bölümü dizlerini kendine çekmiş ve kollarını dizlerinin etrafına dolayarak suspus oturmayı tercih etmişti.

Kulağından düşmek üzere olan kulaklığını düzeltip, kafasındaki bereyi hafifçe oynattı. Dışarı çıkmak onu fazlasıyla tedirgin ediyordu ama yıllar sonra ilk kez, hiç konuşmadığı o küçük kız ona dışarı çıkmasını söylemiş ve ardından şirince gülümsemişti. Genç kız uzun zamandır konuşmadığı o küçük kızın sonunda içinden, en derinlerinden çıktığını fark ettiğinde şaşkınlığını gizleyemese de, küçük kıza genellikle tepki vermemeyi tercih ediyordu.

Neden o aptal küçük kızı dinliyordu ki?

O, evinde huzurluydu. Evin içinde hiçbir ses yoktu, telefonuna bakmaya ihtiyaç duymuyordu, sabah onu kaldırması gereken rahatsız edici bir alarm yoktu, bazen öylece oturup fazlasıyla alıştığı o derin sessizliği dinliyordu ama yine de huzurluydu. Yaptığı çizimleri siyah duvarına asmayı seviyordu mesela, bazen onları birine gösterme ihtiyacıyla dolup taşıyordu ama bu o kadar geçici bir histi ki, gerçekten hissedip hissetmediğinden şüphe duymaya başlamıştı.

Arka arkaya fotokopi makinesiyle çoğaltılmış gibi hızlı ve sıkıcı geçen günlerinin üstüne bugünün farklılığı, boğazda oluşan o rahatsız edici yumru gibi çökmüştü sanki. Diğer günlerin aksine bugün kuşlar onun sevmediği bir şekilde cıvıldıyordu, insanlar ona bir kereden fazla bakıyordu ve en önemlisi içinde adlandıramadığı saçma bir duygu baş göstermişti. Soğuktan tırnak dipleri morarmaya başlamış olan elini karnına götürdü. Uzun ve ince parmaklarını montunun yüzeyinde ne kadar gezdirebilirse o kadar gezdirdi. Aniden durdu ve anlamsızca etrafına bakmaya başladı. Az önce gördüğü o garip insanların gittiğini ve artık fazlasıyla karanlık olan sokakta tek başına kaldığını fark etti. Gökyüzü kulaklarını sağır edecek bir biçimde bağırdığında, koyu kahverengi gözlerini gökyüzüne çevirdi. Suratına düşen birkaç damla yağmur damlasına aldırmadan gözlerini gökyüzünden ayırmadı.

Şimşek tekrar çaktı. Yağmur hızlandı.

Düşen her bir yağmur damlası kendini intihara sürüklerken genç kız gözlerini kapattı. Sokakta bulunmasına ve etrafta toprak olmamasına rağmen burnuna dolan o enfes kokuyu ciğerlerinden içeri çekti. Ellerini iki yana açarak yağmur damlalarını parmak uçlarında ve avuç içlerinde hissetti. Zihninin derinlerinde kavga eden düşüncelerinin arasından garip sesli bir fısıldama duydu; "Sen, hiçbir şeysin. Ruhunun acı içinde kıvrandığı bir boşluktan ibaretsin. İnsanların konuşmaya, hatta bakmaya bile değer görmediği bir hiçten ibaretsin."

Genç kız zihninin içinde eko yapan cümlelere karşı ellerini havada tutmayı bıraktı ve kollarını bitkin bir şekilde iki yana açarak yüzünü buruşturdu. Bu, uzun bir sürenin ardından verdiği ilk tepkiydi. Peki zihninin içinde bas bas bağıran bu iğrenç ses kime aitti? Botlarının içinde olmasına rağmen üşümüş olan ayaklarını hareket ettirerek sokağın sonuna kadar yürüdü. Sağ elini hemen yanında duran ıslak duvara dayadığında gökyüzü tekrar çığlık attı ve mavi ile koyu yeşil arasında bir şimşek gözlerinin önünden geçiverdi.

Kulağında tatlı bir esinti, içinde o adlandıramadığı duygu tekrar baş gösterirken nereden geldiğini anlamadığı güzel bir ses, sanki anne karnından az önce ayrılmış ve dünyanın ne kadar kanlı bir yer olduğunu bilmeyen yeni doğmuş tertemiz bir bebek gibi hissettiren o ses, zihninde ki düşüncelerin kavga seslerine rağmen kendini duyurmayı başararak genç kıza ulaştı; "Sen, mucizesin. Sen, güzeller güzeli merdümgirizsin."

NİSA ŞİMŞEK.

MERDÜMGİRİZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin