''Akşam partiye gidiyor muyuz beyler?''
''Gideceğiz tabii, kızların ulaşabileceği son güzellik var bugün.''
Diyalog ben ve Burak arasında geçmişti. Soruyu soran bendim. Emre, banyodaydı.
İçimde ki kuruntular devam ediyordu. ''Üniversitenin neredeyse en zengin kızının evine gidiyoruz, nasıl davet edildik la biz?'' diye sordum.
''Kız salak ya. O kadar zengin ol, birde devlet üniversitesinde oku. Tamam, kendi emeğiyle tutturdu zaten, salak dediğim kısım o değil. Bahsettiğim şey, ben asla okumazdım ki amına koyayım.''
''Ben de okumazdım oğlum, her şey hazır.'' dedim. Çayımdan bir yudum daha aldım.
Burak, ''Nil'de gelecek partiye be, sırf onun için gidiyorum.'' dedi. Gülümsedim. Emre'de o sırada banyodan çıktı. ''Gitmeden sucuklu yumurta yapalım da öyle gidelim ağa.''
''Yok oğlum,'' dedi Burak. ''Kokmasın ağzımız.''
''Aman aman, beyefendinin ağzı kokacak. Kokmadığında tüm kızlar senin yanında zaten.''
''Ya siktir, keyfimden mi abi Nil var yani.''
Ayaklandım, ''Her neyse!'' dedim yüksek sesle. ''Hadi Rezervuar Köpekleri gibi giyinme zamanı.''
İkisi de kafasıyla onay verip güldü. İşin bu anını çok seviyorduk. Onlar gibi takım elbise giyinip yürümek muazzamdı. Ve evet, bunun gazına sadece ben gelmişim meğer. Sadece ben takım elbise giydim. Geyiğe de aldılar baya. ''Gülün bakalım gülün, siyah ve beyaz asildir oğlum, karizma katar.'' dedim.
''Karizma katması için tip olması lazım Berk.'' Gülüştüler.
''Ne yani, bu çiller karizma katamaz mı?'' diye sordum.
Birkaç saniye sustu Burak. Ardından, ''Yani sanmam, en baba birkaç kıza sempatik gelirsin hepsi o.''
Emre atladı. ''O birkaç kızda bu partide sana denk gelmez, o kadar erkeğin arasında görmezler bile.''
''Bak nasıl farkedilirsin biliyor musun? Böyle, orada sadece 5-10 kişi falan kaldığımızı düşün, kimselerin olmadığını ve gelmediğini, hah o zaman aa Berk'te esir kalmış falan filan, tüm her şey bu.''
Sinirlendim. ''Amına koyayım bunu diyende Brad Pitt zaten.''
''Ne alakası var oğlum,'' dedi Emre. ''O da o kadar yakışıklı değil.''
''E ama bana bunları diyecek kadar yakışıklı.''
''Hayır abi.'' dedi Burak. Tişörtünü düzeltti, camı açtı ve devam etti. ''Çoğu kız, sarışın erkeklerden hoşlanmaz.''
''Harbi mi ya?'' diye sordum. Sanki bir umut içerir gibi.
''Merak etme.'' dedi Emre. ''Çillilerdense sarışını tercih ederler.''
Gülüştük. ''Bende de sarışın hastalığı var.'' dedim.
''Sarışın demişken Berk, senin şu eski sevgilini ödünç versene bana.''
''Köpeğin olsun moruk.''
Bunu isteyen Emre'ydi.
''Ne yapacaksın la kızı?''
''Güzel kasası var.'' dedi.
''Harbi ha.'' dedi Burak.
''O zaman ikiniz birden girersiniz kasaya. Neyse sonra konuşuruz, geldik.''