Selam Sevgilim

205 8 5
                                    

Evet öncelikle ben lara. Kısa zaman önce annemi kaybettim.

Babam annemin hatırası olan bu evde kalmak istemediği icin İstanbul cihangir de babamın kafa dinlemek için (en azından resimleri güzel olan) o eve gitmemiz gerekiyo ama pek gitmek istediğim söylenemez.

Daha doğrusu belki de istemediğim şey babamla yeni bir şehirde yeni bir evde yeni bir hayata başlamaktı.

Ama eğer İzmir'de kalıp geçimimi balık satarak geçirmek istemiyorsam babamla gitmekten başka çarem yok gibi.

Yolculuğa cıkmamıza dakikalar kala en yakin arkadaşım elifle salya sumuk vedalastik. İkimizde birbirimizi unutmamaya söz versek bile eminim ki ben gidince o sürtük ilaydayla takılmaya başlıycak.

Ve emre... 3 yillik askim. Onu nasil unuturum bilmiyorum ama kolay olmayacağına eminim.

Alıştırma olarak zaten yaklaşık iki haftadir gorusmuyoruz. Tabii kazagina sarılıp uyumam hariç.

Herneyse gidiyorum bu şehirden. "Laraa hadi artıık, getir çantaları çıkıyoruz"dedi babam.

Evet gidiyorum. İyi şanslar dileyin yeni hayatımdaki yeni sayfama.

***

İstanbul'a an itibariyle inmiş bulunmaktayım.

Yeni evimize doğru yol alırken, heyecanım yok diyemem. Yalnız ev gerçekten güzel gözüküyo sanırım babam bu konuda cimri davranmamis.

Açıkça söylemek gerekirse bahçesi eski evimiz kadar olduğu için biraz şaşırdım.

Belki de babamin benden özür dileme şekliydi bu. Herneyse ben tavrımı korumaya devam ediyorum.

Küçük kardeşim toprak rahat durmuyordu.

Bir an önce eve girip yeni odama görmeyi istiyorum ama bunu belli etmemem lazım.

Nihayet eve girdik ve eşyaların yerleşmemiş, koridor da öylece durduğunu görünce bir an hayal kırıklığına uğradım.

"Hadi odalardan birtanesini kendin icin begende esyalarını yerleştirelim." dedi babam

Ev içinde gezmeye başladığımda çatı katındaki oda çok hoşuma gitmişti.

Koridordaki eşyaları kendi başıma taşıyıp düzenledim. Genelde eşyalarım siyah olduğu için seçmem zor olmadı.

Posterlerim, kutularim,armut koltuğum, annemle olan fotoğraf albümüm ve boyum kadar olan ayıcık teddy'im.

Her ne kadar bu yeni hayat olayına sıcak bakmasam da sanırım odamda kitabımı okuyup manzarayı izlemek eglenceli olacak gibi.

***

Evet , okulumun ilk günü ne kadar stres olduğumu anlatamam

içeri girer girmez bütün gözlerin üzerimde olacağını tahmin edebiliyorum.

Giyiniş tarzım herkesten farklı olabilir ama bu kadar belli etmeseler bari. Ama yinede daha az dikkat çekmek icin düz bir piercing ve daha sade giyinmeye çalıştım.

Ama malasef hala içimdeki metalci kız siyah oje ve deri şortumla gitmemi soylemekde ısrarlı.

Bir an önce evden çıkmazsam üzerimdeki cici kız kiyafetlerinden eser kalmıycak gibi.

Sonunda evden çıktım ve o kuldayım.

Sınıfımı öğrenmek için Müdüremiz Saadet hocanin odasına girdim.

Odasında dokuzuncu sınıf birini karşısına almış bağrıp çağrıyodu . Beni görünce sahte bir gülümsemeyle "sen yeni ögrenci olmalısın" dedi.

Odasındaki çocuğu dışarıya çıkarttıktan sonra bana kısa bir form verdi. İçinde beni tanımlarını sağlayan sorular yazıyordu.

Bu işi de halledip dışarı çıkacaktım ki Sadet hoca piercing ve dövmelerime laf etmekte gecikmedi.

Ve büyük ana yaklaştığımı hissediyorum sınıfa girmek üzereyim...

Selam SevgilimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin