Sanırım benim için en uygun yer en arkadaki o garip kızın yanıydı. Zaten hiç bir zaman ön sıralarda oturmadım, oturmam da. Burada uzun bir süre geçireceğimi düşünerek yanımdaki kızla konuşmaya başladım. "Selam ben Lara." "adın umrumda değil, buradan kısa süre içinde kalkmazsan senin için pek iyi şeyler olmaz." neler olduğunu anlamış gibiydim. Burada küstah ve kendini bir şey sanan biri oturuyordu ve kalkmazsam ilk izlenimim iyi olmayacaktı. Ama ben kalkar miyim? Haha. Kız bana şaşkın ve endişeli gözlerle bakarken neler olduğunu anlamaya çalıştım. Arkamı döndüğümde anlamam hiç zor olmadı. Karşımda duran bu
kaslı, piercingli ,motorcu tipli çocuğa dibim düşse de bana olan bakışı, şu an bu düşünceyi aklımdan çıkartmam gerektiğini hatırlattı.
Sadece birşeyler demesi için gözlerine baktım. Alaycı bir gülümsemeyle "buradan kalkmalısın bücür"
dedi bana. Gerçekten de korkutucuydu. Ve ben Lara. O sıradan kalktım. Ve o sıranın önündeki sıraya oturdum. Arkama dönmeye utanıyordum. Bana yakışmayan bir şey yaptım. O sıradan kalktım. Tam olayları unutmuşken sırtıma değen cisimle irkildim. Arkamı döndüm. Yine o gözler. Anlamsız bir bakış atıp önüme dönecekken "Lara" diye bir ses duydum. Bir dakika. Adımı nerden biliyordu ki? Tanıyor muydu? Aa salak ben. sadece yoklamada duydu. "Efendim?" "zil çalınca alt kattaki barınağa gel." dedi. Açıkçası ses tonundan korkmadım değil. Ama bunu zerre belli etmememle kendimle gurur duydum. "Niyeymiş?" dedim alaylı bir ses tonuyla. Dişlerini sıktı. Korktum gerçekten bu sefer. Fazlasıyla. Sadece "tamam" diye mırıldandım.
İstanbul benim için yeni alışkanlıklar mı demekti?
Kendimi derse vermeye çalıştım.(!) (Ne kadar inandırıcı gelirse.) Zil çaldı. Etrafa boş boş bakınırken bakışıyla kapıyı işaret ettiğini gördüm. Anlamıştım. Yürümeye başladım. Depo gibi bir yerdi. Bir şey demesini bekliyordum sadece. Ve çok da gecikmedi. " şimdi öncelikle buraya ne umarak geldin bilmiyorum ama bu okul tahmin
ettiğin gibi bir okul değil. Her istediğini yapamazsın. Özellikle bana karşı gelemezsin." ne diyo ya bu. Gerizekalı mıdır nedir. Burdan çıkmaya çalıştığımda kapının orada malzeme odası yazdığını gördüm. Cevap vermeden çıkmak için hamle yapıcakken belimde bir el hissettim. Kendine doğru beni çeken bir el. İzin veriyordum devam etmesine. Gerçekten napıyordum ben? "naptığını sanıyorsun sen ya çeksene elini.gitmek istiyorum ben." öylece baktı ufak bir tebessüm edip çekti ellerini. Bir dakika bile beklemeden terkettim orayı.
********
Susamıştım. Kantine gidiyim bari diye yürümeye başladığımda arkamdan gelen "lara" sesiyle irkildim. Arkamı döndüm. Neşeli sıra arkadaşımdı.(!) anlamsızca baktım sadece. "Biraz konuşabilir miyiz?" dedi. "Kantinde olur mu çünkü şey ben biraz acıktım ve susadım" dedim. Biraz gülerek. "Tabii" dedi, sevimli bir şekilde. Bir yandan tostumu yerken ne diyeceğini bekliyordum. "Bak lara lafı uzatmayacağım. Bugün kalkmanı istedim çünkü yanımda oturan kişi Rüzgar.onunla ilgili biraz uzun bir mesele. Ah seni yeni tanıyorum ama anlatabilirim gibi geliyor. Güveniyorum sana. Neden bilmiyorum." bu söylediklerine sevinmiştim sanırım. "Güvenebilirsin. Gerçekten." "Rüzgar benim 3 yıllık can dostu lafı altında 3 yıldır platonik aşığıyım. Yani stratejik hata mağduru diyelim. Kanka ayağına just friends oluruz diye düşünürken biz 'lan bu kimyacı da tam yollu hağ' muhabbetleri yapmaya başladık." gercekten onun adına üzüldüm. Rüzgar da tatlı çocuktu. Neyse artık yeni arkadaşımın sevdiceğiymis. Bağrımıza basarız bizde ajsjsjs. Zaten biraz garip çocuk. Bu okul öyle yok böyle yok benim lafım dinlenicek. bu kız ona nasıl katlanmış 3 yıl anlamadım. " bence duygularını söyle artık. Belki oda ne biliyim." "sanmıyorum lara. Rüzgar zor bir erkek. Fazla zor. Okulda resmen haremi var mesela. Her sınıftan bir kaç tane. Okulda hiç birine yüz vermez. Kafası eserse arar onları. Eğlenir. Rüzgar bu. Rüzgar Yıldırım." ağzım açık kaldı. Bunu bilmesine rağmen hala onu sevebiliyor muydu? Ben sevdiğim çocuk için böyle bişeyi göze alamam doğrusu. Hepsinin kafa derisini yüzer. Turşu suyu dökerim. ders olsun yani. Her neyse zil çaldı sınıfa çıkmaya başladık. Sınıfın olduğu koridorda o Rüzgar denen çocuk ve tanımadığım bir kız öpüşüyordu. Damlanın bunu görmesini istemiyordum. Önlerini Kapatmaya çalışırken damla lafa girdi " sorun değil Lara alışığım ben" şaşırmıstım. Onlara dönüp tiksinircesine baktım. Derste öyle sıradan geçiyordu. Öğle yemeğinde damla beni tanıştırdı. Baya kafa arkadaşlar edindim. Okul çıkışı geldiğinde vedalaşıp evlerimize yöneldik. Kulaklığımı takıp depresyon şarkılarımın olduğu listeden birini açıp Emre'yi düşünmeyi planlarken uzun süredir arkamdan beni takip eden birinin olduğunu farkettim. Arkamı döndüğümde o kişinin Rüzgar olduğunu anladım. " ne var ya ne istiyosun? Sapık gibi beni mi takip ediyosun sen?. "
" ne alaka be evime buradan gidiliyor küçük hanım. Takip edilecek onlarca kız varken seni seçmem aptallık olur." gıcık bir gülümseme atıp önüme döndüm.
Yol boyunca tabiki Emre ve uzun ilişkimizde yaşadıklarımızı düşündüm. Dalmışım baya. Bahceye girerken dış kapının anahtarını arıyordum. Sitenin yan villalarina da bir göz atarken kapıyı açan Rüzgar'ı gördüm. Nasıl yani? Rüzgar benim yan komşum muydu? Şaka gibi...
BUNDAN SONRA BÖLÜMLER HIZLI GELİCEK. OKUYUCU OLMAYINCA YAZMAK İSTEMİYORUZ. AMA ZAMANLA OLUR DİYE UMUYORUZ. İYİ OKUMALAR! :DDd
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Selam Sevgilim
Dragosteİzmir'den İstanbul'a geldim. İstanbul'daki hayatım nasıl olacak, beni neler bekliyor, babamla aram düzelebilecek mi, yeni okuluma alışabilecek miyim? Evet yeni bir başlangıç beni bekliyor!