Kitaplarımı çantama koydum ve ses çıkartmadan evden çıktım. Babam, annemin ölümünden iki hafta sonra Rus bir kadınla kimsenin haberi olmadan evlenmiş, evlendikten bir ay sonra kendi evimizde ''cici annem'' Rose ve babamı öpüşürken basmıştım. İki -veya üç- senedir aynı evde yaşamamıza rağmen Rose'a ısınamamıştım. Nefret dolu bakışları.. Sanki bir şey saklıyor gibiydi.
Biyoloji sınıfına girdiğimde şaşırmıştım. Sıramda daha önce hiç görmediğim, siyahlar içinde çekici bir çocuk oturuyordu. Uzun bir süre bakakaldım ve yanına oturmak yerine hemen arkasındaki sıraya geçtim.
''Loe! nerelerdeydin? seni özledik.''
Grace yaklaşık beş cm topuklu ayakkabılarıyla hiç dengesini kaybetmeden koşarak yanıma gelmişti. Beni gördüğüne sevinmiş mi yoksa üzülmüş mü anlayamamama rağmen ona cevap verdim.
''Kendimi kötü hissediyordum. Doktor bir kaç hafta okula gitmemem gerektiğini söyledi.''
Tabi ki yalan söylüyordum! Gerçekleri anlatmak istemiyordum. En azından şimdilik.. Anlatacak olsam bile bu kişi kesinlikle Grace olmazdı!
''Ah, loe.. Kendine dikkat etmelisin. Sana bir şey olmasını istemem, biliyorsun.''
O masum gülüşünün arkasında sinsi bir gülüş saklı olduğunu görebiliyordum. Hafifçe gülümsedim ve uzaklaşmasını bekledim. Grace gider gitmez BayanStaphanie sınıfa girdi. Yerine oturmasıyla ''Chloe'' Diye bağırması bir oldu.
''Bir ön sıraya geç, Sam senin yeni sıra arkadaşın.''
şaşırmış bakışlarla yanıtladım.
''Sam de kim?''
Sıramda oturan çekici çocuk sakince arkasını döndü ve gülümsedi.
''Ben sam, peki ya sen?"
Siyah gözlerine kapılmış olmalıyım ki cevaplamam için kendime gelmem gerekti.
"Loe,yani Chloe."
Yeniden gülümsedi ve önüne döndü.
"Tanıştığınıza göre artık derse geçebiliriz." dedi BayanStaphanie.
Oturduğum yerden kalktım ve bir ön sıraya, Sam'in yanına oturdum...