Hikaye sevmeyenler bu bölümü atlayabilir. -Okumayın bence..- Şarkıyı dinleyebilesiniz diye medyaya da koyuyorum. İyi okumalar~
••Titreyen ellerimin arasındaki telefonu masanın üzerine bıraktım ve kapıya doğru ilerledim. Yaklaşık 3 haftadır konuşmamıza rağmen deli gibi aşık olduğum çocuk şuan bu kapının arkasındaydı. Düşüncesi bile çıldırmam için bir sebepti doğrusu.
Büyük odadan çıkıp kafenin girişine yöneldim. Uzun boyu ve sırtındaki gitarıyla ayakta dikilen Chanyeol'ü görmek zor olmamıştı. Chanyeol, fotoğrafta görünen hâlinden çok çok çok daha yakışıklıydı, büyülenmiş bir şekilde ona baktığımın farkındaydım ama şuan bu pek de umrumda değildi.
Beni büyüden kurtaran ve farklı büyülere sokan bir hareket daha yapıp yıldızları bile kıskandıracak güzellikte parlayan 32 dişiyle gülümsedi ve adımlarını bana doğru yönlendirdi. Yanağındaki o gamzeyi ilk defa fark etmiştim, sanırım tekrar aşık oluyordum.
Tokalaşırız diye düşünüp el kaldıracakken Chanyeol beni kaldırdığım sol kolumdan yavaşça çekerek bedenine yaslamıştı. Sarılıyorduk, gerçekten sarılıyorduk!
Kalbime sakin olmasını emrettim ama o Chanyeol'ün sırtımı sıvazlamasıyla daha da hızlı atmaya başladı. Beynim ve kalbim birbirleriyle dost olmuş, beni öldürmeye çalışıyordu.
Ne kadar sonsuza kadar aynı bu pozisyonda kalmak istesem de bir süre sonra kollarını belimden çekti. Zar zor onun boynuna ulaşabilmiş olan kolum ise mutsuz olmalıydı. Ben mi? O sırada hiçbir şey hissedemiyordum.
Birkaç saniye süren sessizlikten sonra konuşmam gerektiğini hissettim. Süremiz azalıyordu ve bir an önce prova yapmalıydık. Kalbim bana biraz olsun itaat etmişti. Bunun üzerine dudaklarımı araladım.
"Provayı içerideki odada yapacağız, beni takip et." Dedim. Başıyla onayladı ve arkamı dönerek ilerlemeye başladım. Adım seslerinden benimle geldiğini anlayabiliyordum. Büyük kapıyı ittirdim ve Chanyeol'ün girmesi için biraz bekledim. Etrafı inceleyerek içeri girdi. Notalarımı koyduğum masaya oturdum ve şarkı sözlerinin yazılı olduğu kağıtları düzenledim.
"Burası pratik yapmak için gerçekten güzel bir yer." Kalın sesiyle konuştu. O an cennete düştüğümü sandım, hayır bu kadar erken ölmüş olamazdım değil mi?
"Geniş olduğu için rahat oluyor." Aramızda ufak bir soğukluk hissediyordum fakat önemsemedim. İlk defa yüz yüze konuşuyorduk, buna rağmen gayet iyiydik.
"Gitarımın akordunu yaptıktan sonra çalışmaya başlayabiliriz." Onu onaylar bir şekilde mırıldandım ve masanın üzerindeki ellerimi iki yanıma koydum. Bir yandan da yere değecek kadar uzun olmayan bacaklarımı ileri geri sallıyordum. Onu izlemek güzel olabilirdi.
Normalde kepçe kulak sevmesem bile Chanyeol'e çok yakışıyordu. Koskocaman gözleri vardı fakat uykusuz olduğu her halinden belli oluyordu. Saatlerce bilgisayar başında oyun oynamış bir çocuk gibi görünüyordu, gözleri kıpkırmızıydı.
"Daha fazla uyuman gerek, Yeol." Ne dediğimi, ne zaman dediğimi ve niçin dediğimi anlamamıştım. Aklımdaki şeyi yanlışlıkla sesli söylemiş olmalıydım. Yanaklarım kızarmıştı, bu en nefret ettiğim özelliklerimden bir tanesiydi.
Yüzümü görmemesi için başımı eğdim ve ayakkabılarımdaki desenleri incelemeye başladım. Bana doğru döndüğünü hissedebiliyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Slime Boy || pcy+bbh || ✔️
Fanfiction31.10.2017| Kısa Hikaye #6 Real__pcy: Acilen slime'ların nesli tükenmeli ayrıca iğrenç yapıyorsun video çekmeyi bırak seni gerizekalı Baekhyunee_slime: Senin ne düşündüğünü umursamıyorum @real__pcy - Hikaye slime gifleri ve fotoğrafları içermektedir...