✾Ağlamaktan Kızarmış Gözler✾

5K 300 115
                                    

Çalan zil ile kitap ve defterlerini çantasına yolladı Jungkook. Yanında ki en yakın arkadaşı olan Park Min Sung'a gülümsedi. Bugün onların evin de oyun oynayacaktı Jungkook. Min Sung'un annesi Bayan Park yetimhane'nin müdüründen izin almıştı. Daha 10 yaşındaydı Jungkook, dışarı çıkmak için izin isteyebileceği bir ailesi yoktu ki onun.. Ama Jungkook o kadar olgun bir çocuktu ki bunları sorun etmiyordu. Bunları aşalı yıllar olmuştu.

Okuldan neşeyle çıkıp Min Sung'un evine gittiler. Zaten ev, daha doğrusu bu villa yetimhane'nin tam karşısındaydı. sürekli gidip geliyordu bu eve. Jungkook'un yetimhanedeki büyük çocuklardan duyduğuna göre arkadaşının ailesi zengin olduklarından sürekli bağışta bulunuyorlardı. Eve geldiklerinde Min Sung'un kardeşi Jimin'e görünmeden odaya ilerlemişlerdi. Çünkü Jimin olsaydı oyunda sürekli mız mızlık yapacaktı. Sümükleri aka aka ağlayacaktı ardından. Kapının kulbunu sessizce aşağı çevirdi Kook ve içeri adımladılar. Min Sung gördüğü mazarayla dudaklarını büktü. Jiminden kurtulamamışlardı çünkü odada oyun oynuyordu arabalarla. Jimin onların geldiğini görünce gülümeyerek ayağı kalktı ve koşarak hyung'larına küçük kollarını sardı.

''hoş geldiniz.~ Sabahtan beyi sizi bekliyoyum yahu! Okul niye bu kaday çok süyüyoy?''

Hyungl'arı onun 'r' harfini söyleyememesine kıkırdarken Jimin'de onlara kaşlarını çattı.

''Yaa! Niye gülüyoysunuz? Küstüm size.''

Dudaklarını bükerek yatağa oturdu. Ama hyung'ları onun küsmesini pek umursamamış görünüyorlardı. Hatta oyuncaklarla oynamaya başlamıştılar.

Jimin sinirle minik ellerini kenardaki kendi boyundaki ayıcığa attı. Kaldırmaya çalışmıştı ama olmamıştı. Ne bekliyordu ki? Daha 6 yaşındaydı. Pardon, minik Jimin'in dediğine göre 6,5 buçuk yaşındaydı. Gözüne taşıyabileceği orta boy yastığı kestirip yerde oturan hyung'larına ilerledi. Abisinin kafasına geçirdi. Ama umduğu kadar sert olmamıştı. Abisi sinirlenip elindeki oyuncak ile Jimin'e vurdu. Jimin hissettiği acıyla ağlamaya başladı. Jungkook ne kadar ondan şikayetçi olsada Jimin'i seviyordu.

Ayağa kalkıp ağlayan Jimin'in yüzünü avuçları içerisine aldı ve göz yaşlarını sildi. Gözünün kenarına baktığında morardığını görmüştü. Hadi ama o daha küçüktü bu kadar sert vurmasına ne gerek vardı?

''Şş tamam ağlama miniğim.~ Çok mu acıyor?''

Jimin ağlamayı bırakmıştı ama büktüğü dudakları ve çektiği burnuyla kafasını salladı. Jungkook gülümseyip şişliğe bir öpücük bıraktı.

''Şimdi ben oraya sihir yaptım hadi annene söyleyelim krem sürsün.''

Jimin kafasını sallerken abisi yanlarına geldi.

''Özür dilerim kardeşim. Böyle olacağını düşünmemiştim."

Jimin abisine kötü kötü bakarken Jungkook hyung'unun elinden tutmuş annesinin yanına inmişti.

Annesi Jimin ile ilgilenirken Jungkook 1 saatinin dolduğunu farkederek odaya çıkıp çantasını aldı ve arkadaşıyla vedalaşıp evden çıktı. Yarın ödev yapmak için gelmeye söz vermişti. Gitmez ise arkadaşının üzüleceğini biliyordu..

**********

Jungkook uyandığında yetimhane'nin yemekhanesi'ne inip kahvaltısını yaptı. Ardından üstünü giyinip çantasını aldı ve Min Sung'un evine doğru yürüdü. Geldiğinde bir sürü insan ve itfaiye evin önündeydi. Kaşlarını çatarak neler olduğunu anlamaya çalışıyordu.Bir tanıdık ağlama sesi duyduğunda sesi takip etti. Bu Jimin'di.. Çimlere oturmuş annesini ve babasını sayıklayarak ağlıyordu. Eve baktığında evden dumanlar çıkıyor ve içerde itfaiye ekipleri yangını söndürmeye çalışıyordu. Jimin'in yanına eğildi. Kook'u görür görmez minik kollarını boynuna sardı.

"H-hyung.."

"Jimin ne oldu böyle? Ailen nerde.."

Aklına gelen düşünceyle gözleri büyüdü Kook'un.. Şuan da evdelermiydi?. Arkadaşı, Bayan Park ve kocası.. Durumu anlayıp Jimin'i kucağına aldı. Evet biraz zorlanıyordu ama sorun değildi.

Ayağa kalktı ve uzaklaştı birazcık yanan evden. Ağlayan Jimin'in göz yaşlarını sildi.

"Ağlama miniğim.. ağlama."

"Hy-hyung.. koykuyoyum.."

"Korkma küçüğüm. Ben yanındayım."

Beklediler. Saatlerce evden canlı birilerinin çıkmasını beklediler. Ama sadece itfaiye ve ceset torbaları çıktı.. Kook ağlayan Jimin'e sarılmış sakinleştirmeye çalışıyordu..

■■İKİ GÜN SONRA■■

Minik Jimin yitirdiği ailesine ağlıyordu hâlâ. Çok özlemişti şimdiden annesinin mis kokusunu, babasının onu omzuna almasını, abisinin onunla tartışmasını. Küçük yaşta olmasına rağmen biliyordu ölümün ne olduğunu. Şimdi Jimin nerede kalacaktı?

Jimin'in babasının kardeşleri yoktu, anne ve babası rahmetli olmuşları önceden. Annesinin ise tek erkek kardeşi vardı. Jimin'e bakamazdı ki..

Tek çözüm vardı. O da yetimhaneydi. Jimin devlet psikoloğu ile yetimhanenin müdürünün odasına yürüdü. Burayı biliyordu! Burası Jungkook hyung'unun kaldığı yerdi. Aslında eski kötü bi yer degildi yetimhane. Aksine herşey yeni,lüks ve duvarlar çocukların çizdiği güzel resimler ile doluydu. Zaten tanıdığı müdür ile göz göze geldi küçük Jimin. Müdüre hanım onu tanıdığından gülümsedi. Jimin ifadesizce suratına baktı.

"Merhaba Jimin. Hatırladın mı beni? Ben buranın müdürüyüm."

Jimin ile konuşmaya çalışıyordu ama Jimin tepkisiz bakıyordu. Korkuyordu çünkü.

"Konuşmayacakmısın? Pekala. İstediğin bir şey yoksa seni burada ki odana götürmelerini söyleyeceğim."

Müdüre hanım Jimin'e iyi davranıyordu çünkü annesi ile gerçekten çok yakınlardı ve o kadar bağış yapmışlardı. Ilgilenmeliydi.

Küçük Jimin aklına Jungkook hyung'unun burda olduğu gelince dudaklarını araladı.

"Buyda Jungkook hyung vaymı?"

Müdüre hanım sonunda konuşan Jimin'e ışıldayan gözlerle baktı.

"Evet burda kalıyor oda. Onunla aynı odada kalmak istermisin?"

Psikoloğun dediğine göre Jimin'in kendine yakın gördüğü birileriyle vakit geçirmesi gerekiyordu. Jungkook gibi şirin akıllı ve olgun bir çocuğun ona iyi geleceğini düşünmüştü. Jimin kafasıyla onayladı. Müdüre hanımda Jungkook'un kaldığı katın annesini yani görevlisini aradı. Kısa bir konuşma yaptıktan sonra Jimin'e gülümseyerek döndü.

"Umarım burayı seversin Jimin ve bi sorun olursa bana söyle."

***********

Jimin duyduğu şimşek sesiyle kollarındaki hyunguna daha sıkı sarıldı. Burada ilk gecesiydi ve bardaktan boşalırcasına yağmur yağıyor, şimşekler çakıyordu. Kook minik Jimin'in korktuğunu anlayıp onun yatağına yatmıştı. Ellerini miniğinin saçlarında gezdirdi.

"Korkma Jimin. Ben burdayım. Uyuyana kadar yanında kalacağım."

"O zaman uyumayacağım."

"Neden?"

"Uyuyunca da gitme hyung. Koykuyoyum."

"Peki miniğim. Gitmiyorum. Hadi uyu.~"

Breathless Love° JiKookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin