Breathless Love° JiKook

✾Kırmızı Noktalar✾

Sabah uyandığımda yine vücuduma sımsıkı sarılı kollar yüzünden hareket edemiyordum. Ah bu hyung... Hafta sonuydu ve tatil olduğundan genelde öglene kadar uyurdu. Kollarımı kurtarmaya çalıştım ama çok güçlüydü. Öperek mi uyandırsam?

Dudaklarımı yanaklarına bastırıp dört tane öpücük bıraktım.

"H~yuung. Sıkıştım öleceğim."

Dediğimin aksini yapıp bacağınıda üstüme atmıştı.

"YAAA ÖLÜYORUM BAK NEFES ALAMIYORUM, BAK MİNİĞİN ÖLÜYOR..."

Gözlerini hafif açıp yüzüme baktı.

"Iıum.. Niye bağırıp duruyorsun?.."

Sevimli bir gülümseme takındım.

"Hyung çok sıkı sarılıyorsun, rahatsız değilim ama kollarımı kurtarayım bari?"

Kollarını gevşettiğinde ellerimi çıkarıp derin bir nefes aldım.

"Oh be!"

"Şimdi azıcık susarsan uyucak hyungun. Hm?"

Gözlerini kapadığında yatakta doğruldum. Ne sanıyordu izin vereceğimi falan mı? TABİKİ DE HAYIR!
Üstüne birden atlayıp yüzünü öpmeye başladım.

"Hyung hyung kaaalk!~"

Uzun kollarını benim bedenime sarıp huysuz yüz ifadesiyle yüzüme baktı.

"Jimin bugün cumartesi rahat bırakta uyuyayım."

Şirin bir şekilde gülümsedim.

"Ooollmazzz."

Karnına oturup hafifçe zıpladım.

"Hyung lütfeeen."

Ellerimi yanaklarına koyup baskı yaparken yüzümüde yüzüne yaklaşırdım.

"Of peki peki."

Pes ettiğinde ellerimi yumruk yapıp havada salladım.

"Oleyyy."

Üstünden indiğimde benimle beraber yataktan kalkmıştı. Yurdun yemekhanesinde kahvaltımızı yapıp üstümüzü değiştirmek için tekrar odaya gelmiştik. Seçtiğim mavi tişörtü hyunguma verip kollarımı yukarı kaldırdım.

"Hyung giydir."

Üstümdeki tişörtü çıkardığında mavi tişörtü giydirmesini bekliyordum ama o vücuduma bakıyordu.

"Ne oldu hyung? Niye öyle bakıyorsun?"

Bişey oldugunu düşünüp bende kendi vücuduma baktım. Bunlarda neydi böyle?

"Hyung bu ne?"

Yüzüne merakla baktığımda parmaklarını kırmızı noktaların üstünde gezdirdi.

"Kızamık olmuşsun sanırım Jimin."

"O ne hyung? Ölecek miyim?"

Kötü bişey miydi? Ölümcül müydü? Kahkaha atmaya başlayınca kaşlarımı çattım. Ben burda ölebilirdim o gülüyordu?

"Aayhh Jimin.. Saçmalama tabikide ölmezsin. Boğazın ağrıyor mu?"

Parmaklarımı gırtlağıma koyup ovuşturdum. Biraz ağrıyordu evet.

"Evet ağrıyor."

"Hadi gel revire gidelim, oradaki doktor ilaç verir."

Kollarını açtığında kucağına atladım.