Nasil bu kadar harika olmayı başarıyordu anlayamıyorum.
O küçük futbol topunun peşinden çılgınlar gibi koşarken bile kusursuzdu.
Etrafımdaki kimseyi göremiyordum,tam sadece ona odaklanmıştım ki o sırada kulaklarıma dolan tiz ses irkilmemi ve gerçek dünyaya dönmemi sağladı.
"Cereen,Cereen." gelen ses annemin sesiydi koşarak bizim balkonun yanına geldim ve anneme doğru yönelerek "ne oldu anne?" dedim.
Annem cebinden bozuk para çıkarıp bana doğru uzattı ve "Akşama Selma teyzenler gelecek koş iki ekmek birde coca cola al gel." dedi. Ben dediğini yapmak üzere bakalla doğru koşarken arkamdan "acele et!" diye bağırıyordu.Bakkala gittim ve bi çırpıda her şeyi alıp eve doğru koşmaya başladım,tam o sırada ayağıma gelen top durmamı sağladı bir anda Okan'ın sesi ile irkildim.
"Topu verir misin Ceren?"dedi ve gülümsedi.
Kalbimin icerisinde adeta kuşlar cıvıldaşıyordu,yere eğildim ve topu aldım yanıma gelen Okan ise ellerini uzatarak topu vermemmi bekliyordu,topu ona doğru uzattım ve yüzümde oluşan gülümsemeye engel olamayarak ona verdim.O da aynı şekilde bana gülümsedi ve topu aldı,ben gülümseyişine bakakalırken o topu alıp arkadaşlarına doğru koşmaya başlamıştı bile bende nihayet bulutların üzerinden inip gerçek dünyaya dönmüştüm ki annemin tiz sesi kulaklarımı doldurdu.
"Nereye bakıyorsun öyle Ceren acele et..."
"Tamam anne."dedim ve apartmana doğru koştum zille ard arda uzun süre bastım ve annem kapıyı açtı,içeri doğru koşup aldığım her şeyi mutfağa bıraktım ve tekrar kapımızın önüne çöküp Okanı izlemye koyuldum.Bi süre sonra yanıma geldi suratı kıpkırmızı ve tshirti sanki yağmurun altında uzun bir süre kalmış gibi sırılsıklamdı.Ela gözleri gözlerime kilitlendi ve ani bir hareketle yanıma oturdu.Goremiyordum ama suratımın kıpkırmızı olduğunu tahmin edebiliyordum ne zaman o ela gözler beni bulsa kıpkırmızı oluyordum çünkü.Kolunu omzuma atti ve şirin bir sesle:
"Naber"
"İyidir senden?" sesim masum çıkmıştı.Sesim sadece onunla konuşurken bu kadar çekingen ve huzurlu çıkıyordu.
"İyi,neler yaptın bugün?"
Aslında bütün gün onu seyretmekten başka hiç bir şey yapmamıştım ama tabiki bunu ona söylemeyecektim sıradan bir cevap vererek,
"Hiiç,sen neler yaptın?"
"Hiç sadece biraz futbol oynadım."
"Biliyorum futbol oynamak sana çok yakışıyor." olamaz sanırım bunu dışımdan söylemiştim bunu farkettigim anda suratım kıpkırmızı oldu bu sefer hissedebiliyordum,ama artık çok geçti.Okan bana baktı ve gülümsedi tam bir şey söyleyecekti ki birden kulaklarımızı dolduran kalın bir ses ikimizinde irkilmesini sağladı.
"Okan" kafamizi çevirdiğinizde bize doğru bakan Engin amcayı gördük Engin amca Okan'ın babasıydı ve kıyafetine bakılırsa işten gelmişti.Okan kalktı ve o tarafa doğru koşmaya başladı bende onun koşmasiyla zile basmak üzere ayağa kalktım,tam zile basacaktım ki yanağıma konan küçük öpücükle huylandım ve arkama baktım ve babasına doğru koşan Okanı gördüm.Engin amca bana doğru bakıp gülümsediğinde utancımdan yerin dibine girebilirdim ama o anın şokundan cıkarak bende Engin amcaya gülümsedim Okanı kucağina aldı ve evlerinin bulunduğu apartmana doğru gülerek ilerlediler ben ve utancım ise bizim apartmanın önünde dikilmiş öylece etrafı seyrediyorduk bana sanki bulutların üzerinde dolaşıyormuşum gibi hissettiren bu hissin adı neydi...
Zile ard arda 3 defa uzun uzun bastım ve sonunda apartmanın kapısı açıldı.Apartmana girdim ve evin önünde ayakkabılarımı çıkarıp hızlı adımlarla odama girdim.Odamda bulunan beyaz desenli boy aynasının karşısına geçerek yanağıma baktım Okan'ın öpücüğünü hâla yanağımda hissedebiliyordum,elimi tam öpücüğün olduğu yere koyarak gülümsedim bunu yaparken bile kıpkırmızı olmuştum ve sanki kalbimin,içerisinde Amy Winehouse çalıyormuşcasına atışını hissettim midemde kelebekler uçuyordu sanki bir an bende kelebekmişim gibi açtım kollarımı neydi bu böyle bu tarif edilemez duygunun adı neydi vücudumun
bütün fonksiyonlarını aynı anda çalıştıran ve beni bulutların üzerinde seyahate çıkaran bu şey neydi böyle daha 10 yasında olmama ragmen bunları hissetmek.. ne biliyim tuhaftı işte...